3. Hukuk Dairesi 2015/5249 E. , 2016/3435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2014
NUMARASI : 2013/128-2014/763
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalıya ait ... teşkil eden taşınmazın ... bağımsız bölümünün müvekkiline devri hususunda taraflar arasında 11.11.2012 tarihli protokol akdedildiğini, düzenlenen protokol hükümleri doğrultusunda müvekkilince davalıya toplam 75.171,00 TL ödeme yapıldığı halde davalının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediği gibi taşınmazı üçüncü bir kişiye devrettiğini; ödeme yapılan bedelin davalıdan iadesi talep edilmesine rağmen, müspet bir netice elde edilemediğinden huzurdaki davanın ikame olunduğunu ileri sürerek; 75.171,00 TL"nin 18.01.2013(ihtar süre sonu) tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki 11.11.2012 tarihli sözleşmenin hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, taşınmaz devrinin 15.09.2014 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığını, devir tarihi gelmeden dava koşullarının oluşmayacağını; taşınmaz satışı ile ilgili olarak müvekkiline ödenen herhangi bir bedelin bulunmadığını; müvekkilinin öğretmen olup, 2004 yılından 2012 yılı sonuna kadar çalıştığı dönemde gerçek gelirinin 2.400,00 TL olup, maaş bordrolarında kendisine aylık asgari ücret tutarı kadar maaş ödendiği gözükmekte ise de, bakiye kalan kısmın elden veya davacı ... hesabından kendisine ödeme yapıldığını; taşınmazın gerek peşinatının gerekse bütün taksitlerinin müvekkili tarafından ödendiğini; kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafından kendisine yapılan ödeme tutarının da dosyaya sunulan belgelerden 25.440,00 TL olduğunu; davalı tarafından başkaca bir ödemenin bulunmadığını belirterek; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 11.11.2012 tarihinde düzenlenen protokolle dava konusu taşınmazın 15.09.2014 tarihinde 60.000,00 TL tutarındaki teminat senedini geri almak kaydı ile davacıya devri hususunun kararlaştırıldığı; davalının, 09.11.2012 tarihinde taşınmazı dava dışı ... tapuda devrettiği; davalının, davacıya ait dershanede %10 hisse ile ortak olduğu ve aynı zamanda öğretmenlik görevini sürdürdüğü; davacı tarafından 06.10.2009-19.09.2012 tarihleri arasında 19 kalemde davalıya toplam 30.900,00 TL ödemede bulunulduğu; bu ödemelerin maaş farkından mı yoksa, devredilecek taşınmaz için mi olduğunun tespit edilemediği, bu husustaki ispat külfetinin davacıya düştüğü, davacının da yemin deliline dayanmadıklarını belirttiği, bedellerin taşınmaz için ödendiğine dair soyut iddiasından başka dosyaya somut herhangi bir belge ve bilgi sunamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, harici taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK"nun 706, TBK"nun 237. (BK."nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından, dava konusu taşınmaz için davalı adına çekilen kredi taksitlerinin kendisi tarafından ödendiğini iddia ederek, birbirini takip eden aylara ilişkin kredi taksit miktarlarını ihtiva eden, bir kısmında davacının isminin bir kısmında kredi taksit ödemesi açıklaması bulunan dekontlar ibraz ettiği anlaşılmaktadır.
Kredi ödemelerinden sonra taraflar arasında düzenlenen 11/11/2012 tarihli protokol gereğince; dava konusu taşınmazın, 15/09/2014 tarihinde 60.000,00 TL"lik teminat senedini geri almak kaydıyla davalı tarafından davacıya verileceğinin kabul edildiği, protokole konu senedin teminat senedi olarak kararlaştırıldığı görülmektedir.
Dava konusu taşınmazın ise, protokol tarihinden 2 gün önce davalı tarafından 3. kişiye satıldığı anlaşılmaktadır. Satış sözleşmesi kapsamında, davalının, 60.000 TL"lik teminat senedini davacıya verdiğine göre; taşınmaz satışı karşılığının, bu miktar üzerinden ödendiğinin kabulü gerekir.
O halde, mahkemece; dava konusu 11/11/2012 tarihli protokol ile taşınmaza karşılık 60.000,00 TL"lik teminat senedi verildiği görülmekle, bu husus dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.