14. Hukuk Dairesi 2012/13803 E. , 2013/328 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.04.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmazsa geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin reddine, geçit hakkı isteminin kabulüne dair verilen 21.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, miras yolu ile gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 286 ada 17 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde ise davacıya ait 286 ada 19 parsel sayılı taşınmaz lehine davalıya ait 286 ada 17 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulması istemiyle dava açmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davanın reddine, geçit hakkı istemine ilişkin davanın ise kabulüne, 286 ada 19 parsel sayılı taşınmaz yararına 286 ada 17 parsel sayılı taşınmazdan geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
2-Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının
nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Mahkemece, davalının 286 ada 17 parsel sayılı taşınmazını ikiye bölecek biçimde geçit hakkı kurulduğu anlaşılmaktadır. Geçit davalarında aleyhine geçit kurulan parsellerin ekonomik kullanım bütünlüğünün bozulmaması ayrıca fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü daha büyük olan parsellerden geçit kurulması gerekir. Mahkemece, aleyhine geçit kurulan taşınmazın kullanım şekli ve ekonomik bütünlüğü bozulacak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, yeniden keşif yapılarak 286 ada 19 parsel sayılı taşınmazın kuzeyindeki 286 ada 23 ve kuzey doğusundaki 286 ada 24 parsel
sayılı taşınmazlardan genel yola ulaşacak şekilde parseller bölünmeksizin geçit kurulmasının mümkün olup olmadığı araştırılmalı, bu konuda bilirkişilerden rapor alınmalı, mümkün değil ise yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alternatifler belirlenmelidir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacının tüm, davalının ise diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde davalı yatırana iadesine, 14.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.