Esas No: 2019/439
Karar No: 2021/413
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/439 Esas 2021/413 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 891-339
Resmî belgede sahtecilik suçundan sanık ..."ın, TCK’nın 204/1, 62, 53 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin ... 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.05.2014 tarihli ve 891-339 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 29.04.2019 tarih ve 6963-4163 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 19.06.2019 tarih ve 59572 sayı ile;
"...Sanığın savunmasında isimleri geçen ve gerçeğin kuşkuya yer bırakmaksızın tespiti amacıyla mutlaka tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerinin tespiti zorunlu olan tanıklardan ... ve ..."ın gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında beyanlarının alınmamış olduğu, tanık ..."ın ise; soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcılığı"nca alınan tarih içermeyen beyanında aynen;
"... bana bir araç satmıştı. Fakat bu aracın devrini bir türlü bana veremedi. Bende kendisine ya aracın devrini ver ya da paramı iade et dedim. Bunun üzerine şuanda bana göstermiş olduğunuz 30.08.2010 ödeme günlü ödeyecek kişilerin ... ve ... olan 25.07.2010 keşide tarihli 15000 TL"lik senedi iş yerime getirdi. Senedi bana verdiğinde senet tamamiyle doldurulmuş vaziyetteydi. Senedin ön yüzündeki hiçbir yazı ve imza bana ait değildir. Kefil ..."i ben tanımıyorum. ... ..."in kendisinin iş ortağı olduğunu söyledi. Bende güvenerek senedi aldım. Vadesinde ödenmeyince de avukatıma vererek icra takibi başlatıldı..." şeklinde beyanda bulunmuş olduğu ve tanık ..."ın soruşturma aşamasında alınan bu beyanı ile sanığın savunması çeliştiği halde; tanık ..."ın kovuşturma aşamasında beyanının alınmamış olduğu, sanık ... tarafından 13.02.2013 tarihli duruşmada dosyaya ibraz edilmiş olan ... 4. Noterliği"nin 06.07.2011 tarih 15367 yevmiye nolu "İhtarname"sinin tanık ..."a okunup gösterilerek bu ihtarnameye karşı tanık ..."ın diyeceklerinin tespit edilmesi gerektiği halde bu yönde işlemler yapılmamış olduğu ve ihtarnamenin gerekçeli kararda tartışılmamış olduğu bu nedenlerle; mahkemece deliller toplanmadan, eksik soruşturma ve eksik inceleme sonucu kurulan hükmün yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Kabul ve uygulamaya göre de; Kambiyo senetlerindeki sahteliğin resmi belgede sahtecilik niteliğinde olması için kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen yasal unsurların bulunması gerektiği gözetilerek, sanık ... savunmasında; kendisinin suça konu senedin borçlu kısmını imzaladığı sırada bononun tanzim tarihi ve ödeme tarihlerinin boş olduğunu savunduğundan, tanık ... ise; bononun kendisine verildiği sırada tamamıyla doldurulmuş vaziyette olduğunu beyan etmiş olduğundan, gerçeğin kuşkuya yer bırakmaksızın tespiti amacıyla; suça konu bononun sanık tarafından imzalandığı anda veya suça konu bononun sanık tarafından verildiği anda, Türk Ticaret Kanunu"nda öngörülen yasal unsurların bulunup bulunmadığının yani tanzim tarihi ve ödeme tarihlerinin yazılı olup olmadığının, suça konu bononun tanzim tarihi ve ödeme tarihlerinin sonradan tanık ... tarafından doldurulup doldurulmadığının araştırılması, bu konuda tanıklar ... ve ..."ın da beyanlarının alınması, gerekirse; suça konu bononun tanzim tarihi ve ödeme tarihlerinin senede sonradan ilave edilip edilmediği konusunda bilirkişi raporu da alınarak yapılacak araştırma sonucunda; suça konu bononun tanzim tarihi ve ödeme tarihlerinin sonradan ilave edilmiş olduğunun anlaşılması halinde; eylemin "Özel belgede sahtecilik" suçunu oluşturacağı da gözetilerek sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, bu konuda da araştırma yapılmadan hüküm kurulmuş olması nedeniyle kurulan hükmün yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı; sanık ... hakkında eksik araştırma ve yetersiz inceleme sonucu "Resmi belgede sahtecilik" suçundan dolayı verilmiş olan ... 5. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 12.05.2014 tarih 2012/891 Esas, 2014/339 Karar sayılı mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmesi yerine, Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi"nin 29.04.2019 gün ve 2017/6963 Esas, 2019/4163 Karar sayılı ilamı ile; hükmün onanmasına karar verilmiş olması nedeniyle; Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi"nin 29.04.2019 gün ve 2017/6963 Esas, 2019/4163 Karar sayılı ilamına yönelik olarak itiraz talebinde bulunulması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 02.07.2019 tarih ve 4436-5842 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı resmî belgede sahtecilik suçunun sübutu bakımından eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan ...’in, alacaklısı tanık ..., borçlusu sanık ..., kefili ise kendisi olarak gösterilen, 25.07.2010 düzenleme, 30.08.2010 ödeme tarihli ve 15.000 TL bedelli suça konu bono ile ... 3. İcra Müdürlüğünün 2011/4177 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığı, ancak bu bono üzerindeki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığı, kimseye borcunun bulunmadığı şeklindeki müracaatıyla sanık hakkındaki soruşturmanın başladığı,
... 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 11.05.2012 tarihli ve 2011/450 esas sayılı yazısı ekinde dosyaya gönderilen 14.04.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre; iddianameye konu edilen senet aslı ön yüz alt bölümünde katılan ... adına atılı bulunan iki adet kefil imzaları ile katılanın dosya içerisinde bulunan değişik zamanlarda atılmış örnek imzaların karşılaştırmalı olarak incelendiği, inceleme ve mukayese konusu imzalar arasında grafolojik hususiyetler yönünden benzerlik ve irtibatın tespit edilemediği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 28.02.2014 tarihli raporunda; inceleme konusu senette sanık ... adına atfen atılı imzalar ile sanığın mukayese imzaları arasında uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların sanığın eli ürünü olduğunun; inceleme konusu senette katılan ... adına atfen atılı imzalar ile katılanın mukayese imzaları arasında uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla katılanın eli ürünü olmadığının; inceleme konusu senette katılan ... adına atfen atılı imzalar, atan şahsın tanı unsurlarını sanık yönünden teşhise yeter oranda yansıtmadığından söz konusu imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunun tespit edilemediğinin belirtildiği,
Yerel Mahkemece 12.05.2014 tarihli oturumda suça konu senet üzerinde yapılan gözlemde; senedin mevzuata uygun olduğu kanaatine varıldığı,
Sanığın, kovuşturma evresinde ibraz ettiği ihtar edeni kendisi, muhatabı ... Grup Sigorta Acentelik Hizmetleri Limited Şirketi olarak görünen ... 4. Noterliğinden 06.07.2011 düzenlenme tarihli ve 15367 yevmiye numaralı ihtarname içeriğinin; “Tarafınıza vermiş olduğum 30.07.2011 tarihli ve 15.000,00.-TL (Onbeşbintl) bedelli senedimin akdimizin gerçekleşmemesi nedeni ile tarafıma iade edilmesini ihtaren bildiririm.” şeklinde olduğu,
Katılanın, ... 5. Asliye Ceza Mahkemesine sunduğu 13.07.2015 tarihli yazı işleri müdürü havaleli dilekçesinde; daha sonra edindiği bilgiler neticesinde sanığın suçsuz olduğunu anladığını ve sanık hakkındaki şikâyetinden vazgeçtiğini belirttiği,
Sanık müdafisinin 22.05.2019 tarihli yazı işleri müdürü havaleli dilekçesi ekinde ibraz ettiği katılan ... adına atılmış imza yer alan dilekçede; katılanın duruşmalardan sonra sanıktan 1.500 TL aldığı ve zararlarının karşılandığı ibarelerinin yer aldığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan aşamalarda; ikamet adresinin alt katında mobilya işlettiğini, hakkında şikâyette bulunduğu ...’ı iş yerine gelerek mobilya yaptırması nedeniyle tanıdığını, aralarında bunun dışında ticari ilişki bulunmadığını, 08.07.2011 tarihinde ... 3. İcra Müdürlüğünün 2011/477 esas sayılı dosyası üzerinden hakkında icra takibi yapıldığını, evine icra memuru geldiğini, 15.000 TL değerindeki senetteki borç nedeniyle hakkında takip yapıldığını öğrendiğini, kimseye böyle bir senet vermediğini, kendisinin kefil gösterilerek senet düzenlendiğini, senetteki hiçbir yazı ve imzanın kendisine ait olmadığını, sanıkla görüştüğünde, borcundan dolayı tehdit edildiği için sigortacı olan birisine senet düzenleyip verdiğini öğrendiğini, kimseye borcu olmadığını, kimseye de yerine imza atması için rıza göstermediğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu, maddi zararları bulunduğunu, eşyalarının bir buçuk sene yedieminde kaldığını, yeni eşyalar almak zorunda kaldığını, zararlarının giderilmediğini,
Tanık ... soruşturma evresinde; sanığın kendisine bir araç sattığını, fakat bu aracın devrini bir türlü vermediğini, bunun üzerine sanıktan ya aracın devrini vermesini ya da parasını iade etmesini istediğini, akabinde sanığın suça konu senedi iş yerine getirerek verdiğini, verdiğinde senedin tamamen doldurulmuş vaziyette olduğunu, senedin ön yüzünde yer alan hiçbir yazı ve imzanın kendisine ait olmadığını, senette kefil olarak bulunan ...’i tanımadığını, sanığın, ...’in kendisinin iş ortağı olduğunu söylediğini, sanığa güvenerek senedi teslim aldığını, vadesinde ödenmeyince de avukatına vererek icra takibi başlattığını, daha sonra sanığın birçok kişiyi bu şekilde dolandırdığını öğrendiğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık soruşturma evresinde; inşaat taahhüt işleri aldığında bu işlerde gerekli olan mutfak ve kapı malzemelerini katılan ...’e yaptırdığını, aralarında bir ticari ilişki bulunduğunu, katılanı bu vesileyle tanıdığını, tanık ...’ı ise katılandan dolayı tanıdığını, katılanın iş yerinin ... isimli kişinin üzerine kayıtlı olduğunu, ancak iş yerini katılanın çalıştırdığını, tanık ...’ın iş yeri sahibi ...’dan bir alacağı olduğunu, ancak bu alacağın neden kaynaklandığını bilmediğini, 2011 yılının Mayıs ayında ...’nın kendisini mobilya atölyesine çağırdığını, gittiğinde ...’nın tanık ...’a borcu olduğunu ve bu borcu yapılacak mobilya işleri karşılığında üstlenmesini istediğini, kendisinin de ancak 15.000 TL’ye kadarını üstlenebileceğini söylediğini, ... ve tanık ... bir araya gelmek istemediğinden kendisi, katılan ... ve tanık ...’ın arkadaşı ...’ın bir araya geldiklerini, buluşmaya gittiğinde katılan ve ...’ın kendi aralarında konuştuklarını ve senedi ...’ın düzenlediğini gördüğünü, suça konu senedin de tanzim ve ödeme tarihlerinin boş, diğer kısımların ise doldurulmuş olduğunu, tanık ...’ın ... ve katılana güvenmemesi nedeniyle özellikle kendisinin borçlu olarak senette gösterilmesini istediğini, bu sebeple ... ve ...’in yanına geldiğinde o kısmın da doldurulmuş vaziyette olduğunu, sadece isminin karşısına iki adet imza attığını, senette adının sağ tarafında yer alan iki adet imzanın kendisine ait olduğunu, imzayı attıktan sonra da kendisine “Siz gidebilirsiniz, bizim başka işlerimiz var.” dediklerini, sonrasında oradan ayrıldığını, katılanın senede imza atıp atmadığını görmediğini, ancak katılanın senede kefil olarak imza atacağını önceden konuştuklarını, 2011 yılı Temmuz ayında katılanın mobilya işlerini aksatması nedeniyle tanık ...’a noterden ihtar çektiğini, katılanın kendisinden ayrıca malzeme parası istemesi üzerine aralarında uyuşmazlık çıktığını, bunun üzerine de mobilya işlerini yapmadıklarını, tanık ...’ın beyanlarını kabul etmediğini, tanık ... ile hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını, kendisinden araç satın almadığını, ...’ın iş yerini bu olaylardan sonra yani noterden ihtarname çektikten sonra öğrendiğini, kendisine senet vermek için de katılan ... ile birlikte tanık ...’ın iş yerine gitmediğini, suçlamaları kabul etmediğini,
Kovuşturma evresinde farklı olarak; senedi katılana verdiğini, verdiğinde sadece 15.000 TL yazdığını, başka bir şey yazmadığını, parayı ödemesine rağmen senedin iade edilmediğini, bu sebeple iadesi için ihtarname düzenlettiğini,
Savunmuştur.
Resmî belgede sahtecilik suçu TCK’nın 204. maddesinde;
“(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir.
Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.
Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi aldatabilecek nitelikte olması ve aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Bu nedenle örneğin, memurların bilgisizliği ve ihmalleri nedeniyle kandırıcılık yeteneği olmayan belge üzerinde işlem yapmaları belgeye hukuki geçerlilik kazandırmaz. Daha önceden var olan subjektif bir bilgi, belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Resmî belgede sahtecilik suçunun unsurları ile alakalı bu genel açıklamalardan sonra bononun hukuki niteliği ve yapısının irdelenmesinde de yarar bulunmaktadır.
Bono; gerek mülga 6762 sayılı, gerekse meri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda poliçe ve çek ile birlikte üçüncü bir kambiyo senedi türü olarak kabul edilmiştir. Bono, hukuki niteliği itibarıyla bağımsız bir borç ikrarını içeren senettir. Bir senedin "bono" niteliğine haiz olabilmesi için taşıması gereken bazı zorunlu kanuni unsurlar bulunmaktadır.
Buna göre bono;
1- Senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
2- Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini,
3- Vadeyi,
4- Ödeme yerini,
5- Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını,
6- Düzenlenme tarihini ve yerini,
7- Düzenleyenin imzasını, ihtiva etmelidir.
Bu unsurlardan birini taşımayan bir senet bono sayılamayacaktır.
Öte yandan, TCK"nın "Resmî belge hükmünde belgeler" başlıklı 210. maddesinin birinci fıkrası "(1) Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması hâlinde, resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklindedir.
Buna göre kambiyo senetlerinden olan bonolarda yapılan sahteciliklerde resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır. Burada söz konusu olan, sadece resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin cezanın uygulanması değildir. Resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerin bütün olarak uygulanmasıdır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ..."ın, katılan ..."i kefil olarak gösterip yerine sahte imza atmak/attırmak suretiyle oluşturduğu, alacaklısı tanık ..., borçlusu ise kendisi olan, 25.07.2010 düzenleme, 30.08.2010 ödeme tarihli ve 15.000 TL bedelli suça konu bonoyu tanık ..."a vererek kullandığının iddia ve kabul edildiği olayda;
Sanığın soruşturma evresinde; yaptığı inşaat taahhüt işlerinde mutfak ve kapıları yaptırdığı katılan ..."nın çalıştırdığı iş yeri sahibi ...’nın, 2011 yılının Mayıs ayında kendisini mobilya atölyesine çağırdığını, gittiğinde ...’nın tanık ...’a borcu olduğunu ve bu borcu yapılacak mobilya işleri karşılığında üstlenmesini istediğini, kendisinin de ancak 15.000 TL kadarını üstlenebileceğini söylediğini, ... ve tanık ... bir araya gelmek istemediğinden de kendisi, katılan ... ve tanık ...’ın arkadaşı ...’ın bir araya geldiklerini, buluşmaya gittiğinde katılan ve ...’ın kendi aralarında konuştuklarını ve senedi ...’ın düzenlediğini gördüğünü, suça konu senedin de tanzim ve ödeme tarihlerinin boş, diğer kısımların ise doldurulmuş olduğunu, sadece isminin karşısına iki adet imza attığını, senette adının sağ tarafında yer alan iki adet imzanın kendisine ait olduğunu, imzayı attıktan sonra da kendisine “Siz gidebilirsiniz, bizim başka işlerimiz var.” dediklerini, sonrasında oradan ayrıldığını, katılanın senede imza atıp atmadığını görmediğini, ancak katılanın senede kefil olarak imza atacağını önceden konuştuklarını, tanık ... ile hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını, kendisinden araç satın almadığını, ...’ın iş yerini bu olaylardan sonra yani noterden ihtarname çektikten sonra öğrendiğini, kendisine senet vermek için de katılan ... ile birlikte tanık ...’ın iş yerine gitmediğini savunmasına rağmen, kovuşturma evresinde farklı olarak; senedi katılana verdiğini, verdiğinde senette sadece 15.000 TL yazdığını, başka bir şey yazmadığını, parayı ödemesine rağmen senedin iade edilmediğini, bu sebeple iadesi için ihtarname düzenlettiğini beyan ederek soruşturma ve kovuşturma evresinde verdiği ifadelerde borcun kendisine ait olup olmadığı hususunda çelişkiye düşmesi, katılanın aşamalarda; ikamet adresinin alt katında mobilya işlettiğini, sanığı, iş yerine gelerek mobilya yaptırması nedeniyle tanıdığını, aralarında bunun dışında ticari ilişki bulunmadığını, 15.000 TL değerindeki senetteki borç nedeniyle 08.07.2011 tarihinde ... 3. İcra Müdürlüğünün 2011/477 esas sayılı dosyası üzerinden hakkında icra takibi yapıldığını, evine icra memuru geldiğini, kimseye böyle bir senet vermediğini, kendisinin kefil gösterilerek senet düzenlendiğini, senetteki hiçbir yazı ve imzanın kendisine ait olmadığını, sanıkla görüştüğünde, borcundan dolayı tehdit edildiği için sigortacı olan birisine senet düzenleyip verdiğini öğrendiğini, kimseye borcu olmadığını, kimseye de yerine imza atması için rıza göstermediğini; tanık ..."ın da soruşturma evresinde; sanığın kendisine bir araç sattığını, fakat bu aracın devrini bir türlü vermediğini, bunun üzerine sanıktan ya aracın devrini vermesini ya da parasını iade etmesini istediğini, akabinde sanığın suça konu senedi iş yerine getirerek verdiğini, senedin tamamen doldurulmuş vaziyette olduğunu, senedin ön yüzünde yer alan hiçbir yazı ve imzanın kendisine ait olmadığını, senette kefil olarak bulunan ...’i tanımadığını, sanığın, ...’in kendisinin iş ortağı olduğunu söylediğini, sanığa güvenerek senedi teslim aldığını, vadesinde ödenmeyince de avukatına verip icra takibi başlattığını ifade ederek senedi sanığın kendisine verdiği sırada, senedin tamamen dolu vaziyette olduğunu belirtmesinin yanı sıra, senedin alacaklısı konumundaki tanık ... ile kefili konumundaki katılan ..."in birbirlerini tanımadıklarının ve aralarında herhangi bir senet alışverişi olmadığının karşılıklı doğrulanması ve ayrıca suça konu bononun, alacaklısı tanık ..., düzenleme tarihi 25.07.2010, ödeme tarihi 30.08.2010 olarak düzenlenmiş olmasına rağmen, sanığın, bu bononun iadesi için çektiğini belirtip kovuşturma evresinde Mahkemeye ibraz ettiği ihtar edeni kendisi olarak görünen ... 4. Noterliğinden 06.07.2011 düzenlenme tarihli ve 15367 yevmiye numaralı ihtarnamede, suça konu bonodan farklı olarak, muhatabın ... Grup Sigorta Acentelik Hizmetleri Limited Şirketi, senet tarihinin ise 30.07.2011 şeklinde yazılması karşısında; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazında belirtilen eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğuna ilişkin hususların araştırılması hâlinde dahi sonucun değişmeyeceği, bu suretle sanığa atılı suçun sübutu bakımından herhangi bir eksik araştırma bulunmadığı sonucuna varılmalıdır.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.09.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.