13. Hukuk Dairesi 2012/24936 E. , 2013/9344 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının eşi aleyhine açtığı ... 5. Aile Mahkemesinde açılan iki adet boşanma davası ile davalının eşi tarafından açılan iki adet davada, davalıyı temsil ettiğini, ... ve Şişli Asliye Hukuk Mahkemeleri ile ... Sulh Ceza Mahkemesinde görülen dava dosyalarında da davalıyı temsil ettiğini, karşılıklı açılan dört ayrı boşanma davasının birleştirilerek davaların davalı adına kabul edildiğini, davalının eşi tarafından açılan davaların reddedildiğini, davalı yararına 350.000,00 TL maddi ve 70.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, davalı lehine hükmedilen aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının, hükmün kesinleşmesinden sonra 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına dönüştürüldüğünü, dosyanın Yargıtay aşamasındayken davalının, davaya ilişkin bazı isteklerde bulunduğunu, ahlak ve yasa dışı bu istekleri kabul etmediği için davalının kendisini haksız yere azlettiğini ileri sürerek, davalı ile aralarında ücret sözleşmesi bulunmadığından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Avukatlık Kanunu"nun 164/4., 164/son ve 174. maddeleri gereği akdi ve karşı yan vekalet ücreti olan 10.000,00 TL nın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının kanunun verdiği vazifeleri yaptığını, yasadışı bir taleple karşılaşan avukatın dosyadan kendiliğinden çekilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, azilden önce ödediği paralar konusunda hesap verme, makbuz alma ve bilgi edinme talep ettiği halde davacının randevuları geri çevirdiğini, telefonlara cevap vermediğini, kendisini aydınlatmaması nedeni ile davalıyı azletmek zorunda kaldığını, tahsil ettiği bir para olmadığından avukatın ücret talep etmesinin mümkün olmadığını, davalının azle rağmen, boşanma dosyasının Yargıtaydaki duruşma gününü tebliğ aldığını, mürafaa gününü kendisine bildirmediğini, dosyanın Yargıtaydan aleyhine bozularak döndüğünü, davacının hak ettiği ücretleri ödediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kabulüne, 76.150,00 TL nın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Alınan bilirkişi raporu hüküm tesisine yeterli değildir. Şöyle ki, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 174/2. maddesine göre, azlin haksız olması halinde avukat ücretin tamamına hak kazanır. Azlin haklı olması halinde azilden sonraya ilişkin(azilden sonra devam eden veya kesinleşen) işler nedeniyle bir ücret isteyemez ise de, azil tarihine kadar olan tamamlanmış işler nedeniyle vekilin ücrete hak kazanacağı kabul edilmelidir.
Diğer yönden ücretin belirlenmesinde taraflar arasında sözleşme olup olmadığına göre ayrım yapılmaktadır. Sözleşme var ise, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"ndaki 164. maddesindeki sınırlamalar aşılmamak kaydıyla ücret hesaplanmalı, sözleşme yok isehukuki yardımın başladığı tarihteki 1136 sayılı Yasa"nın 164/4. maddesindeki düzenleme dikkate alınmalıdır. Somut olayda yazılı ücret sözleşmesi bulunmamaktadır.
Ücretin belirlenmesi ise dava ve takibin niteliğine göre değişiklik göstermektedir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 5043 sayılı Yasa ile değişik 164/4. maddesinde “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin % 10"u ile % 20"si arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise, avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır” düzenlemesi bulunmaktadır. Özellikle sözleşmenin bulunmaması, durumunda davanın niteliğine bakılmaktadır. Boşanma davalarında kanuna bağlı tarife maktu ücret olarak belirlenmiştir. Boşanma ile birlikte açılan nafaka, maddi ve manevi tazminat davaları ise boşanmanın fer"i niteliğinde olup, davanın harca esas değeri üzerinden ücret hesaplanması olanaklı değildir. Gerek Dairemizin, gerekse Yargıtay 2. Hukuk Dairesi"nin uygulamaları bu yöndedir. Boşanmadan ayrı açılan tazminat davalarında ise, harca esas değer üzerinden hesaplama yapılmalıdır.
Somut olaya bakıldığında; boşanma davası ile birlikte açılan maddi ve manevi tazminat davası, boşanmanın fer"i niteliğinde olduğundan, taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi de bulunmadığından sadece avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince maktuen ücret belirlenmelidir. Mahkemece bu doğrultuda değerlendirme yapılarak her bir boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle(hukuki yardımın başladığı), tarifedeki boşanma davaları için öngörülen maktu vekalet ücretinin saptanarak davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları esas alınarak bu miktarların %12"si oranında ücret belirlemesi yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 1.130.85 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.4.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.