8. Hukuk Dairesi 2012/4547 E. , 2012/10770 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.12.2011 gün ve 61/169 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, dava dilekçesinde; kadastro tespit çalışmalarında 135 ada 154, 159 ada 28, 177 ada 6 sayılı parsellerin sehven davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazların murisi olan annesi ..."tan intikal ettiğini, kendi aralarında yapmış oldukları taksim sonucunda dava konusu taşınmazların 1/3"er hisse ile kendisi ve davalılara düştüğünü açıklayarak davalı adına bulunan taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle 1/3"er hisse ile taraflar adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, 29.07.2010 havale tarihli cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların tarafların üst murisi ...dan kaldığını, ..."ın altı çocuğu bulunduğunu, ölümünden sonra mirasçıları arasında yapılan taksimde mallarının paylaşıldığını ve dava konusu taşınmazların davalılara kaldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “dava konusu taşınmazların kendisinden intikal ettiğini belirtilen ...."ın mirasçıları arasında davalıların bulunmadığı, bu nedenle açılan davanın mirasçılar arasında görülen bir dava olmadığından davacının kendi adına payı oranında tescil talebinde bulunamayacağından davanın reddine" karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, muris ..."a ait veraset belgesi dosya arasında bulunmadığı gibi yerel bilirkişi listesi dosya arasında olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı, dava dilekçesinde; her ne kadar dava konusu parsellerin tapu kayıtlarının iptaliyle kendisi ve davalılar adına iptal ve tesciline karar verilmesini istemiş ise de, dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup, bu isteğin miras payı oranında iptal ve tescil biçiminde anlamak ve yorumlamak gerekir. Yani davacının sadece kendi miras payı oranında iptal ve tescil istediğinin kabulü gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu 135 ada 154 parsel; 15.11.2002 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında belgesizden, ... oğlu ..."ın zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle tespit edilmiş, kadastro tutanağı 09.06.2005 tarihinde kesinleşmesiyle adı geçen adına tapu kaydı oluşmuştur. 177 ada 6 parsel; 20.04.2001 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında belgesizden Hüseyin kızı Azime Turan"ın zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle tespit edilmiş, kadastro tutanağı 09.06.2005 tarihinde kesinleşmesiyle adı geçen adına tapu kaydı oluşmuştur. 159 ada 28 parsel; 31.05.2001 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında belgesizden, 2/4 hissesi Hüseyin oğlu ..., ½ şer hissesi... oğulları... ve ... zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle tespit edilmiş, kadastro tutanağı 09.06.2005 tarihinde kesinleşmesiyle adı geçenler adına tapu kaydı oluştuğu belirlenmiştir.
Saptanan bu olgu karşısında taşınmazların ortak miras bırakan ..."den kaldığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmayıp, anılan muristen gelen parsellerin ya da terekenin mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış bir paylaşımın olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusu olmaktadır. Ne var ki, mahkeme gerçekten tarafların muris Hüseyin"in mirasçılar arasında yer alıp almadığının anlaşılması için murise ait veraset belgesinin alınması için davacıya süre ve imkan verilmesi ve alınacak veraset belgesinin dosya arasına konulması gerekmektedir. Bundan ayrı dava konusu taşınmazları bilen yerel bilirkişiler ile (listesi dosyada mevcut) taraf tanıklarının HMK.nun 243, 244, 259 ve 290/2. fıkrası gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşif yerinde dinlenilmeleri dava konusu parsellerin ayrı ayrı bizzat başına gidilerek ve yerler gösterilmek suretiyle keşfin yapılması, muristen kalan taşınmazların mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşıma tabi tutulup tutulmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulması, paylaşım sonucu dava konusu parsellerin gerçekten adı geçenlere düşüp düşmediği ya da mirasçılara hangi ada ve parsellerdeki yerlerin düştüğü hususlarının açıklığa kavuşturulması, yerel bilirkişiler ile tanık beyanları arasındaki çelişkinin HMK.nun 261. maddesi uyarınca yüzleştirilerek aykırılığın giderilmesi, iddianın doğrulanması halinde, davacının sadece miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesinin düşünülmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.