Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/48
Karar No: 2021/416

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/48 Esas 2021/416 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/48 E.  ,  2021/416 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 389-621

    Sanık ..."nın görevi yaptırmamak için direnme suçundan TCK"nın 265/1-3, 62, 50/1-a ve 52/4. maddeleri uyarınca 4.000 TL para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin ... 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.05.2012 tarihli ve 696-679 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 09.04.2014 tarih ve 16068-4021 sayı ile;
    "Olay tutanağı ve müştekilerin aşamalardaki beyanlarına itibar edilmeyerek hakaret suçundan sanık hakkında beraat kararı verildiği hâlde, sanığın müştekileri tehdit etmediği, fiili bir saldırıda da bulunmadığı yönünde görevli polis memuru tanıkların duruşmadaki beyanları ile olay sırasında araç içerisinde bulunan tanıklar ... ve ..."in aşamalardaki beyanları üzerinde durulmadan, olayın başlangıcı ve meydana geliş şekline ilişkin beyanlar ve olay tutanağı arasındaki tutarsızlıklar değerlendirilmeden, hangi beyan ve delile ne sebeple üstünlük tanındığı denetime olanak verecek şekilde gerekçeleriyle ortaya konulmadan, sanığın müştekilerin silahını almaya çalışması eyleminin direnme suçunun unsuru olan cebir kapsamında bulunup bulunmadığı, hangi sözlerinin bu kapsamda tehdit olarak kabul edildiği, eylemlerinin hangi görevi engellemeye yönelik olduğu ve TCK"nın 106. maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturup oluşturmayacağı, ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiği ve buna göre sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediği tartışılmadan, sanığın tehdit içeren sözler söylemediği yönünde müştekilerin duruşmadaki beyanlarıyla çelişen soruşturma aşamasındaki beyanları ve olay tutanağına itibar edilerek, yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
    Kabule göre de;
    CMK"nın 231/5. fıkrasının; "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder" şeklindeki düzenlemesi karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının mahkûmiyet olarak değerlendirilemeyeceği göz önüne alınarak, daha önce işlediği suç hakkında bu nitelikte bir karar verilen sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, sanık hakkında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara dayanılarak, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle CMK"nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
    Görevi yaptırmamak için direnme suçunu bir fiille birden fazla görevliye karşı işleyen sanık hakkında TCK"nın 43/2-1. maddesinin uygulanmaması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 22.10.2014 tarih ve 389-621 sayı ile;
    "...Yukarıda özetlenen kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların içerisinde bulunduğu aracın içerisinde bir bayanın dövüldüğü yönünde polis memuru olarak görev yapan yakınıcılara ihbar yapıldığı, aracın kendilerine yaklaştığını gören polis memurlarının aracı durdurdukları, sanık ..."in araçtan inerek ve elbisesinin üst kısmını çıkararak koşar bir şekilde polis memurlarının yanına geldiği, polis memuru şikâyetçi ..."in üzerindeki silahı almaya çalıştığı, bu sırada diğer sanık ..."in de olay yerine gelerek memurların üzerindeki silahı almak için hamle yaptığı, saldırıyı etkisiz hâle getirmek için polis memuru şikâyetçi ..."in havaya ateş ettiği, fiziki saldırı sonucu polis memurunun elbisesinin yırtıldığı, bu olaylar sırasında sanık ..."in polis memuruna "Cezaevinde yedi yıl yattım, seni öldüreceğim, yedi yıl daha yatarım!" diyerek tehdit içeren sözler söylediği, olay yerine başka polis ekiplerinin geldiği ve sanıkları etkisiz hâle getirdikleri anlaşılmıştır.
    Özetlenen olaya göre;
    1- Sanıkların kamu görevlisine yönelik hakaret içeren sözler söyledikleri yolunda iddia dışında kanıt olmadığı, bu konudaki şüphenin sanıklar lehine yorumlanması gerektiği,
    2- Sanıkların kendilerini durduran ve adli olay nedeniyle işlem yapmak isteyen polis memurlarına saldırarak üzerinde taşıdıkları silahı almaya kalkışma, memurları itekleme, üzerindeki elbisenin yırtılması sonucunu doğuracak şekilde fiziki saldırıda bulunması şeklindeki eylemlerin ve bu eylemlerle birlikte sanık ..."in tehdit etmiş olmasının bir bütün olarak her bir sanık yönünden ayrı ayrı kamu görevlisinin görev yapmasını engellemek amacıyla cebir ve tehdit kullanma suçunu oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
    Her ne kadar sanıklar atılı suçları işlemediklerini savunmuş iseler de, olay tutanağı, olay yerine sonradan gelen tutanak tanıklarının görgüye dayalı anlatımları, sanıklarla birlikte bulunan tanık ..."in itekleşme olduğu şeklindeki sözleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanıkların cebir ve tehdit kullandıklarının şüpheye yer bırakmadığı kabul edilmiştir.
    Yukarıda özetlenen iddia, kanıtlar, mahkememizce yapılan olayın oluş şekline ilişkin anlatım ve yapılan ayrıntılı değerlendirmede sanığın eylemlerinin ayrıntılı olarak incelendiği, mahkûmiyet için dayanılan tüm kanıtların ortaya konulduğu, çelişkili olan beyanların ve sanık savunmasının değerlendirmeye alınarak savunmanın gerçeği yansıtmadığının açıkça gösterildiği, sanığın yanında bulunan tanık anlatımının iddiayı doğrular yönde olduğunun da açıkça gösterildiği, mahkememizce verilen karar ve gösterilen gerekçelerin yeterli ve ayrıntılı olduğu, verilen kararda yasaya aykırı durum bulunmadığı..." gerekçesiyle direnerek, sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
    Direnmeye konu bu kararın da sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.05.2017 tarihli ve 395357 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği (Kapatılan) Yargıtay 18. Ceza Dairesince 21.09.2017 tarihli ve 4166-9376 sayılı görevsizlik kararı ile dosya kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince 07.01.2019 tarih ve 6057-14 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme dışı sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece temyiz istemi reddedilerek, sanık ... ve inceleme dışı sanık ... hakkında hakaret suçlarından verilen beraat kararları temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsurları yönünden gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    20.11.2011 tarihli olay tutanağına göre; aynı tarihte saat 15.00 civarında Yenişehir Trafik Denetleme Müdürlüğüne bağlı olarak yapılan görev kapsamında, uygulama noktasından geçen sivil araçlardaki şahısların, kırmızı renk Mercedes marka araç içerisinde bulunan bir kadının dövüldüğünü bildirmeleri üzerine polis memurlarının uygulama noktasından geçen söz konusu aracın durması için işarette bulunduğu, akabinde aracın yolun orta şeridinde durduğu ve araçtan inen bir kadın ile üç erkek şahsın koşarak polis memurlarının etrafını sardıkları, polis memurlarının silahını almaya çalışan sanık ...’in “Ver şu silahı, kafama sıkayım, sizin gibi polislerin anasını avradını sinkaf edeceğim, sizi öldüreceğim!” dediği, polis memuru ...’in yardımcı ekip istediği, inceleme dışı sanık ...’nun “Beni kimse zaptedemez, yedi yıl hapis yattım, yedi yıl daha yatarım!” dediği, sanık ve inceleme dışı sanığın polis memurlarını ittikleri ve tartakladıkları, polis memuru ...’ın silahını almaya çalışan sanığı uzaklaştırmak amacıyla iteklediği, sonrasında uyarı amacıyla havaya iki el ateş edildiği, olay yerine gelen takviye ekipte bulunan polis memurları ... ve ...’ün olaya müdahale ettiği sırada sanığın polis memuru ...’nin de silahını almaya çalışması üzerine ... tarafından şahısların üzerine biber gazı sıkıldığı, olay yerine başka bir takviye ekibin geldiği,
    ... Emniyet Müdürlüğünün 19.11.2011 tarihli görev listesine göre; şikâyetçiler ... ve ...’in, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde 20.11.2011 tarihinde saat 12.00-24.00 arasında görevli oldukları,
    Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesince inceleme dışı sanık ... ve sanık ... hakkında 20.11.2011 tarihinde düzenlenen 23418 ve 23419 sayılı genel adli muayene raporlarına göre; inceleme dışı sanığın başının üst kısmında frontal bölgede hassasiyet dışında yeni lezyon saptanmadığı, sanıkta ise yeni bir lezyon saptanmadığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Şikâyetçi ... kollukta; trafik polisi olduğunu, uygulama yaparken yanlarında duran araçlardaki şahısların, seyir hâlinde olan kırmızı renk Mercedes marka araç içerisinde bulunan bir kadının dövüldüğü ve araçtan aşağı atılmak istendiği yönünde ihbarda bulunmaları üzerine asayiş ekiplerine durumu bildirip yardım istediklerini, ihbara konu araç yaklaştığında üzerine dur işareti yaptıklarını, aracı durdurduktan sonra araçtan inen üç erkek ve bir kadının koşarak üzerlerine geldiklerini, inceleme dışı sanık ...’in tişört ve atletini çıkarıp kendilerine doğru koştuğunu, sanık ...’in “Lan biz eşkiyamıyız, PKK’lı mıyız, sizin ananızı avradınızı sinkaf ederim, sizi öldüreceğim, bizi niye durduruyorsunuz?” diyerek elindeki silaha sarıldığını, tanıklar ... ve ...’in sanığı engellemeye çalıştıklarını, inceleme dışı sanığın tanıkların elinden kurtularak “Ver şu silahı başıma sıkacağım!” dediğini, aynı sözleri sanığın da tekrarladığını, sanık ve inceleme dışı sanığın birlikte kolundan tutması üzerine bu şahısları uzaklaştırmak için silahla havaya iki el ateş ettiğini, daha sonra yardımcı ekibin geldiğini, sanık ve inceleme dışı sanığın onların da silahlarını almaya çalıştığını, sanıkların biber gazı sıkarak etkisiz hâle getirdiklerini, asayiş ekibinin gelmesi ile olayın yatıştığını,
    Mahkemede; uygulama yaparken ihbar üzerine söz konusu aracı durdurduktan sonra araçtan inen üç erkek ve bir kadının koşarak üzerlerine geldiğini, inceleme dışı sanık ...’in vücudunun üst kısmındaki elbiseleri çıkarıp kendilerine doğru koştuğunu, silahını almaya çalışıp “Ver kafama sıkayım!” dediğini, yanına gelen şikâyetçi ...’in kendisine yardım etmeye çalıştığı sırada, sanığın silahı almak için hamle yaptığını, şahısları uzaklaştırmak için silahla havaya iki el ateş ettiğini, daha sonra başka bir ekibin olay yerine geldiğini, sorulması üzerine; olay sırasında hakaret edildiğini hatırlamadığını, inceleme dışı sanığın “Ben ceza infaz kurumunda yedi yıl yattım, yedi yıl daha yatarım, seni öldüreceğim!” dediğini, sanık ...’ in tehdit etmediğini, ancak silahı almak için hamle yaptığını, sanık ve inceleme dışı sanığın kendisine temasta bulunduklarını, hatta olayda üzerindeki kazağın yırtıldığını,
    Şikâyetçi ... kollukta; trafik polisi olduğunu, uygulama yaparken yanlarında duran araçlardaki şahısların, arkadan gelen kırmızı renk, Mercedes marka araç içerisinde bulunan bir kadının dövüldüğünü ve araçtan aşağı atılmak istendiğini belirterek ihbarda bulunduklarını, asayiş ekiplerine durumu bildirip yardım istediklerini, söz konusu aracın yaklaşması üzerine şikâyetçi ...’ın aracın yanına doğru giderken araçtan inen üç erkek ve bir kadının koşarak ...’ın üzerine geldiğini, inceleme dışı sanık ve sanığın “Lan biz eşkiyamıyız, PKK’lı mıyız, sizin ananızı avradınızı sinkaf ederim, yedi sene hapis yattım, yine yatarım, sizi öldüreceğim!” diyerek silahlarını almaya çalıştıklarını, şikâyetçi ...’ın şahısların eylemine son vermesi için havaya ateş ettiğini, sanık ve inceleme dışı sanığın gelen yardımcı ekibe karşı da benzer hareketleri sürdürdüklerini,
    Mahkemede; sanık ve inceleme dışı sanığın şikâyetçi ...’ın belindeki silahı almaya çalıştıklarını, kendilerine hakaret edilmediğini, inceleme dışı sanığın tehdit ettiğini, onu durdurmak için şikâyetçi ... ile birlikte hareket ettiklerini,
    Tanık ... kollukta; tanık ...’nin kullandığı aracın ön koltuğunda kendisinin, arkasında ise eşi olan inceleme dışı sanık ... ile sanık ...’in oturduklarını, arkalarında bulunan bir aracın kendi araçlarını sollamak istediğini, daha sonra bu araçtaki şahısların trafik ışıklarında uygulama yapan polis memurlarına şikâyette bulunması üzerine polislerin ellerinde silahlarla araçlarını durdurmak istediğini, aracın durdurulmasından sonra polis memurunun inceleme dışı sanığın üzerine atladığını, araya girip engel olmaya çalıştığını, polisin inceleme dışı sanığın yakasından tutup yere attığını, polis memurunun havaya iki el ateş ettiğini, sonra başka bir polis memurunun inceleme dışı sanığa biber gazı sıktığını,
    Mahkemede; olay günü çiçek almaya gittiğini, tanık ...’nin kullandığı araçla dönerken kendilerini sollayan bir aracın el işareti yaptığını, inceleme dışı sanığın da aynı şekilde karşılık verdiğini, bu aracın sürücüsünün ihbarı üzerine şikâyetçi ...’in silahla havaya ateş ettiğini ve sonrasında aracı durdurduklarını, inceleme dışı sanığın tepki göstermesinden dolayı tartışma çıktığını, polis memurunun sanık ve inceleme dışı sanığa hakaret edip araçtan inmesini istediğini, olay yerine başka ekiplerin de geldiğini ve zor kullandıklarını, sanık ve inceleme dışı sanığın hakaret ve tehdit ettiğini duymadığını, kelepçe takılmaya çalışıldığı sırada bunu önlemek isteyen sanık, inceleme dışı sanık ve polisler arasında itekleşme olduğunu, sanıkların silahı almaya çalıştıklarını görmediğini,
    Tanık ... kollukta; yolda uygulama yapan polis memurlarının silahlarıyla aracını durdurduklarını, hakaret edip “Siz şehir eşkiyası mısınız?” diyerek üzerlerine atladıklarını ve havaya üç el ateş ettiklerini, daha sonra asayiş ekibinin geldiğini, alkollü olan sanık ve inceleme dışı sanığın hakaret ve tehdit etmediğini,
    Mahkemede; kullandığı araç ile çiçek almaktan geldiklerini, sanık ve inceleme dışı sanığın aracın arkasında oturduğunu, yolda uygulama yapan polis memurlarına yaklaştıkları sırada her iki polis memurunun silahını çıkararak aracı durdurduktan sonra, hakaret ederek kendilerini araçtan indirdiklerini, polis memurlarının aniden etraflarını sardığını, sanık ve inceleme dışı sanığın tepki gösterdiğini, inceleme dışı sanığın kıyafetinin üst kısmını çıkardığını,
    Tanık ... kollukta; trafik ekibinde görevli olduğunu, anons üzerine takviye ekip olarak olay yerine gittiklerinde inceleme dışı sanığa, polis memuru tanık ...’nin biber gazı sıktığını ve kolundan tutup uzaklaştırdığını, bu sırada asayiş ekibinin geldiğini, şahısları ekip aracına bindirmeye çalıştıkları sırada sanık ve inceleme dışı sanığın diğer polis memurlarının silahını almaya çalıştıklarını,
    Mahkemede; olay yerine gittiklerinde inceleme dışı sanığın polis memuru tanık ...’ye vurmak istediğini, bu sanığı kolundan tutup sakinleştirdiğini, bir süre sonra ise şikâyetçi ...’ın belindeki silahı almak istediğini, sonra asayiş ekibinin gelerek şahısları karakola götürdüğünü,
    Tanık... kollukta; trafik ekibinde görevli olduğunu, anons üzerine olay yerine gittiğini, inceleme dışı sanığın şikâyetçiler ... ve ...’e saldırmaya çalıştığını, buna engel olmak isteyince kendisine yumrukla vurmak istediğini, silahını almaya çalışınca biber gazı kullanarak etkisiz hâle getirdiğini,
    Mahkemede; inceleme dışı sanığın vücudunun üst kısmında kıyafet olmadığını, kendisine saldırdığını, yumruk atmak istediğini ancak isabet etmediğini, silahını almaya çalışınca engellediğini, biber gazı sıkarak etkisiz hâle getirmeye çalıştığını, ayrıca “Size sıkacağım!” dediğini, sorulması üzerine; hakaret edildiğini duymadığını, sanık ...’in şikâyetçilere saldırdığını görmediğini ve tehdit ettiğini duymadığını,
    İnceleme dışı sanık ... kollukta müdafisi huzurunda; olay tarihinde aracı tanık ...’nin kullandığını, aracın önünde eşi tanık ...’in, arkasında ise kendisi ve sanık ...’in bulunduğunu ve alkollü olduklarını, hatalı sollama yapan bir aracın kısa bir süre sonra uygulama yapan polis memurlarının yanında durup kendilerini şikâyet etmesi nedeniyle polis memurlarının aracı durdurmaya çalışıp havaya iki el ateş ettiğini, polis memurlarına eşinin hamile olduğunu, havaya ateş edileceğine kafasına sıkılmasını söylediğini, daha sonra gelen polis memurunun ise yüzüne biber gazı sıktığını, hakaret ve tehdit etmediğini,
    Sorguda; polis memurlarına neden durdurulduklarını ve havaya silahla ateş edildiğini sorduğunda polislerin “Kadını öldürmeye çalışıyormuşsunuz” demesi üzerine, araçtaki kadının eşi olduğunu söylediğini, aslında hatalı sollama yapan araç sürücüsüne küfür ettiğini, alkolün de etkisiyle biraz ileri gittiğini, polislerin silahını almaya çalışmadığını, polislere "Gelin kafamıza sıkın!" dediğini,
    Mahkemede; asılsız ihbarda bulunması nedeniyle polis memurlarınca havaya ateş edilerek araçlarının durdurulduğunu, polis memurlarına neden bu şekilde durdurulduklarını sorunca tartıştıklarını, ancak hakaret ve tehdit etmediğini, daha sonra takviye polis ekibinin geldiğini ve karakola götürüldüklerini,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... kollukta müdafisi huzurunda; olay tarihinde aracı tanık ...’nin kullandığını ve çiçek almaktan geldiklerini, aracın önünde tanık ...’in, arkasında ise kendisi ve inceleme dışı sanık ...’in olduğunu, bulundukları aracı hatalı olarak sollayan ve kendilerine hakaret eden aracın sürücüsünün yanlarından geçtiğini, ileride duran trafik polisinin elinde silahla işaret yapıp aracı durdurduğunu, sonrasında silahla havaya bir el ateş ettiğini, polis memurunun yanına gidip “Havaya sıkacağına gel bizim kafamıza sık!” dediklerini, hakaret ve tehdit etmediğini, “Lan biz eşkiyamıyız, PKK’lı mıyız?” gibi sözler söylediğini, sonrasında takviye polis ekibinin geldiğini ve karakola gittiklerini,
    Sorguda; aracın durdurulmasından sonra polislerin “Bayanı zaptediyormuşsunuz” demesi üzerine, inceleme dışı sanık ...’in “O benim eşim, doğru değil” dediğini, suçlamaları kabul etmediğini,
    Mahkemede; polis memurlarına saldırmadığını ve hakaret ile tehdit etmediğini, ayrıca silahlarını almaya çalışmadığını,
    Savunmuştur.
    TCK’nın "Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler" başlıklı dördüncü kısmının, "Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı birinci bölümünde, "Görevini Yaptırmamak İçin Direnme" başlığı ile düzenlenen 265. maddesi;
    "(1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi hâlinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
    (4) Suçun, silâhla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklindedir. Seçimlik hareketli olarak düzenlenen bu suçun oluşabilmesi için; kamu görevlisine, yerine getirdiği görevini yaptırmamak amacıyla cebir veya tehdit veyahut her ikisinin birden kullanılması gerekir.
    Bu suçla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup, bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesi dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 765 sayılı TCK’nın yürürlüğü sırasında Ceza Genel Kurulunun 26.11.2002 tarihli ve 279-406 sayılı kararında; “Bu suç ile korunan hukuki yarar, kamu idaresi organlarının görevlerini herhangi bir engelleme ile karşılaşmadan yapmasını sağlamak suretiyle kamu idaresinde sürekliliği güvence altına almaktır” denilmek suretiyle bu husus vurgulanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır (Mehmet Emin Artuk - ... Gökçen - A.Caner Yenidünya, TCK Şerhi, 2. Bası, 5. Cilt, ..., 2014, s. 7645; Osman Yaşar - Hasan Tahsin Gökcan – Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. Bası, 6. Cilt, ..., 2014, s. 7956-7957.).
    Uyuşmazlık konusunun açıklığa kavuşturulabilmesi için esasen TCK"da bağımsız suç tipleri olarak düzenlenen ancak görevi yaptırmamak için direnme suçunda hareket unsuru olarak öngörülen tehdit ve cebir kavramları üzerinde durulmalıdır.
    Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlüğüne göre, “gözdağı verme” anlamına gelen tehdit, bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Bu nedenle tehdit suçu, söz, yazı, resim, şekil veya işaret ile de işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır (M.Emin Artuk - A.Gökcen - A.Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitabevi, ..., 6. Bası, s. 100.).
    Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterli olup, saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir. Suçun oluşabilmesi için de mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya mağdurun bundan korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili “korkutmak amacıyla” yapmış olmasıdır (MAJNO, C.II, s.127; A.Pulat Gözübüyük, Mukayeseli Türk Ceza Kanunu, 5. Bası, C.II, s. 517 ve 873.).
    Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlüğüne göre, "zor, zorlayış" anlamlarına gelen cebir ise; suç olarak düzenlendiği TCK"nın 108. maddesinin gerekçesinde "kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zecrî bir etki meydana getirilmesidir" şeklinde tanımlanmıştır.
    Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır. Cebrin oluşması için mağdurun irade oluşturma ve iradi hareket serbestisini ihlâle elverişli bir fiziki kuvvet kullanımı yeterlidir (Mahmut Koca - İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, ..., 2015, s. 387.).
    Uyuşmazlık konusu olayın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması için bir suç ihbarını alan polislerin görev ve yetkilerine değinmekte fayda bulunmaktadır.
    2559 sayılı PVSK’nın Ek 4. maddesi; "Polis, görevli bulunduğu mülki sınırlar içinde, hizmet branşı, yeri ve zamanına bakılmaksızın, bir suçla karşılaştığında suça el koymak, önlemek, sanık ve suç delillerini tesbit, muhafaza ve yetkili zabıtaya teslim etmekle görevli ve yetkilidir.
    Bu madde hükmü gereğince bir suça müdahale eden polise karşı işlenen suçlar görevli memura karşı işlenmiş suç; müdahalede bulunan polisin işlediği suçlar ise görevli memurun işlediği suç sayılır." biçiminde düzenlenmiştir.
    Anılan Kanun’un "Adlî görev ve yetkiler" başlıklı Ek 6. maddesi ise;
    "Polis, bu maddede yazılı görevlerinin yanında, Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer mevzuatta yazılı soruşturma işlemlerine ilişkin görevleri de yerine getirir.
    Polis, bir suça ilişkin olarak kendisine yapılan sözlü ihbar ve şikâyetleri ve görevi sırasında öğrendiği suça ilişkin bilgileri yazılı hale getirir.
    Edinilen bilgi veya alınan ihbar veya şikâyet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan polis, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için derhal gerekli tedbirleri alır.
    Bir suç işlendiği veya işlenmekte olduğu bilgisini edinen polis, olay yerinin korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için acele tedbirleri aldıktan sonra el koyduğu olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirir ve Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerini yapar..." şeklinde düzenlenmiş olup, edinilen bilgi, ihbar veya şikâyet üzerine ya da kendiliğinden suçla karşılaşan polisin, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için derhâl gerekli tedbirleri alması zorunludur. Gerekli tedbirler derhâl alınırken, tedbire başvurulmadığı takdirde ceza muhakemesinin amacına ulaşılamayacağı, yani delillerin kaybolması gibi bir sonucun ortaya çıkabileceği değerlendirilerek, işlemin yapılması esnasında haklı görünmesi ve ölçülülük ilkesine uygun olarak hareket edilmesi gerektiği dikkate alınmalıdır. Aksi durumda ise maddi gerçeğe ulaşma amacı tehlikeye girecek, mağdur ve sanık haklarının ihlali söz konusu olacaktır. Bu hâlde suçun işlendiği bilgisini alan kolluk, olay yerinde delillerin karartılmasını önleme yetki ve görevi kapsamında yakaladığı kişi ya da kişilerin kaba üst aramasını yapabilecek ve el koyduğu olayı, yakalanan kişi ya da kişiler ile uyguladığı tedbirleri en kısa zamanda Cumhuriyet savcısına bildirecektir.
    Gelinen bu aşamada polislerin durdurma ve kimlik sorma yetkilerine de değinmek gerekmektedir.
    PVSK"nın suç tarihinde yürürlükte bulunan "Durdurma ve kimlik sorma" başlıklı 4/A. maddesinde;
    “Polis, kişileri ve araçları;
    a) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek,
    b) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek,
    c) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek,
    ç) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek,
    Amacıyla durdurabilir.
    Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz.
    Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir.
    Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz.
    Durdurma sebebinin ortadan kalkması halinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilir.
    Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Ancak bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez. …” şeklinde düzenlenerek, polise, kişileri ve araçları tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması hâlinde durdurma yetkisi verilmiştir. Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği"nin 27. maddesinde bu yetkinin kullanılması için "umma" derecesinde makul şüphe aranmıştır.
    Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği"nin suç tarihinde yürürlükte bulunan "Durdurma ve kontrol işlemleri" başlıklı 27. maddesi ise;
    “Bir kişiyi geçici olarak durdurmak, yakalama sayılmaz; yakalama sayılması için kişinin fiilen denetim altına alınması gerekir. Denetim için araçların durdurulması da mümkündür.
    Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için, "umma" derecesinde makul şüphe bulunmalıdır. Kolluk görevlisi, tecrübesine dayanarak, izlediği davranışlarından, o kişinin bir suç işleyeceği veya işlediği hususunda kanaat elde eder veya kişinin silâhlı olduğu ve hâlen tehlike yarattığı kanaatine varırsa kişi durdurulabilir.
    Somut emarelerle desteklenen şüphe bulunmadan, süreklilik arzedecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma ve kontrol işlemi yapılamaz.
    Sebebin oluşmasına veya şüpheye yol açan davranışları hakkında, durdurulan kişiye sorular yöneltilebilir. Kişi bu sorulara cevap vermekle yükümlü değildir. Durdurma yetkisinin kullanılmasına neden olan şüphe, yapılan açıklama ile ortadan kalkarsa, kişinin gitmesine engel olunmaz.
    Durdurma üzerine aşağıdaki işlemler yapılır:
    a) Durdurulan kişi üzerinde giysilerinden herhangi birisi çıkarılmaksızın, yoklama biçiminde bir kontrol yapılır. Bu işlem sonucunda, kişide silâh bulunduğu sonucunu çıkarmaya yeterli şüphe meydana gelirse, memur kendiliğinden silâh ve diğer suç eşyası araması yapabilir.
    b) Yoklama suretiyle kontrol, kişinin cinsiyetinde bulunan görevli tarafından yapılır.
    c) Yapılan kontrolün konusu ve sebepleri ilgiliye açıklanır.
    d) Bir kişinin veya aracın durdurulma süresinin, şartlara göre makul olması ve kontrol için ayrılan süreyi aşmaması gerekir.
    e) Yoklama suretiyle kontrol, kişiye en az sıkıntı verici şekilde yapılır.
    f) Yapılan kontrolün neticesinde suça ilişkin iz, eser, emare ve delil elde edilirse, kişi yakalanır.
    g) Uyuşturucu gibi belirli bir şeyin, kişinin herhangi bir yerinde gizlendiği düşünülüyorsa, daha geniş çaplı kontrol yapılabilir.
    h) Yoklama suretiyle kontrol, kişinin veya aracın ilk durdurulduğu yerde veya o yerin yakınında, mümkün olduğu kadar başkalarının göremeyeceği tarzda yapılır. Başka yere götürülerek kontrol yapılamaz.
    i) Makul sebebi oluştuğu takdirde, daha geniş kapsamlı kontrol yapılması için, kolluk aracından veya yakındaki kapalı bir yerden yararlanılabilir.
    j) Kontrolden sonra talep üzerine olay yerinde derhâl bir tutanak düzenlenir.
    Bu maddede yazılı işlemler gece de yapılabilir.” şeklindedir.
    Söz konusu düzenlemelerle kolluğa, "umma" derecesindeki makul şüphe ile arama kararı veya emri olmaksızın kişi ve araçları durdurma ve kaba üst araması yapma yetkileri tanınmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Yolda seyir hâlinde bulunan araç sürücüleri tarafından sanık ve inceleme dışı sanığın bulunduğu aracın içerisinde bir bayanın dövüldüğü yönünde ...- Güzelyalı Depo kavşağında uygulama yapan trafik polisi olan şikâyetçiler ... ve ...’e ihbarda bulunulması üzerine şikâyetçilerin söz konusu aracı durdurdukları, araçtan inen tanıklar ... ve ... ile sanık ... ve inceleme dışı sanık ...’in şikâyetçilere doğru koşup etrafını sardıkları, bu sırada inceleme dışı sanık ..."in kıyafetinin üst kısmını çıkardığı, alkollü olan inceleme dışı sanık ve sanığın, şikâyetçi ...’ın silahını almak için hamle yaptıkları, inceleme dışı sanığın şikâyetçileri ölümle tehdit ettiği, sanıkları uzaklaştırmak için şikâyetçi ... tarafından uyarı amacıyla silahla havaya iki el ateş edildiği, olay yerine takviye ekip olarak gelen polis memurları tanıklar ... ve ...’ün de olaya müdahale ettiği sırada inceleme dışı sanığın tanık ...’nin silahını almaya çalıştığı, biber gazı sıkılmak suretiyle sanık ve inceleme dışı sanığın engellenmeye çalışıldığı anlaşılan olayda;
    Her ne kadar sanık ve inceleme dışı sanık suçlamaları kabul etmemiş arkadaşları olan ve olay günü aracı kullanan tanık ..."de sanık ve inceleme dışı sanık ile benzer beyanda bulunmuş ise de, inceleme dışı sanığın eşi olan ve aynı araçta bulunan tanık ..."in inceleme dışı sanık ve sanığın şikâyetçileri tehdit etmediğini ifade etmekle birlikte sanıklara kelepçe takılmaya çalışıldığı sırada polislerle aralarında itekleşme olduğunu söylemesi, şikâyetçi ...’ın aşamalarda sanığın elindeki silahı almaya çalıştığını ve silaha yönelik hamle yapıp silahına sarıldığını, inceleme dışı sanık ve sanığın kolundan tutması üzerine uzaklaştırmak için silahla havaya iki el ateş ettiğini, hatta çıkan arbedede kazağının yırtıldığını ifade etmesi, şikâyetçi ...’in de sanık ve inceleme dışı sanığın şikâyetçi ...’ın silahını almaya çalıştıklarını söylemesi, olay yerine sonradan gelen ekipte bulunan tanık ..."nın de benzer beyanda bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde; trafik polisi olan şikâyetçilere seyir hâlinde olan bir araç içerisinde bir kadının dövüldüğüne yönelik ihbarda bulunulması üzerine şikâyetçilerin 2559 sayılı PVSK’nın Ek 4. maddesi uyarınca görevli bulunduğu mülki sınırlar içinde, hizmet branşı, yeri ve zamanına bakılmaksızın, bir suçla karşılaştığında suça el koymak ve önlemekle görevli ve yetkili olması, aynı Kanun’un Ek 6. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca alınan ihbar üzerine polisin, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için derhal gerekli tedbirleri alacak olması, anılan Kanun’un 4/A. maddesi gereğince de polisin, kişileri ve araçları bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek, suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek amacıyla durdurabilmesi karşısında; yapılan ihbar üzerine görevleri kapsamında durdurdukları aracın içinden inen sanığın görevini yapmasını engellemek amacıyla şikâyetçi ...’a karşı cebir kullanmak suretiyle inceleme dışı sanık ile birlikte görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği anlaşılmakla; Yerel Mahkemece suçun unsurlarının oluştuğuna dair gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemece sanığa atılı görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsurlarının oluştuğuna ilişkin gösterilen gerekçenin isabetli olduğuna karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- ... 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.10.2014 tarihli ve 389-621 sayılı sanığa atılı görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsurlarının oluştuğuna ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
    2- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 23.09.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi