22. Hukuk Dairesi 2017/20833 E. , 2019/5405 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 15/11/2007 market görevlisi olarak çalışmaya başladığını, 23/05/2014 tarihinde 100 TL açık verdiği gerekçesiyle haksız ithamda bulunulduğunu, çalışma şartlarının çok ağır şekilde uygulandığını, 15 günde bir izin verildiğini, günde oniki saat, bayram ve tatillerde çalışıldığını, şirket müdürünün çalışanlara küfür ettiğini, davacının 06/06/2014 tarihinde iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının mazeretsiz işyerine gelmediğine dair tutanakların tutulduğunu, 10/06/2014 tarihli ihtarname ile iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının iddialarının yersiz olduğunu, davada zamanaşımı bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi gerekip gerekmediği konusundadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Somut olayda, davalı tarafa çıkartılan tebligat evrakının ekinde bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesinin olduğunun belirtildiği, tebligatın 07/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 08/07/2015 tarihinde bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi verildiği, dilekçede bilirkişi raporunun 07/07/2015 tarihinde tebliğ edildiğinin belirtildiği, 03/11/2015 tarihli duruşmada davalı vekili ıslah dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini beyan ettiği, bunun üzerine Mahkemece ıslah dilekçesinin elden tebliğ edildiği ve davalı vekiline ıslah dilekçesine karşı beyanda bulunmak üzere süre verildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili 06/11/2015 tarihli dilekçesinde ıslah dilekçesinin bilirkişi raporu ile birlikte tebliğ edilmediğini, UYAP kayıtlarında da ıslah dilekçesinin özel evrak olarak kayıt edildiğinden görülemediğini beyan ederek ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunmuştur. UYAP kayıtları incelendiğinde ıslah dilekçesinin özel evrak (gelen) başlıklı bölümde bulunduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında Mahkemece, davalının uslüne uygun olarak süresinde ileri sürmüş olduğu ıslaha karşı zamanaşımı def"i dikkate alınarak, davacının talep edebileceği alacaklarının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olanan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07/03/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.