Esas No: 2017/2936
Karar No: 2017/1582
Karar Tarihi: 13.12.2017
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2936 Esas 2017/1582 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İzmir 8. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.12.2011 gün ve 2011/331 E., 2011/871 K. sayılı karar davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 08.11.2012 gün ve 2012/4352 E., 2012/24550 K. sayılı kararı ile;
(…Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinde halen çalıştığını belirterek, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, ihale makamı olup davacının alacaklarından sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.
Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
İmzalı ücret bordrolarında ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı delille kanıtlaması gerekir.
Ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Davacı ve davalı işyeri kayıtlarına dayandığına göre; işyerine giriş çıkışlarda kart basılıyorsa buna ilişkin kayıt ve belgeler, alt işverendeki işçi şahsi sicil dosyası, puantaj kayıtları, günlük çalışmalara ilişkin tüm kayıt ve belgelerle asıl işverenin alt işverenin çalışmasını denetlemek amacıyla tuttuğu kayıtlar, askeri yemekhanedeki günlük çalışma düzenini belirleyen her türlü kayıt ve belge ile nizamiye giriş kayıtlarının getirtilmesi ve bu suretle toplanacak tüm delillerin yeniden değerlendirmeye tabi tutularak gerekirse bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Dosyada dinlenen davacı tanıklarının da aynı sebeple davalı aleyhine dava açtıkları ve birbirlerine tanıklık etmek sureti ile mahkemeden çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri tartışmasız olduğundan, başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli olan tanık beyanları ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…)
gerekçesiyle oy çokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı alt işveren Bilsaer Yem. Gıda Tem. Özel Güv. Hizm. San. Tic. Ltd. Şti. işçisi olarak davalı asıl işveren ...’na bağlı Narlıdere Güney Deniz Saha Komutanlığı yemekhanesinde çalıştığını, haftanın altı günü iki vardiya halinde 08.00-20.00/20.00-08.00 saatleri arasında günde on iki saatten fazla çalıştığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmasının devam ettiğini buna karşılık ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili davalı şirket ile müvekkili idare arasında asıl-alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle müvekkili yönünden sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı şirket ise yargılamayı takip etmemiş, cevap dilekçesi de sunmamıştır.
Mahkemece davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunduğu, ibraz edilen kayıt ve belgelere nazaran davalı ...’na ait Narlıdere Güney Deniz Saha Komutanlığı’nda görev yapan erbaş ve erlere yönelik yemek ihalesini alan davalı şirketin, işin niteliği itibariyle genel tatil günlerinde de çalıştığı anlaşılmakla bilirkişi tarafından belirlenen fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinden indirim yapılarak davalı Bilsaer Gıda Ltd. Şti. yönünden dosyanın işlemden kaldırılması sebebiyle üç aylık süre dolmadığından davanın tefrikine; davalı ... yönünden ise fazla çalışma ve genel tatil alacağı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçeyle oy çokluğuyla bozulmuştur.
Mahkemece dava konusu fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri, bir konu olduğu, bu nedenle resen delil toplama yetkisinin olmayacağı, davalı idare delil olarak işyeri kayıtlarına dayanmış ise de elindeki kayıtları yargılama bitinceye kadar hatta temyiz aşamasında dahi dosyaya sunmadığı gibi temyiz aşamasında işyeri kayıtları celp edilmeden hesaplama yapıldığı yönünde bir temyiz nedeni de ileri sürmediği, kaldı ki aynı konuda bir başka işçi tarafından açılan ve mahkemenin 2011/446 E.- 2012/159 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 14.12.2012 gün ve 2012/8474 E.- 2012/28334 K. sayılı kararı ile oy çokluğu ile onandığı ek gerekçeleri ile önceki karardaki gerekçeler de tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı idarenin delilleri arasında iş yeri kayıtları da yer almış olmasına rağmen uhdesinde bulunan bu kayıtları yargılama aşamasında sunmaması ve temyiz aşamasında da temyiz nedenleri arasında “iş yeri kayıtları dosya arasına alınmaksızın hesaplama yapılıp karar verildiği” şeklinde bir itirazı da bulunmamasına karşın,söz konusu iş yeri kayıtlarının mahkemece resen toplanmasının mümkün olup olmadığı; mahkemece resen toplanması hâlinde taraflarca hazırlama ilkesine ve silahların eşitliği prensibine aykırılık teşkil edip etmeyeceği, burada varılacak sonuca göre de davacı işçinin fazla çalışma, genel tatil alacaklarına hak kazanıp kazanmayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler esnasında uyuşmazlığın esasının incelenmesinden önce mahkemece bozma öncesi kararda davalı şirket yönünden dosyanın işlemden kaldırılması sebebiyle üç aylık sürenin henüz dolmaması nedeniyle bu davalı hakkındaki davanın tefrikine ve ayrı esasa kaydına karar verilmesine rağmen direnme kararında davanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin geçtiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150’nci maddesi gereğince bu davalı yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi karşısında usulüne uygun direnme kararı olup olmadığı, buradan hareketle hükmün usul yönünden bozulması gerekip gerekmeyeceği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 297’nci maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
HMK’nın 294’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında ise “Hükmün tefhimi her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Diğer taraftan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141’nci maddesinin üçüncü fıkrası ile bu yönde düzenleme içeren 6100 sayılı HMK hükümleri, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında tereddüde yol açacak çelişkiler taşımaması ile mümkündür.
Mahkemece düzenlenecek kısa ve gerekçeli kararlara ilişkin hüküm fıkralarında, Özel Daire bozma kararına hangi açılardan uyulup, hangi açılardan uyulmadığının hüküm fıkrasını oluşturacak kalemler yönünden tek tek ve anlaşılır biçimde kaleme alınması, varsa hükmedilen miktarların doğru ve çelişki oluşturmayacak biçimde ortaya konulması; kararın gerekçe bölümünde de bunların nedenlerinin ne olduğu ve bozmanın niçin yerinde bulunmadığı ve dolayısıyla mahkemenin bozulan önceki kararının hangi yönleriyle hukuka uygun olduğunun açıklanması, kararın yargısal denetimi açısından aranan ön koşullardır.
Nihayet, direnme kararları, yapıları gereği, kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde olmalıdır.
Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2008 gün ve 2008/15-278 Esas, 2008/254 Karar; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 Esas, 2009/453 Karar; 07.05.2014 gün ve 2013/4-1121 Esas, 2014/626 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, mahkemece bozma öncesi kararda davalı Bilsaer Yem. Gıda Tem. Özel Güv. Hizm. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına ancak üç aylık süre henüz dolmadığından bu davalı hakkındaki davanın tefrikine ve ayrı esasa kaydına karar verilmiş olmasına rağmen davalı şirket yönünden açılan davanın tefrik edilerek yeni esasa kaydedildiğine dair bir kayda dosya kapsamında rastlanılamamıştır.
Mahkemece davalı şirket yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına ve tefrikine karar verilmesi üzerine dosyanın davalı şirket yönünden tefriki ile yeni esasa kaydı yapılarak yargılamanın bu yeni esas üzerinden yürütülmesi gerekmektedir.
Ancak mahkemece davalı şirket yönünden tefrik edilmesine karar verilen ve yeni esasa kaydı yapılan dosyanın temyize konu bu dosya ile birleştirilmesi hâlinde yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmesi mümkündür.
Mahkemece tefrik kararından dönüldüğü ya da ayrı esasa kaydedilerek bu dosya ile birleştirilmesine dair işlem yapılıp yapılmadığı anlaşılamamıştır.
Buna karşılık direnme kararında davalı şirket yönünden davanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin geçtiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150’nci maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
O hâlde mahkemece ayrı bir esasa kaydı yapılarak bu esas üzerinden yargılamaya devam edilmesi gerekirken direnmeye konu dosya üzerinden açılmamış sayılmasına karar verilmesi nedeniyle yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.12.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.