Ceza Genel Kurulu 2021/231 E. , 2021/415 K.
"İçtihat Metni"Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 499-998
Görevi kötüye kullanma suçundan sanık ..."in TCK’nın 257/1, 62, 50 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 4.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.04.2011 tarihli ve 1218-441 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 21.12.2015 tarih ve 15123-17592 sayı ile;
"Posta dağıtıcısı olan sanık hakkında Sulh Hukuk Mahkemesinin tensip zaptı ve duruşma gününü içeren tebligat evrakını Tebligat Kanunu"na aykırı şekilde tebliğ ederek müştekinin mağduriyetine neden olmak suretiyle görevini kötüye kullandığı iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda; Tebligat Tüzüğü"nün 28. maddesine muhalefet ederek muhatabın adresinden geçici olarak ayrıldığını beyan eden iş hanı yöneticisinin imzasını almadığı gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiş ise de; tebligatın usulüne uygun olduğuna ilişkin sanık savunması, Tebligat Tüzüğü"nün 28. maddesinde bulunan "yöneticinin imzasının alınmasına" ilişkin zorunluluğun 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21. maddesinde bulunmaması, katılanın duruşma gününü UYAP sisteminden öğrenerek tebligattan haberdar olması karşısında; objektif cezalandırma şartları olan "kamu zararı", "kişi mağduriyeti" ve "kişilere haksız menfaat sağlama" unsurlarının ne suretle oluştuğu ve sanığın suç kastıyla hareket edip etmediği karar yerinde gerekçeleriyle gösterilip tartışılmadan dosya kapsamı ve oluşa uygun düşmeyen yanılgılı hukuki değerlendirmeler ile yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
Beyanında aylık gelirini 1.600 TL belirten sanık hakkında TCK"nın 52. maddesine göre gün karşılığı adli para cezasının miktarının yeterli gerekçe gösterilmeden alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle tayini,
Yüklenen suçu TCK"nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında, 53/5. maddesi gereğince hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 12.10.2016 tarih ve 499-998 sayı ile bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.02.2017 tarihli ve 5463 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya kararına direnilen Daireye gönderilmiş, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin gönderme kararı üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 17.11.2020 tarihli ve 1550-2009 sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği ve inceleme yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince 31.05.2021 tarih ve 6841-2476 sayı ile direnme kararı yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Mağdurun ... Cumhuriyet Başsavcılığına 24.11.2009 tarihinde müracaat ederek sanık hakkında şikâyetçi olduğu,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 01.03.2010 tarihli ve 9224-3058 sayılı iddianamesi ile; posta dağıtıcısı olan sanık ...’in, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1139 esas sayılı dosyasında duruşma günü ve tensip zaptını içeren tebligatı Tebligat Kanunu’na aykırı şekilde tebliğ etmek suretiyle mağdurun zarar görmesine sebebiyet verdiği iddiasıyla TCK’nın 257/1 ve 43/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Sanığın sorgusunun 09.07.2010 tarihinde yapıldığı,
Yerel Mahkemece 29.04.2011 tarihinde sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verildiği, söz konusu hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince bozma kararı verilmesi üzerine yargılama yapan Yerel Mahkemece 12.10.2016 tarihinde bozma öncesindeki hükümde direnilerek sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
TCK"nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle düşeceği düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde de beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanun"un 67. maddesinin 3 ve 4. fıkraları uyarınca kesen bir nedenin varlığı hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, yerel mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun konusu değerlendirildiğinde;
Sanığa atılı görevi kötüye kullanma suçunun yaptırımı suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve sanığın lehine olan 08.12.2010 tarihli ve 6086 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile TCK’nın 257/1. maddesinde 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüş olup, aynı Kanun"un 66/1-e maddesi gereğince bu suça ilişkin asli dava zamanaşımı sekiz yıldır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve suç tarihinin 06.06.2009 olduğu eylemle ilgili olarak zamanaşımının son olarak Yerel Mahkemece Özel Dairenin bozma kararına direnilerek sanığın ikinci kez mahkûmiyetine karar verdiği 12.10.2016 tarihinde kesildiği ve bu tarihten sonra zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebebin bulunmadığı gözetildiğinde, TCK"nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen on iki yıllık kesintili zamanaşımı süresinin 06.06.2021 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile bozulmasına, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nın, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının dava zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2016 tarihli ve 499-998 sayılı direnme kararına konu hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nın, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının TCK"nın 66/1-e ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 23.09.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.