20. Hukuk Dairesi 2016/13342 E. , 2019/4401 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Tapuda paylı olarak davalılar adına kayıtlı olan eski..... parsel sayılı 6167 m² yüzölçümlü taşınmaz, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. madde 2. fıkra (a) bendi hükmüne göre yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması sırasında, 27843 ada 48 parsel sayısı, 6138,91 m² yüzölçümü ve yeni haritası ile malik hanesi “tapu kütüğünde olduğu gibi” şeklinde tesbit edilmiş; 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 09.06.2010 ilâ 08.07.2010 tarihleri arasında ilân edilmiştir.
Orman Yönetimi, 08.07.2010 tarihli dilekçeyle, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı, daha sonra yapılan aplikasyon çalışmalarında da bu durumun değişmediği iddiasıyla tahdit içinde kalan bölümün tesbitinin iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli parselin 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yer niteliğiyle tapuda Hazine adına kayıtlıyken davalılara satıldığı ve Hazinenin temliki ile oluştuğundan orman sınırları dışında olduğu, tekrar orman sınırları içinde kaldığı iddiasıyla açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğu, çekişmeli parsele ilişkin yapılan yenileme kadastrosunun teknik çalışmalarla sınırlı olduğu, bu kadastroda mülkiyet değişikliği yapılamayacağı, tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı, davanın kesinleşmiş tutanağa karşı açılan mülkiyete ilişkin bir nitelik taşıdığı, 2859 sayılı Kanunun 4/1. maddesi gereğince bu hakların inceleme konusu yapılamayacağı, yenileme çalışmasında ilk kadastroda belirlenen sınırlara uyulacağı, tapudaki maliklerin intikal ve ifraz işlemine tâbi tutulmaksızın olduğu gibi tapu siciline aktarılacağı gerekçeleriyle davanın reddine ve dava konusu.....parsel sayılı taşınmazın 6138,91 m² yüzölçümü ile tapu kütüğüne aynen aktarılmasına, yüzölçümünün ve sınırlarının düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin, 24.06.2013 tarih, 2013/516- 7025 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...mahkemece, çekişmeli parselin yenilemeden önceki tutanak ve haritaları ile yenilemeden sonraki çapı, haritası ve tutanağı getirtilerek, harita ve jeodezi uzmanı bilirkişi vasıtasıyla keşif ve inceleme yapılarak, yapılan çalışmanın 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesiyle, 29.11.2006 tarih ve 26361 sayılı Resmî
.......
Gazetede yayımlanan Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usûl ve Esaslara İlişkin Yönetmelik hükümlerine uygun çalışma yapılıp yapılmadığı saptanmalı, bu konuda bilirkişiden bilimsel verileri içeren rapor alınmalı, yapılan çalışmaların kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu belirlenirse, bu aykırılıkları giderecek hüküm kurulmalı, çalışmanın kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapıldığı saptanırsa, Orman Yönetiminin bu yöne temas eden davasının reddine karar verilmeli; dava dilekçesinde aynı zamanda taşınmazın bir bölümünün kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kalan Devlet Ormanı olduğu iddia edildiğinden, bu davada kadastro mahkemesinin görevli olmadığı gözetilerek, tasarrufa ilişkin bu dava yönünden görevsizliğe karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan çalışmanın yasa ve teknik ölçülere uygun olduğundan buna yönelik davanın reddine, Orman Yönetiminin mülkiyete yönelik açtığı dava yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, dosya görevli..... Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne 27843 ada 48 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Duacı köyünde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1942 yılında yapılarak kesinleşen orman tahdidi, 5653 sayılı Kanuna göre 1953 yılında yapılan maki tefrik çalışması, 14.05.1980 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ile 23.12.1988 tarihinde ilân edilen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece davanın kabulüne 27843 ada 48 parsel sayılı (eski 172 nolu parsel) taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de; dosyadaki kanıt ve belgelerden; yörede 1963 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşan Mart 1952 tarih ve 366 numaralı tapu kaydı uygulanmak suretiyle 80 parsel sayılı taşınmazın dava dışı..... adına tespit edildiği, 1987 yılında yapılan satış ile............adına tapu kaydı oluştuğu daha sonra ifrazen 166 ilâ 174 parsellere gittiği daha sonra davalı kişiler tarafından taşınmazın satın alındığı anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece dava konusu taşınmazın evveliyatı ile geldisi olan 80 nolu parsel sayılı taşınmaz hakkında açılmış bir dava olup olmadığı ve davacıların temyiz dilekçesinde de açıkladıkları dava dosyaları ve akıbetleri araştırılmamış ayrıca komşu taşınmazları incelenmemiştir.
O halde mahkemece dava konusu taşınmaz ile ilgili öncesinde açılmış bir dava var ise bu dava dosyası dosya içine alınmalı önceki fen bilirkişisi dışında bir fen mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte eski dava dosyası ve krokisi dava konusu taşınmaz başında uygulanarak aynı yere ilişkin olup olmadıkları yönünde fen bilirkişisinden krokili rapor alınmalı kesin hüküm niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli, komşu taşınmazlara ilişkin dava dosyaları dosya içine alınarak tüm deliller ile birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/06/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.