9. Hukuk Dairesi 2014/18587 E. , 2015/31754 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 18. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/427-2013/433
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işyerinin kapatıldığı gerekçesiyle işverence feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili, ücret, asgari geçim indirimi, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma, ücret, asgari geçim indirimi, ulusal bayram ve genel tatil kabulüne, hafta tatili isteminin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve İş Kanununun 34 üncü maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9.HD. 24.10.2008 gün 2007/30158 E, 2008/28418 K.). Bu itibarla, izin ücreti için yasal faiz uygulanmalıdır.
Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir.
Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davacının 2010 yılında yıllık izin kullanmadığını iddia ederek yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tasiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili, 17.09.2013 tarihinde yapılan duruşmada, davacının yıllık izinlerinden on gün izin kullandığını iddia etmiştir. Davalı davacının yıllık izinlerini kullandığını ispat etmek için delil sunmamıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre 21.05.2008-31.05.2010 tarihleri arasında iki yıl on bir gün çalıştığı kabul edilmiştir. Bilirkişi raporunda davacının iki yıl hizmetini doldurduğu için 28 gün yıllık izin hakkı olduğu, Davacı vekili tarafından 10 gün yıllık izin kullandığı ikrar edildiğinden bakiye 18 gün yıllık izin alacağı olduğu kabul edilmiş ise de, davacı dava dilekçesinde sadece 2010 yılı yıllık iznini kullanmadığını iddia ederek bu döneme ilişkin yıllık ücretini talep ettiğinden talebin aşılması hatalıdır.
3- Dava 16.11.2012 tarihinde açıldığı halde karar başlığında dava tarihi olarak dosyanın UYAP sistemine kayıt tarihinin gösterilmesi ve hükmedilen ihbar tazminatı ve ücret alacaklarında faizin başlangıç tarihi olan dava tarihinin hatalı belirtilmesi isabetsizdir.
4- Anayasa"nın Temel hak ve hürriyetlerin korunması başlıklı 40/2 Maddesi"nde "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." hükmü gereği, mahkeme kararına karşı başvuru yapılacak merciinin belirtilmemesi de diğer bir bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.