Esas No: 2018/211
Karar No: 2019/4396
Karar Tarihi: 24.06.2019
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/211 Esas 2019/4396 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ... ve Arkadaşları vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 23/02/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar ... ve arkadaşları vekili Av. ... ile davacı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında dava konusu ... köyü, 115 ada 49 parsel sayılı 30391,74 m2 yüzölçümündeki (yeni 532 ada 38 parsel) taşınmaz zeytinli tarla niteliğinde 03.10.1967 tarih 5 numaralı tapu kaydı ve zilyetlik nedeniyle ... ve arkadaşları adına tespit edilmiştir.
Davacı ..., dava konusu taşınmazların tespit dayanağı olan tapu kaydının miktarının 18250 m² olduğunu ve hudutlarının değişir sınırlı cebel ve orman olduğundan miktarı ile geçerli olduğunu, taşınmazın 1954 yılında 3573 sayılı Kanun uyarınca yapılan zeytincilik parselasyon çalışması sırasında üzerinde %60 delice %15 akmeşe, %4 sakızlık, %1 kocayemiş bulunduğu belirtilen ve kimseye tevzi edilmeyerek dağıtım dışı bırakılan 170 numaralı zeytincilik parseli içinde kaldığını, yine 1958-1960 yıllarında çekilen hava fotoğraflarına göre zeytincilik parselasyon sahaların delicelik, makilik olarak gözüktüğü ve orman bitkisi örtüsü ile kaplı olduğunu, Yargıtay içtihatları gereği ve 3573 sayılı Kanun ile 6831 sayılı Kanun gereğince öncesi orman olan ve zeytincilik sahası olarak orman sınırları dışında bırakılan yabani zeytinliklerin usulüne uygun tahsis olmadıkça orman niteliğini koruyacağını ve zilyetlikle kazanılmayacağını ileri sürerek, kayıt miktar fazlasının ... adına tescili istemiyle dava açmıştır.
..., ... köyü, ... mevkiindeki 115 ada 50 sayılı parselin kadastro sırasında 13.10.1994 tarih 9 numaralı tapu kaydı uygulanmak suretiyle 18357,57 m² yüzölçümü ile adlarına tespit edildiğini, bu taşınmazın tespit sınırlarına göre bir kısmının kendilerine ait olmadığını, taşınmazın bir kısmının 49 parsel maliklerine verildiğini, dayandıkları tapu kaydındaki miktar eksikliğinin ise kuzeydeki 171 nolu zeytincilik parselinden tamamlandığını, oysaki bir kısmı müvekkili adına tespit edilen 171 nolu zeytincilik parselinin maliklerinin bu kısım üzerinde evleri bulunduğunu, 115 ada 50 sayılı parselin dayanak 13.10.1994 tarih 9 numaralı tapu kaydının, komşu 49 parselin dayanak kaydı ile birlikte uygulandığında bu kayıtların doğu hudutlarının cebel, batı hudutlarının deniz okuyup kuzey ve
güney hudutlarının ise her iki kaydın maliklerini gösterdiğini, dayandıkları tapu kaydının kadastro tespitleri sırasında doğru şekilde uygulanmasına rağmen sonradan bu paftaların değiştirildiğini ve kendilerine ait olmayan zemin üzerindeki evin de adlarına tespit gören taşınmaz sınırlarında gösterildiğini, süresi içinde kadastro tespitine itiraz edemedikleri için asliye hukuk mahkemesinde 115 ada 49 ve 610 parsel malikleri aleyhinde dava açtıklarını belirterek tapu kayıtlarının ilk paftada düzenlendiği şekilde uygulanmasını ve bu uygulamaya göre 115 ada 49 parsel sınırlarında kalan taşınmazlarının adlarına tescili istemiyle davaya katılmışlardır.
Davacı ..."nun, ... ve arkadaşlarına husumet yönelterek ... köyü, 115 ada 49 ve 610 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ve adına tescili istemiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın yapılan yargılaması sonunda 115 ada 49 parsel ile ilgili kadastro mahkemesinde tespite itiraz davası devam ettiğinden bu taşınmaza ilişkin dava tefrik edilip, 2003/325-306 sayılı görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmış, her iki dava dosyasının yargılaması birlikte yapılmıştır.
Mahkemece davacı ...’nin davasının reddine, katılan davacıların davasının kabulüne, ... köyü, 115 ada 49 parseli sayılı taşınmazın teknik bilirkişi ...’ın 12.01.2009 tarihli rapor ve krokisinde;
(E) ile gösterilen 16024,00 m² ve (E2) ile gösterilen 2226,00 m² olmak üzere toplam 18250,00 m² yüzölçümündeki bölümünün Halil Tunca çocukları davalılar ... ve arkadaşları adına tesciline,
(F) ile gösterilen 6229,49 m² ve (F2) ile gösterilen 3836,00 m² olmak üzere toplam 10065,49 m² yüzölçümündeki bölümünün ... mirasçıları ... ve arkadaşları adına tesciline,
(D2) ile gösterilen 2076,25 m² yüzölçümündeki bölümünün orman niteliği ile ... adına tesciline,
(H) harfi ile gösterilen taşınmaz 10017,94 m² olup, 115 ada 50 parsel sınırları içinde kalan kısım hakkında Hazinenin dava açmak konusunda muhtariyetine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili, katılan ... ve arkadaşları vekili, davalı ... vekili ile davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyizleri üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30/03/2010 tarih ve 2010/1298 E. - 2010/4172 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosyada yer alan orman bilirkişisinin 17/05/2004 ve 04/02/2009 tarihli raporlarında çekişmeli taşınmazların krokide (A) ile gösterilen 8138,58 m2 yüzölçümündeki bölümünün kesinleşen orman kadastro sınırları içinde, (B) ile gösterilen -30592,79 m2 bölümünün ise dışında kaldığını belirttiği halde mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sınırı içinde kalan ve krokide (A) ile gösterilen 8138,58 m2 yüzölçümündeki bölümünün bir kısmının tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesi ile, bu bölüm içindeki ve teknik bilirkişi ...’ın 12.01.2009 tarihli rapor ve krokisinde (D2) ile gösterilen 2076,25 m2 yüzölçümündeki bölümün orman niteliğinde ... adına geri kalan bölümün de gerçek kişi adına tesciline karar verildiği, oysa orman kadastrosunun 1954 yılında 5373 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan zeytincilik parselasyonundan sonra 1987 yılında yapıldığına göre, orman sınırı içinde kalan yerlerin zeytincilik tapusu içinde kaldığının düşünülemeyeceği; kaldı ki, katılan ve davalıların dayanak tapu kayıtları Zeytincilik Kanununa göre oluşmadığından orman kadastro sınırı içinde kalan taşınmazların orman olduğunun kabulünün zorunlu olduğunun gözetilmediği, yine mahkemece dosyaya getirtilen, davalı ile katılan davacıların dayandığı tapu kayıtlarının tapu sicil defterinin fotokopisi çekilmek suretiyle gönderildiği, bu hali ile kayıtlar okunaksız olduğundan ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri saptanamadığı gibi, ilk geldileri olan 1328 tarihli tapu kayıtlarının kroki ve haritaya bağlanıp bağlanmadığı araştırılarak bağlanmış ise bu kayıtlardan ifraz edilen kayıtların çap krokilerin getirtilerek,
yapılan keşifte tapu kayıtlarının ilk oluştuğu hudutlara göre uygulanmak suretiyle tapu kayıtlarının ilk oluştuğu hudutları ile varsa harita ve çaplarının kapsamlarının çevre parsel dayanak kayıtlarından yaralanılarak yöntemince duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmediği gözlenmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Tarım Bakanlığının tüm valilik ve kaymakamlıklara gönderilen 08/05/1963 gün ve 1329/1 sayılı yazıda (3573 ve 6777 sayılı kanunlar gereğince (1961 tarihli) Anayasanın 37 ve 131. maddeleri karşısında Devlet ormanlarından yabani zeytinlik, menengiçlik, harnupluk sahalarının ayrılamayacağının bildirildiği, her kanunun yürürlüğü döneminde ilgili bulunduğu uyuşmazlıklarda uygulanmasının vazgeçilmez bir kural olduğu, (HGK"nın 9/3/1988 gün 1987/2-860-232 ve 23/11/1988 gün 1988/1-825-964 ve 13/10/2004 gün 2004/10-528-533 ve 8/11/2006 gün 2006/14-701-698 sayılı kararları), Devlet ormanlarından zeytinlik tespit ve tefrikinin, ormanların özel mülke konu olamayacağı ve daraltılamayacağı hakkındaki, Anayasanın 37 ve 131. maddesine aykırı olduğu, 11/6/1958 gün 1958/8-7 sayılı İBK ile (Deliceliklerin para ve emek harcanarak zeytinlik durumuna getirilmesinin imar ve ihya sayılacağı kabul edilmiş ise de bu içtihatta orman olmayan taşınmazların sözkonusu olduğu,1970, 1974, 1984, 1986 ve 2004 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliklerinin tümünde “3573 sayılı Kanun ile bu Kanunu değiştiren 6777 sayılı Kanuna göre Devlet ormanlarından tefrik edilmiş, zeytinlik, sakızlık ve harnupluk sahalar için tevzi işlemleri yapılmamış ise Devlet Ormanı olarak sınırlandırılır.” hükümlerinin mevcut olduğu, yine 6831 sayılı Kanunun 05/11/2003 gün ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesinde "evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların orman kadastrosunun orman kadastro komisyonunca yapılacağının" hükme bağlandığı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/02/2008 gün ve 2008/20-157 E. - 2008/194 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere delicelik ve yabani zeytinlerin aslının orman ağacı olduğu, ancak 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa “hükümlerine göre yetkili makamlarca zeytincilik parseli olarak tahsis edilmesi, daha sonra da imar-ihya koşullarının oluştuğu belirlenerek temlik kararı verilmesi ya da verilen bu temlik kararı uyarınca tapu kaydı oluşturulması durumunda o yerin orman sayılmayacağına, (HGK 2008/20-157-194) göre, zeytincilik parsellerinin dağıtılıp imar ve ihya koşullarının tamamlandıktan sonra kişiye tahsis ve temlikinin yetkili makamlarca yapılmak suretiyle tapu kaydının oluşturulması halinde o yer Hazinenin mülkiyetinden çıkıp ve orman sayılmayacaktır
O halde mahkemece öncelikle davalı ile katılan davacıların dayandığı tapu kayıtlarının tapu sicil müdürlüğünden ilk oluşumundan itibaren tüm gittilerinin takibi mümkün olacak biçimde yazdırılmış biçimde ve ilk geldileri olan 1328 tarihli tapu kayıtlarının kroki ve haritaya bağlanıp bağlanmadığı araştırılarak bağlanmış ise bu kayıtlardan ifraz edilen kayıtların çap krokileri, yörede 1954 yılında 5373 sayılı Kanun hükümlerine göre yapıldığı anlaşılan zeytincilik dağıtımına ilişkin parselasyon harita ve belgeleri getirtilmeli, 1987 yılında yapılan orman kadastrosuna ilişkin orijinal orman kadastro haritası ile zeytincilik dağıtımına ilişkin parselasyon haritası ölçekleri denkleştirilerek çakıştırılmalı, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin
“Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, orman kadastrosuna ilişkin orijinal orman kadastro haritası ile zeytincilik dağıtımına ilişkin parselasyon haritası, eski tarihli orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine ablike edilerek düzenlenecek bu haritalarda dava konusu taşınmazlar ile komşu ve yakın komşu parsellerin zeytincilik parselasyon haritası,memleket haritası, kadastro paftası, orman kadastro haritası ile aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritasına göre konumu ve orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları bu haritalar ile zeytincilik sınır noktaları ile parselleri paftaların tümü üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilip gösterilecek şekilde kendilerinden müşterek imzalı krokili rapor alınmalı,keşifte yerel bilirkişiler ve fen ehli aracılığı ile öncelikle katılan ve davalıların dayanak tapu kayıtların 1328 tarihli ilk geldi kayıtlarının kroki veya haritası var ise uygulanmalı yok ise kayıtlarda yazılı hudutlarına kapsam belirlenip bu hudutlar memleket haritası üzerinde gösterilmeli daha sonra bu kayıtlardan ifraz edilen dayanak kayıtların varsa çap krokileri ile kayıtlarında yazılı hudutları çevre parsel dayanak kayıtlarından yaralanılarak 3402 sayılı yasanın 20/c, 21 ve 32/3 maddesi gereğince sabit sınırdan başlamak suretiyle yöntemince çevresine uygulatılmalı, dayanak tapu kayıtlarının krokisinin uygulanma kabiliyeti var ise kroki çapına itibar edilmeli, yok ise yüzölçümü kadar kapsamı belirlenmeli,hazinenin dayandığı zeytincilik parselinin nereye uyduğu aynı yöntemle belirlenmeli,orman kadastro sınırı içinde kalan veya öncesi itibarıyla orman sayılan yerlerin zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılamayacağı,yine, davalı ve katılanların dayanak tapu kayıtları zeytincilik yasasına göre oluşmadığından orman kadastro sınırı içinde kalan taşınmazların orman olduğunun kabulünün zorunlu olduğu gözetilerek, ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı ... ile müdahil davacılar ... mirasçılarının davasının ayrı ayrı reddine, ... (...) mevkii 532 ada 38 parsel (eski 115 ada 49 parsel) sayılı taşınmazın 30392,39 m2 yüzölçümüyle zeytinli tarla vasfında 8 pay üzerinden; 1 payı ..., 1 payı ..., 1 payı ...,1 payı ..., 1 payı ..., 1 payı ..., 1 payı ..., 1 payı ... adına tespitine ve tapuya tesciline, karar verilmiş, hüküm davacı ... ve Arkadaşları vekili ve davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 06/10/1987 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının davacı gerçek kişilere yükletilmesine 24/06/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.