
Esas No: 2020/11274
Karar No: 2021/8471
Karar Tarihi: 17.06.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/11274 Esas 2021/8471 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Dava, Kurum işleminin iptali ile 01.11.2019 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı vekili; davacının yurt dışında 12.10.1990 tarihinden itibaren ikamet ettiğini ve Almanya’da çalıştığını, ev kadınlığı süreleri ve çalıştığı tarihler ile ilgili 20/47/5450 günden emekli olabilmesi için 12.10.1990-03.07.2014, 04.07.2014-02.12.2015 tarihleri arasını borçlandığını ve borçlanma bedellerini ödediğini, davacının 12.10.1972 doğumlu olduğunu 12.10.2019 tarihinde 47 yaşını doldurduğundan, 14.10.2019 tarihinde tahsis dilekçesini davalı kuruma verdiğini, 2018/38 sayılı genelgeye göre yeterli günü olmadığından 15.10.2019 yazı ile tahsis dilekçesinin reddedildiğini, 15.10.2019 tarihli yazı ile yeniden kararın gözden geçirilmesi istenildiğini, 25.10.2019 tarihli yazı ile olumlu cevap verilmediğini belirterek davacıya tahsis dilekçesinin verildiği 14.10.2019 tarihini takip eden 01.11.2019 tarihten itibaren yaşlılık aylığının bağlanmasına, aksi yöndeki Kurum kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Islah ile 49 yaşını doldurduğu tarihte yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili; Kurumun Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü"nün 06/11/2018 tarihli ve 2018/38 sayılı Genelgesi gereğince yurt dışında geçen ev kadınlığı sürelerinin borçlandırılmasında sigortalılık başlangıcının nasıl belirleneceği hususunda değişiklik meydana geldiğini, genelgenin altıncı bölümünün 2.3. maddesine göre (ek-6), yurt dışı sürelerini borçlananların aylığa hak kazanma şartlarının tespitinde, yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının 20 yıl 54 yaş 5975 güne tabi olduğu tespit edildiğini, 2018/38 sayılı genelge ile "1.3. Ev Kadınlığı Sürelerinin Borçlandırılmasında Sigortalılık Başlangıcı" ile ilgili yapılacak işlemler hususunda yapılan değişiklik neticesinde davacının 5633 gününün olduğu dolayısı ile yeterli gün sayısının olmadığı tespit edildiğinden 14.10.2019 tarihli tahsis talebinin işlemden kaldırıldığını, söz konusu hükümler gereğince Kurumun yapmış olduğu tüm işlemlerin hukuka ve yasalara uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Somut olayda davacı, davasını 49 yaşını doldurduğu tarih itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ilişkin olarak ıslah etmiş olup, bu hususta dava açılmadan önce kuruma başvurusu bulunmamaktadır. Yargıtayca bu dava şartının daha sonra tamamlanabilecek nitelikte olmadığı kabul edilmektedir. Zira dava tarihinde kurumca 49 yaşında emeklilik aylığı bağlanmasına ilişkin talep reddedilmiş değildir. Ayrıca davacı 12/10/1972 doğumlu olup, 49 yaşını 12/10/2021 tarihinde doldurmaktadır. Mahkemece henüz tahsis talebi de bulunmayan koşullarda ve geleceğe yönelik olarak yaşlılık aylığını hak edeceğinin tespitine karar verilmesi de mümkün olmayacağından (bu yönde Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesi ... Karar sayılı ilamı) davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili; Mahkemenin yasadaki düzenlemeleri değerlendirmediğini ve Kurumun 2018/38 sayılı genelgenin 6. bölümün 1.3. maddesi kapsamında değerlendirerek reddedilmesi işleminin mevzuata aykırı olduğunu , dosyada bulunan bilirkişi raporuna göre davacının yurtdışı giriş-çıkış günleri gözönüne alınmadan borçlanmanın kabulüne dair bir davanın açılmadığından davacının, 47 yaş yerine 49 yaşında emekli hakkını kazanacağından davayı ıslah ederek 49 yaşını tamamladığında 12.10.2021 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanacağının tespitini talep ettiklerini, mahkeme kararında, davacının 49 yaşında emekli hakkını kazandığının tespiti için kuruma başvuruda bulunmadığı gerekçesi ile ıslah taleplerinin reddedildiğini, ıslah dilekçesinin ret kararının yerinde olmadığını, çünkü davalı kurumun talebini ret ederek 54 yaş 5975 gün üzerinden emekli olabileceğini belirtildiğini, bu nedenle 49 yaş için yeni bir talep dilekçesi verilmesine gerek olmadığını ve ıslah dilekçesinin kabul edilmesi gerektiğini ayrıca eğer kuruma müracaat edilmesi gerekirse bile mahalli mahkemenin ara kararı ile davacıya süre verilmesinin gerektiğini, davacının 12.10.2021 tarihinde emekli olabileceği kararda gerekçe kısmında belirtilmiş ise de, hüküm kısmında bu cümlenin yer almadığını, 12.10.2021 tarihinde tahsis dilekçesi verdiğinde kurumun önceki cevabı gibi 54 yaş 5975 günden emekli olacağını belirterek talebini reddedeceğini, bu nedenle ikinci bir dava açılacağını, ikinci bir davanın açılmaması için; ıslah dilekçesinde belirtildiği üzere 49 yaşını doldurduğu 12.10.2021 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, aksi yöndeki kurum kararının iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanunun “Amaç ve kapsam” başlığını taşıyan 1’inci maddesinde; 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini hüküm altına almıştır.
11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 29"uncu maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5"inci maddesinin beşinci fıkrasına “Ancak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” cümlesi eklenerek; yurtdışında ilk defa çalışmaya başlayanların bu çalışmalarının ilgili sözleşme kapsamında Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma yapma şartına bağlanmıştır.
3201 sayılı Kanunun 5"inci maddesinde; “Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda; davacının 22.07.2014 ve 24.07.2017 tarihli borçlanma talepleri ile 12.10.1990-03.07.2014 ve 04.07.2014-02.12.2015 tarihleri arasındaki yurtdışında geçen süreyi, 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında borçlanıp borçlanma bedelini ödediği, davacı 14.10.2019 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurumca bu talebin reddedildiği, davacının Alman sigorta merciine ait TR 4 belgesi incelendiğinde, 19.09.1997 tarihinde zorunlu prime tabi ranta tabi çalışmasının başladığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; 3201 sayılı Yasanın 5. maddesine göre, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde hüküm bulunmayan hallerde, sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreleri borçlanmaları halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götüreleceği düzenlenmiş olup; Türkiye ile Almanya arasında sözleşme olduğu ve bu sözleşmede sigorta başlangıcına dair hüküm bulunduğundan, davacının Almanya"da ranta tabi süresinin başladığı 19.9.1997 tarihinden geriye doğru gidilmek sureti ile sigorta başlangıcının 23.05.1993 olarak tespiti yerinde değildir. Ayrıca, 3201 sayılı Yasanın 5. maddesine göre davacının borçlandığı sürenin Türkiye’de çalışmaya başladığı tarihten geriye götürülmesi durumunda rant öncesi bir tarihe denk gelmediği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda Mahkemece, ranta giriş tarihi olan 19.09.1997 tarihinin sigorta başlangıcı olduğu kabul edilerek tahsis koşulları incelenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, kararın bir örneğinin Bam"a, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 17.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.