Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/1643 Esas 2016/3410 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1643
Karar No: 2016/3410
Karar Tarihi: 08.03.2016

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/1643 Esas 2016/3410 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı ile davacı, evli olup bir yıldan fazla ayrı yaşıyorlardı. Davacı, davalının kendisine kötü davrandığını ve 300 TL tedbir nafakasına karar verilmesini istemişti. Mahkeme davacının ayrı yaşamada haklı olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermişti. Ancak, davacı delil olarak sulh ceza dosyasını sunarak, ayrı yaşama haklılığını iddia etmişti. Bu nedenle Yargıtay, davacının ayrı yaşamada haklı olduğunu kabul edip tarafların ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun oranda davacı lehine tedbir nafakasına karar verilmesi gerektiğini savundu. Kararda 4721 sayılı Medeni Kanun'un 195. ve 197. maddeleri açıklanarak, eşler arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklarda hakimin müdahalesini isteyebilecekleri belirtildi.
3. Hukuk Dairesi         2016/1643 E.  ,  2016/3410 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı vekili dilekçesinde, davacı ile davalının evli olup, yaklaşık bir yıldır ayrı yaşadıklarını, davalının davacıya kötü muamelede bulunduğunu, ona bakmadığını, ilgilenmediğini beyan ederek 300 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı cevap dilekçesinde, davacının iddialarının asılsız olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davacının ayrı yaşamada haklı olduğunu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir.
    4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
    Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
    Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
    Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir.

    Somut olayda; görüşüne başvurulan davacı tanıkları, olay hakkında bilgileri bulunmadığını beyan etmişler, mahkeme tarafından da, bu beyanlar esas alınmak suretiyle, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Ancak davacı taraf, delil olarak sunduğu tanık anlatımlarının yanı sıra, taraflar arasındaki, eşe müessir fiil idddiasına dayalı ceza dosyasına da dayanmıştır.
    Davacının dayandığı Afyon 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/533 Esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davalı tarafından, davacıya müessir fiilde bulunulduğu, eylem tarihinin 04.07.2013 olduğu, davalı kocanın bu davada, eylemi sabit görülerek ceza aldığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüş, eylem tarihinde, davacı kadın, jandarma refakati ile müşterek eve getirilmiş, şahsi eşyalarını aldıktan sonra da, gene jandarma tarafından, davacı baba evine teslim edilmiştir. Bu tarihten beri de taraflar ayrı yaşamaktadırlar.
    Her ne kadar, davacı dinlettiği tanık ifadeleri ile, ayrı yaşamada haklı olduğunu ispat edemese de, gene delil olarak dayandığı, sulh ceza dosyası ile iddiasını ispat etmiş olmaktadır.
    Öyle ise, mahkemece; bu ilkeler gözetilerek, davacı kadının ayrı yaşamada haklı olduğu kabul edilip, tarafların ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun oranda davacı kadın lehine tedbir nafakasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.