1. Hukuk Dairesi 2012/12610 E. , 2013/11079 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, çekişme konusu 10 ada 929 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan babası İsmail Çetin tarafından alındığı, üzerine ev ve dükkan inşa edildiği halde mirastan mal kaçırmak amacıyla davalı oğlu üzerine kaydettirdiğini, müvekkilinin miras bırakan ölene kadar da yerin murise ait olduğunu düşündüğünü, hatta onun yaptığı yerin üzerine daire yaptırıp bir sürede içinde oturduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile miras payları oranında mirasçılar adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı, hak düşürücü sürelere geçtikten sonra dava açıldığını, iddiaların doğru olmadığını, miras bırakandan borç para alarak taşınmazı aldığını, borcunu da düğünde eşine takılan altınları bozdurarak ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, satış bedelinin miras bırakan tarafından ödendiğinin ispatlanamadığı, gerek muris muvazaası gerekse tenkis açısından dava şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 2.7.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvaazası nedeniyle tapu iptali ve pay oranında tescil, mümkün olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı; çekişme konusu 10 ada 929 parsel sayılı taşınmazı miras bırakan babası ... aldığı halde, mirastan mal kaçırmak amacıyla davalı oğlu üzerine kaydettirdiğini, miras bırakanın taşınmaz üzerine ev ve dükkan inşa ettiğini, kendisini muris ölene kadar da taşınmazın murise ait olduğunu düşündüğünü, hatta onun yaptığı yerin üzerine daire yaptırıp bir sürede içinde oturduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile miras payları oranında mirasçılar adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesi istekli eldeki davayı açmıştır.
Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde, 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten de, 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek " gizli bağış " şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782 sayılı; 21.9.1994 tarihli 248/538 sayılı; 21.12.1994 tarihli 667/856 sayılı; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Hal böyle olunca, olayda 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığına, öte yandan tenkis isteği yönünden de miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 17 Şubat 1926 tarihli Türk Kanunu Medenisi"nin 513. maddesinde düzenlenen sürelerin zamanaşımı itirazını tabi olup, davalı tarafça süresinde zamanaşımı itirazında bulunulduğuna göre yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının ve aşağıda yazılı 3.15.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 2.7.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.