20. Hukuk Dairesi 2014/1589 E. , 2014/4659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve asli müdahiller vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği... Köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile (A) harfi ile gösterilen 3037,08 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28/02/2011 gün ve 2010/13019 Esas - 2011/1838 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, yapılan yargılama sonunda Medenî Kanunun 713. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli bulunmamaktadır.
Mahkemece, hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazların eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları incelenerek öncesi belirlenmesi yönündeki araştırma usulüne uygun yapılmamış, memleket haritası ile orjinal kadastro paftası getirtilip çakıştırılmamış, 1980’li yıllara ait hava fotoğrafları incelettirilmemiş, memleket haritası üzerinde taşınmazın yeri, elle çizilerek gösterilmiştir, taşınmazın doğal eğimi de saptanmamıştır. Ayrıca; keşifte taşınmazların konumu, toprak yapısı, üzerindeki bitki örtüsü ve çevre taşınmazlara göre arz ettiği özellikleri belirtir hâkimin gözlemi zabta yazılmamış, uzman ziraat mühendisi bilirkişiden; taşınmazın niteliği hususundaki, komşu parsellerin toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamıştır. Pafta ile memleket haritası çakıştırılmadığı ve paftadaki yollar ile memleket haritasındaki yollar birbirinin üzerine oturmadığı için, memleket haritası üzerinde taşınmazlar gösterilirken kaydırma yapıldığı şüphesi uyanmıştır. Bu raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz. Mahkemece, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için yukarıda sözü edilen iki dosyanın keşfi birlikte yapılarak ve dava konusu her iki dosya taşınmazları birlikte incelenerek, aynı pafta, memleket haritası ve krokiler üzerinde gösterilmelidir. 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerinin dikkate alınarak yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işlerimüdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan deliller tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir."" denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra müdahil davacıların subuta ermeyen davalarının reddine, davacı ..."ün davasının kabulü ile dava konusu taşınmaz kadastro bilirkişinin 22/01/2013 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 3037,08 m²lik bölümün tarla niteliği ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve asli müdahiller vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce yapılan ve 05.07.1971 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 12.05.1992 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B uygulaması bulunmaktadır..
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 1963 yılında yapılmış ve sonuçları 03.03.1967 - 01.04.1967 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, ayrıca taşınmazın bulunduğu yörede 1963 yılında kadastro çalışmalarına başlanıp 1967 yılında tamamlandığı ve ilân edilerek kesinleştiği dava konusu yerin o tarihte kullanılmaması nedeniyle tescil harici bırakıldığı daha sonra davacının murisleri tarafından imar ve ihya edilmek suretiyle tarım arazisi haline getirildiği ve kuru tarım yapılarak kullanıldığı, yapılan miras taksimi sonrasında bu yerin..."e düştüğü,..."ün daha sonra bu yeri kayın biraderi ..."e verdiği, ..."ün de bu yeri davacının amcası olan ..."e verdiği, davacının amcası olan ..."ün taşınmaz üzerindeki evi yaptırdığı ve davacıya sattığı böylece davacıya geçtiği, müdahil davacıların bu yerde bir miras hakkının olmadığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen davalı Hazine ve asli müdahiller vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının asli müdahillere yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 17/04/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.