10. Hukuk Dairesi 2015/2089 E. , 2015/4214 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, davacı Kurum vekilinin temyiz nedenleri yönünden kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-05.02.2001 tarihinde,....Semtindeki bir....... İlçesindeki bir depoya ticari mal götürmekle görevlendirilen tır şoförü sigortalının, gece saatlerinde depoya ulaşması nedeniyle aracının boşaltılamadığı, bu nedenle sigortalıya sabahı beklemesi talimatı verildiği, aynı gün saat 23:00 sıralarında E5 Karayolu yan yol bariyerleri arasında ölü olarak bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı Kurum, trafik-iş kazası sonucu ölen sigortalı işçi ......nin hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan cenaze yardımından oluşan sosyal sigorta yardımlarının davalı Güvence Hesabından 506 sayılı Kanunun 26/2"nci maddesi uyarınca rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece uyulan Dairemizin 24.05.2013 gün 19738 / 11402 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun’un 26/2’nci maddesinde; iş kazası veya meslek hastalığı, üçüncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edileceği yönünde düzenleme yapılmıştır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14’üncü maddesi uyarınca; motorlu araçların neden oldukları kazalarda zorunlu trafik sigortalara ilişkin olarak trafik sigortalısının tespit edilememesi halinde ortaya çıkan bedensel zararlar Türkiye Sigorta,.... ve..... Şirketleri Birliği nezdinde oluşturulan Güvence Hesabından geçerli teminat miktarları kadar karşılanmaktadır. Bir başka deyişle; Güvence Hesabı’nın sorumluluğu kimliği tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru oranında ve kaza anında geçerli zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçe limitleri ile sınırlıdır.
Ayrıca; Türk Medeni Kanunu’nun 6’ncı maddesi uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Bu bağlamda, ispat külfeti davacı Kurumda olup, hem olayın oluşunu hem de oluşumunda dava dışı kimliği belirlenemeyen sürücünün kusurunun bulunduğunu kanıtlamak durumundadır.
Öte yandan her ne kadar bir ara kararı olsa da; Mahkemece, Yargıtay’ın bozma ilamına uyulması durumunda, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve Mahkeme bu kararından dönemeyeceği gibi bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorundadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Nitekim; Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117; 07.10.1990 gün 439-562; 19.02.1992 gün 635-82; 23.02.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 Esas 2006/573 Karar; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 Esas 2008/632 Karar ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 Esas 2010/87 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Eldeki davada dava dışı kimliği tespit edilemeyen üçüncü kişiye atfedilecek kusurun ispat külfetinin davacı Kurumda olduğu yönünden ilk karar bozulduğu ve Mahkemece de anılan bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ve davacı Kurum tarafından davaya konu kazanın oluşumu ve dava dışı kimliği belirlenemeyen sürücüye atfedilecek kusur yöntemince ispat edilemediği halde; davanın reddi yerine davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin farazi olarak %50 kusur atfedilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.