17. Ceza Dairesi 2019/1075 E. , 2019/3879 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi (Değişen suç vasfı sebebiyle hırsızlık)
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAMEDEKİ İSTEK : Bozma
Yerel mahkemece sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle,başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Her ne kadar 30/04/2014 tarihli önceki hükümde direnilerek mahkumiyet kararı verilmiş ise de; sanığın ve müdafinin bozma ilamına karşı diyeceklerinin tespiti için sanık ve müdafi dinlenerek bozma kararımız doğrultusunda yeni işlem tesis edildiği, bu durumun Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu" nun istikrar bulmuş içtihatları uyarınca (Örneğin, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 25/10/2016 gün, 2015/783 Esas ve 2016/377 Karar sayılı kararı) yeni hüküm mahiyetinde olduğu anlaşılmakla, dosyanın Dairemizce yapılan incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-.... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 02/10/2013 tarihli iddianamede, sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan cezalandırılması için kamu davası açılmadığı halde, ayrıntıları Ceza Genel Kurulu"nun 06/05/2014 tarih, 2012/6-1486 Esas ve 2014/238 sayılı kararında belirtildiği üzere 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225/1. maddesinde yer alan, "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir" şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hakkında açılmış dava bulunmayan ve iddianamede anlatılış tarzına göre unsurları gösterilmeyen 5237 sayılı Kanun"un 165/1. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan cezalandırılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.06.2014 tarih, 2013/13-203 Esas ve 2014/308 Karar sayılı içtihadında “Sanığın, 2001 model olup suç tarihinde ekonomik değeri yüksek olan bir aracı kimlik bilgilerini ve açık adresini bilmediği arkadaşı
"..... lakaplı .... isimli kişiden emanet aldığını söylemesi, aşamalarda aracı emanet aldığı bu kişinin ismini kısmen değiştirerek ifade etmesi, soruşturma ve kovuşturma makamlarının ısrarına rağmen aracı emanet aldığını iddia ettiği kişiye ait kimlik ve adres bilgileri vermekten kaçınması ve sabıkalı geçmişi de dikkate alındığında hırsızlık suçlamasıyla muhatap olan sanığın sadece hayali bir isim zikretmekle suçlamadan kurtulmayacağını bilecek yaşam ve adli tecrübeye sahip olması ve gerçekte var olan bir kişiden aracı emanet alması durumunda suçlamadan kurtulmaya yönelik olarak aracı emanet aldığını söylediği kişinin bulunması için daha etkin bir çaba göstermesi gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu değil, hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.” belirtildiği üzere, suça konu cep telefonlarının çalındığının farkedildiği gün olan 30.08.2010 tarihinde sanık tarafından bu telefonların tanık ..."a satılmış olması, sanığın aşamalarda çelişkili ifadeler verdiği ancak yargılamada tanığa sattığını kabul edip, bu suça konu cep telefonlarını satın aldığı kişi ya da yere ilişkin bir bilgi vermediği ve satın aldığına ilişkin bir faturada sunmadığının anlaşılması karşısında;suç vasfının tayininde hataya düşülerek sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturmasına rağmen, yazılı şekilde 5237 sayılı TCK"nun 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından yeniden hüküm kurulurken sanık hakkında 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesinin gözetilmesine, 25.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.