3. Hukuk Dairesi 2016/4544 E. , 2016/3756 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesinde; mirasbırakan ... Noterliğince düzenlenen 16.05.2002 tarih ve 276051 yevmiye nolu vasiyetnamesinin, ehliyetsizlik ve irade fesadı nedenleri ile geçersiz olduğunu ileri sürerek iptalini, bunun mümkün olmaması halinde ise tenkisini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; mirasbırakanın yerleşim yerinin ve vasiyete konu taşınmazların bulunduğu yerin ... İli olması nedeniyle yetkili yer mahkemenin Aksaray mahkemeleri olduğunu bildirerek yetkisizlik kararı verilmesini istemiş, esas yönünden de davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; HMK.nın 1-a maddesi gereğince ölüme bağlı tasarrufun iptali ve tenkisine ilişkin davalarda ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkili olduğu, davaya konu vasiyetnamede mirasbırakanın adresinin ... İli Merkez ...olarak belirtildiği, bu nedenle mirasbırakanın ölmeden önceki son yerleşim yerinin ... olması nedeniyle yetkili mahkemenin de ...Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan bahisle; yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm; davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Vasiyetnamenin iptali ve tenkisi istemiyle açılan davaya, mirasbırakanın yerleşim yeri mahkemesinde bakılması gerekir (HMK. md.11). Bu yetki, kesindir. Kesin yetki, dava şartlarından olduğundan, yargılamanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen bu hususlar, mahkemenin de kabulündedir.
Diğer taraftan, yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz(TMK. Md 19).
Yerleşim yerinin tespitinde ise öncelikle nüfus kayıtları esas alınmalıdır. Zira, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 7/g maddesine göre, kişilerin yerleşim yeri adreslerinin nüfus aile kütüklerinde bulunması zorunludur. Aynı kanunun 50/1 maddesi bu aynı kanuna dayanılarak çıkartılan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 13/1 maddesine göre; "Yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişilerin yazılı beyanı esas alınır. Adres beyan formundaki bildirimler aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir".
Somut olayda ise, ... nüfusa kayıtlı mirasbırakanın, davaya konu 16.05.2002 tarihli vasiyetnameyi düzenleyen... Noterliğine yerleşim yeri adresini ...” olarak bildirdiği, ancak vasiyetnamenin düzenlenmesinden yaklaşık 13 yıl sonra 22.07.2015 tarihinde ölen mirasbırakanın nüfus kaydında ...Belediyesinin 22.07.2015 tarih ve 2015238307 sayılı tespitine istinaden ölüm kaydının işlendiğinin açıklandığı, vasiyetnamenin açılmasına ilişkin davanın ise ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/630 E. Sayılı dava dosyasında görülmekte olduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; mirasbırakanın, ölmeden önceki son yerleşim yerinin tespiti amacıyla; yerleşim yeri adresinin ve bu arada ölüme esas alınan ... Belediyesince düzenlenen belgenin ilgili nüfus müdürlüğünden sorulması, ayrıca vasiyetnamenin açılmasına ilişkin dava dosyasının celbedilmesi ve var ise tarafların bu konuda gösterdikleri diğer delillerinde usulünce toplanmasından sonra hasıl olacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 14.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.