3. Hukuk Dairesi 2016/1591 E. , 2016/3451 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
.
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; 25.05.2007 tarihinde .... adresinde, iç giyim mağazası satış sorumlusu olarak çalışan davacının yan mağazada aynı görevde çalışan ... ve ... tarafından satış yapma şeklinden çıkan kavgada yaralandığı ve ameliyat sonucu davacının böbreğinin alındığını, ceza mahkemesinde davalıların kasten yaralama suçundan yargılanmakta olduklarını, davacının bundan sonra sosyal hayata ve çalışma hayatına eskisi gibi katılamayacağını, çabuk yorulduğunu, sindirim durumunun bozulduğunu, nişanlısından ayrıldığını iddia ederek 6.500TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini, manevi tazminata ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı .... Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; kavganın ve yaralanmanın, iş yerinde meydana gelmediğini, mesai bittikten sonra kumrular caddesinde çıktığını, hizmetin ifası ile ilgili olmadığını ve şirket ile kavga arasında illiyet bağı bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesi ile; davacının dört beş arkadaşı ile birlikte iş yeri dışında ve işle ilgili olmadan sebebini anlayamadıkları şekilde diğer davalı ve kendisine saldırıp, kavga çıkardıklarını, kendilerini savunmak zorunda kaldıklarını, daha fazla zarar görmemek için ..."nın maket bıçağı ile kendini koruduğunu, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının hukuk mahkemesini bağlamayacağını, Borçlar Kanunu 44. maddesine göre ağır kusur davacıda olduğundan tazminat takdirinde değerlendirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ..."ya duruşmada; davacının yedi kişi ile birlikte kavga etmek için bir saat işten çıkmalarını bekleyip, otobüs durağına giderken yolunu kestiklerini, davacının darbelerinden kurtulmak için rastgele salladığı bıçağın davacıya değdiğini, kusurun tamamen davacıda olduğunu savunarak davanın reddini talep etmişti
Mahkemece; olayda davacının zarar görmesine haksız baskılar ve saldırılarda bulunarak kendisinin sebebiyet verdiği, hem yaralanmasına ve böbreğini kaybetmesine, hemde kendisini koruduğu kanaatine varılan davalı ..."in mahkum olarak ceza evine düşmesine yol açtığını, (Eski) Borçlar Kanunu"nun 44/1. maddesi (TBK 52/1) ve Türk Medeni Kanunu"nun 4. maddesine göre davalı gerçek kişilerin, cezai müeyyide yanında ayrıca maddi tazminata mahkum edilmeleri hak ve nesafet kurallarına uygun düşmeyeceğini, davacının kavgada böbreğini kaybettiği, ağır zarar gördüğü ancak dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 43 ve 44. maddelerine göre iki gün süre ile davalıların kötü baktığı, manasız baktığı gerekçesi ile arkadaşları ile birlikte giderek davalılarn çalıştığı bölgede kavga çıkardıkları, zarar görmesine davacının kendisinin sebep olduğu kanaatiyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davalı ...."nin kavganın çıkmasında istihdam eden olarak her hangi bir illiyet bağı bulunmadığından husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya arasında bulunan ...Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2007/631 E-1111 K sayılı ilamının incelenmesinde; ""İddia, savunmalar, tanık anlatımı, raporlar ve tutanakların birlikte değerlendirilmesi sonucunda; rekabet halinde oldukları anlaşılan mağazalarda çalışan katılan ve sanıkların bu rekabetin doğal sonucu olarak yan yana bitişik konumda dükkanların bulunması sebebiyle dışarıda cadde üzerinde satış yaptıkları sırada birbirlerine manasız bakışlar atmaları sonucu huzursuzluğun başladığı, daha sonra bu huzursuzluğun amirlerine intikal etmesine rağmen gerekli önlemin alınmaması sonucu olay günü katılanında yanında 4-5 arkadaşı olduğu halde sanıklarla tartışmaya başladığı, tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu sanık ..."in ele geçirilemeyen bir bıçakla katılanı işlev kaybı söz konusu olacak şekilde yaraladığı, sanık ..."ın ise olaya basit yaralama boyutunda katıldığı, her iki sanık yönünden de haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirecek davranışların katılan tarafından tartışmanın başlatılıp 4-5 arkadaşları ile sanıkların üzerine gitmesi sonucu sebebiyet verdiği, başka bir anlatımla sanıkların bu tahrik şartları altında suçu işledikleri anlaşılarak aksi iddia ve savunmalara itibar olunmamıştır."" gerekçesi ile; sanık ..."in sonuçta üç yıl dört ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık ..."ın ise 166 YTL. adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, iş bu kararın Yargıtay 3.Ceza Dairesi tarafından onandığı anlaşılmaktadır.
818 sayılı BK 53 maddesi (6098 sayılı TBK 74.md.) gereğince, kural olarak, ceza mahkemesince verilen beraat kararları hukuk hakimini bağlamaz ise de; verilecek mahkumiyet kararı ve belirlenen maddi olgular hukuk hakimi yönünden bağlayıcıdır.
Somut olayda; davalılar ceza mahkemesi tarafından yargılanmış haklarında mahkumiyet kararı verilmiştir. Ceza Mahkemesinin mahkumiyet kararı ve belirlenecek maddi olgular yukarıda anılan kanun hükmü gereği hukuk hakimini de bağlar. Buna göre; ceza mahkemesince davalılar hakkında yaralama suçundan mahkumiyet kararı verilmesi sebebiyle davalıların hukuki sorumluluğu da vardır.
Mahkemece her ne kadar kusurun davacıda olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de bu husus olsa olsa müterafik kusur olarak değerlendirilerek hükmedilecek tazminat miktarından hakkaniyete uygun bir miktar indirim sebebi olabilir.
unun yanında, yine...Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2007/631 E-111 1K sayılı kararında; ""...rekabet halinde oldukları anlaşılan mağazalarda çalışan katılan ve sanıkların bu rekabetin doğal sonucu olarak yan yana bitişik konumda dükkanların bulunması sebebiyle dışarıda cadde üzerinde satış yaptıkları sırada birbirlerine manasız bakışlar atmaları sonucu huzursuzluğun başladığı, daha sonra bu huzursuzluğun amirlerine intikal etmesine rağmen gerekli önlemin alınmaması sonucu olay günü katılanın da yanında 4-5 arkadaşı olduğu halde sanıklarla tartışmaya başladığı"" olgusu tespit edilmiştir.
Somut olayda davalılar ... ve ..."ın diğer davalı .... Tic. A.Ş. çalışanı oldukları tartışmasızdır. İstihdam eden davalı şirket, çalışanının eyleminden dolayı zarar gören 3.kişilere karşı sorumludur. Ceza Mahkemesinde tespitler neticesinde davalı şirketin çalışanlarını seçme, talimat verme ve denetlemede gereken özeni göstermediği sonucuna varılmaktadır.
Bu nedenle, davalı şirketin de oluşan zarardan adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu tutulması gerekirken bu yönün gözardı edilerek bu davalıya yönelik istemin reddi de hatalıdır.
O halde mahkemece yukarıda yapılan tüm bu açıklamalar göz ardı edilerek yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.