(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2016/16837 E. , 2020/5802 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, Fethiye İlçesi Çökek Köyü çalışma alanında bulunan 181 ada 16 parsel sayılı 7.111,33 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına; 181 ada 17 parsel sayılı 9.245,78 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, aynı nedenlerle ... adına tespit ve tescil edildikten sonra, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 41. maddesi uyarınca 181 ada 16 parsel sayılı taşınmaz 12.009.06 metrekare, 181 ada 17 parsel sayılı taşınmaz ise 4.348,05 metrekare yüzölçümlü olarak tapuya tescil edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları, kendilerine ait taşınmazların sulanmasında kullanılan kadim su arkının kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazların içerisinde gösterildiğini öne sürerek, mevcut arkın paftasında gösterilmesi istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 181 ada 17 parselin fen bilirkişi Yunus Çakır"ın 08.04.2016 tarihli raporunun ölçü krokisinde (A) harfi ile gösterilen 18,21 metrekarelik kısmı ile çekişmeli 181 ada 16 parselin aynı raporun (B) harfi ile gösterilen 103,20 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile bu kısmın paftasının ark ve ark yolu olarak terkinine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davaya konu suyun kaynak suyu olduğu ve davalılar lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluşmadığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bu bilgiler ışığında somut olaya gelince; keşif sonrasında düzenlenen jeolog bilirkişi raporuna göre, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümde 1 adet su kaynağının bulunduğu, bu su çıkışının ise yüksek kotlardaki kar ve yağmur sularından gelen suların, kırık ve çatlaklardan sızmasıyla çıkan su olduğu, bu sızma suyun ise çıkış noktasından 10-15 metre sonra orman sınırlarında akan dereye aktığı ve dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde herhangi bir ark ve arktan akan suyun bulunmadığı bildirilmiştir. Hal böyle olunca; davaya konu taşınmaz üzerindeki suyun, kamunun yararlanmasına açık olacak nitelikte genel su olmadığı anlaşıldığına göre, Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek kabul kararı verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.