10. Hukuk Dairesi 2015/1556 E. , 2015/4316 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen tedavi giderlerinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olan babası üzerinden 01.06.2003 tarihinden itibaren ölüm aylığı almakta iken, Kurumun 28.12.2012 tarihli işlemi ile boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığı gerekçesi ile ölüm aylığı Ekim/2008 itibari ile iptal edilip ve yersiz tedavi çıkarılan davalı hakkında, Kurum tarafından bu yersiz tedavi giderlerinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı talepli davada; Mahkemece, davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığını ispatlayacak somut bir delil elde edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Eldeki dosyada, Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu"nca gerçekleştirilen soruşturma kapsamında elde edilen somut veri ve saptamalar, bu soruşturma kapsamında beyanına başvurulan muhtar M. Karakulak’ın davalı ve boşandığı eşinin beraber yaşadıklarına yönelik imzalı beyanı ile anılan şahsın Mahkemece tanık olarak alınan ifadesindeki aynı yöndeki anlatımları, uyuşmazlık konusu dönemde tarafların birlikte yaşadıklarına dair Emniyet araştırması sonucu düzenlenen 03.09.2012 ve
01.07.2013 tarihli tutanakların içerikleri, davalı tarafından Kurum aleyhine açılan kurum işleminin iptali ile 01.10.2008 tarihinden itibaren kesilen aylıkların yeniden bağlanması talepli davada Kırıkhan 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesince verilen 20.01.2014 tarih ve 2013/351 E-2014/42 K sayılı karar ile davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 22.09.2014 tarih ve 2014/14027 E- 2014/18173 K sayılı ilam ile onanarak kesinleşmesi dikkate alındığında davalı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşadıkları belirgin olup, aksi yöndeki aksi yöndeki Mahkeme kabulü isabetsizdir.
Buna karşın;5510 sayılı Kanunun genel sağlık sigortalısı sayılanların düzenlendiği 60. maddesinde,
“İkametgahı Türkiye"de olan kişilerden;
a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
1) (a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı sayılan kişiler,
2) (b) bendi gereğince sigortalı sayılan kişiler,
b) İsteğe bağlı sigortalı olan kişiler,
c) Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerine göre sigortalı sayılmayanlardan;
1) Harcamaları, taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak, Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar,
g) Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar, genel sağlık sigortalısı sayılır.
6 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (f), (g), (h), (ı) ve (k) bentlerinde sayılanların öncelikle, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olup olmadığına bakılır. Genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi ise tescili yapılmaz. Aksi takdirde birinci fıkra hükümlerinden durumuna uyan bende göre genel sağlık sigortalısı sayılır. Birinci fıkranın (f) bendi kapsamında gelir alması nedeniyle genel sağlık sigortalısı sayılanlar, aynı zamanda diğer bentler gereği de genel sağlık sigortalısı sayılması halinde (f) bendi dışındaki bentler kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.
Bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi ile 80 inci maddede belirtilen aile; aynı hane içerisinde yaşayan eş, evli olmayan çocuk, büyük ana ve büyük babadan oluşur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Ayrıca, 19.01.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6385 sayılı Yasanın 12. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 45. maddenin “Bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı ya da bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına girmekle birlikte, asli olarak hak etmediği bir kapsamda sağlık hizmeti alanlara 31/01/2012 tarihine kadar verilen sağlık hizmetlerine ilişkin Kurumca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek borçlar, varsa ilgililerin bu nedenle açtıkları davadan vazgeçmeleri halinde tahsil edilmez. Bu borçlara ilişkin açılmış olan dava ve icra takiplerinden Kurumca vazgeçilir.” düzenlemesi de mevcuttur.
Mahkemece, yersiz olarak ödenen tedavi giderleri yönünden, davacının 5510 sayılı Kanunun 60. maddesi ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayılıp
sayılmayacağı da araştırılarak ve adı geçen kanunun geçici 45. maddesi de gözetilmek suretiyle elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.03.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.