22. Hukuk Dairesi 2016/22557 E. , 2016/23017 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : ...İş Mahkemesinin 02.03.2016 tarihli ve 2016/... esas, 2016/... karar sayılı asıl ve birleşen davanın reddine dair kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 06.06.2016 tarih ve 2016/... esas, 2016/... karar sayılı ilâmı ile birleşen dava yönünden davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle mahkemece davanın reddine karar verilmesinin sonucu itibariyle isabetli olması sebebiyle temyiz itirazlarının reddine, asıl dava yönünden ise davanın uyarı cezası yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, davacı vekili tarafından birleşen dava yönünden kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ilâmın ortadan kaldırılması isteminde bulunulmuştur.
Maddi hatanın giderilmesi istemini içeren dilekçe ve dosya incelendi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 gün ve 1987... esas, 1988/... sayılı kararında belirtildiği üzere Yargıtay"ca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 gün ve 1957/... esas, 1959/... karar, ve 09.05.1960 gün ve 1960/... esas, 1960/... sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Somut olayda birleşen dava yönünden, genel kurul kararlarının iptali konusunda, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 80. maddesi ile atfı ile uygulanması gereken 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 83. maddesinin birinci fıkrası gereğince genel kurul tarihinden itibaren bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş ise de, konunun Dairemizce yeniden değerlendirilmesi neticesinde, “Sendika üyeliğinin sona ermesi ve askıya alınması” başlıklı 6356 sayılı Kanun"un 19. maddesinin dördüncü fıkrasında sendika üyeliğinden çıkarılma kararı ve bu karara itiraz hususunun düzenlendiği, bununla birlikte madde içeriğinde geçici yahut kesin ihraç ayrımı yapılmadığı nazara alındığında somut olayda genel kurulca verilen geçici ihraç kararına itiraz yönünden 6356 sayılı Kanun"un 19. maddesinin uygulanması gerektiği ve davanın süresinde açıldığı kanaatine varılmıştır. Bu itibarla, Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ilâmının ortadan kaldırılmasına karar verildi.
Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, asıl davada, müvekkilinin davalı sendika Ege Bölge Şube başkanı ve genel merkez genel kurul delegesi olduğunu, müvekkili hakkında merkez disiplin kurulunun 18 sayılı kararı ile “üç ay geçici süre ile ihraç” kararı ve yine merkez disiplin kurulunun 19 sayılı kararı ile “uyarı” cezası tesis edildiğini, verilen cezaların hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı birleşen davada ise, müvekkili hakkında merkez disiplin kurulunun 18.09.2014 tarih ve 18 sayılı kararı ile daha önce tesis edilen “üç ay süre ile geçici ihraç” kararının sendika genel merkez genel kurulunda onaylandığını, ancak verilen cezanın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, geçici ihraç kararının sendika genel kurulunca onanmasına dair kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dava, disiplin cezalarının iptali istemine ilişkindir.
1-Temyiz itirazlarının öncelikle geçici ihraç kararları yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosya içeriğinden, sendika merkez disiplin kurulunun 18.09.2014 tarih ve 18 sayılı kararı ile Ege Bölge Şube başkanı olan davacı hakkında üyelikten üç ay süre ile geçici olarak ihracına ve üyeliğe bağlı haklardan sendika şube yöneticiliği görevinden de üç ay süre ile geçici olarak ihracına karar verildiği, ancak merkez yönetim kurulunun 08.05.2015 tarihli kararı ile geçici ihraç kararının genel kurula sunulmasına ve genel kurul tarafından sonuçlandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Tüzüğün 32. maddesinde de, sendika ve şube yöneticileri hakkında disiplin kurulunun verdiği kararların uygulanmasının, merkez yönetim kurulunca yapılacağı belirtilmiştir. Bu anlamda olmak üzere, her ne kadar asıl davada geçici ihraç kararının iptali talep edilmişse de, asıl dava tarihi itibariyle icrai nitelikte bir karar bulunmadığından, geçici ihraca dair disiplin kurulu kararının iptalini talep etmekte hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu itibarla, mahkemece, buna ilişkin davanın reddi sonucu itibariyle doğrudur.
2-Bu noktada ikinci olarak, davacı hakkında verilen geçici ihraç kararının genel kurulca kabul edilmesine dair kararın iptaline ilişkin birleşen davanın değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosya içeriğine göre, davacıya merkez disiplin kurulu tarafından verilen geçici ihraç kararı 03.10.2015 tarihli genel kurulda kabul edilmiş, bu anlamda olmak üzere davacı genel kurul kararı ile üç ay süre ile ihraç edilmiştir.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 19. maddesinin dördüncü fıkrasına göre “Sendika üyeliğinden çıkarılma kararı genel kurulca verilir. Karar, e-Devlet kapısı üzerinden Bakanlığa elektronik ortamda bildirilir ve çıkarılana yazı ile tebliğ edilir. Çıkarılma kararına karşı üye, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde mahkemeye itiraz edebilir. Mahkeme iki ay içinde kesin olarak karar verir.”
Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre, davacı vekili, geçici ihraç kararının iptaline dair davanın reddine ilişkin mahkemece verilen kararı temyiz etmiş ise de, 6356 sayılı Kanun"un 19/4. maddesi uyarınca mahkeme kararı kesin nitelikte olduğundan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi ile uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427/1 ve 432. maddeleri hükümlerine göre bu yöne dair temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Son olarak, uyarı cezasının iptaline dair davanın değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosya içeriğine göre, merkez disiplin kurulunun 14.01.2015 tarih ve 19 sayılı kararı ile davacının uyarı cezası ile tecziyesine karar verildiği, gerekçe olarak ise iki işçi tarafından verilen dilekçede, davacının genel merkez yöneticisi hakkında asılsız iddialarda bulunduğu hususu belirtilmiştir. Dava dışı iki işçi tarafından verilen dilekçede, davacının, genel merkez yöneticisi hakkında olumsuz içerikli beyanlarından bahsedilmiş ise de, yargılamada tanık olarak alınan beyanlarında her iki tanık da dilekçe içeriğini doğrulamadığından, isnadın ispatlanmadığı ortadadır. Bu itibarla, mahkemece bu yönden davanın kısmen kabulü ile uyarı cezasına dair disiplin kurulu kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
1-Birleşen dava yönünden, davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden, temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.10.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.