20. Hukuk Dairesi 2013/10951 E. , 2014/4616 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 18/04/2013 gün ve 2012/15565-2013/4567 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... Köyü... ada 1 parsel sayılı 3595,98 m² ve...ada 1 parsel sayılı 15558,33 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, ...adına;...ada 2 parsel sayılı 17036,81 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... adına;...ada 3 parsel sayılı 803,98 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... adına;...ada 4 parsel sayılı 135,52 m² ve...ada 5 parsel sayılı 1242,85 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... ve... adına; 273 ada 16 parsel sayılı 7448,71 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... adına ve 273 ada 18 parsel sayılı 635,79 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... adına tesbit edilmişlerdir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazların Hazineye ait 14.11.1958 tarih ve 34 nolu tapu kaydı kapsamında kaldıkları ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden oldukları iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüyle... ada 1,...ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların ... adına tapuya kayıt ve tescillerine;...ada 3, 4 ve 5, 273 ada 16 ve 18 parsel sayılı taşınmazların tesbit gibi tesbit malikleri adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından...ada 3, 4 ve 5, 273 ada 16 ve 18 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak temyiz edilmekle, Dairece, dayanılan tapu kaydının temyize konu taşınmazları kapsamadığı gerekçesiyle onanmıştır. Bu kez, davacı ... vekili kararın düzeltilmesini istemiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Mahkemece, davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının çekişmeli... ada 1,...ada 1 ve 2 nolu parselleri kapsadığı, diğer taşınmazları kapsamadığı gerekçesiyle sadece tapu uygulaması yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; ... dava dilekçesinde tapu kaydına dayandığı gibi çekişmeli taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden oldukları iddiasında da bulunduğu ve çevrede orman parseli olduğu halde dava konusu taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadıkları ve zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları araştırılmamış, tüm çevre parsellere ait kadastrotutanakları ve dayanakları, tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm kayıtları getirtilerek dayanılan tapu kaydı yöntemince zemine uygulanmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Dosya içeriğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu bölgede daha önce orman tahdidi yapılıp yapılmadığı da anlaşılamamaktadır. Mahkemece, bu hususta araştırma yapılmamıştır. Tahdit yapılmışsa; kural olarak, bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir. Ancak, bu sınırlandırmada 4785 sayılı Kanunu hükümlerinin nazara alınmış olması halinde sağlıklı çözüme ulaşılır. Zira, 3116 sayılı Kanun sadece Devlet Ormanlarını belirlemiş olup; bu kanuna göre, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşup kesinleşen tahdit haritaları, sınır dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumunu saptamakta yetersiz kalır. Bu şekildeki taşınmazların orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı kanunlara göre çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın Devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş, iadenin koşulları aynı Kanunda gösterilmiştir.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle taşınmazların bulunduğu bölgede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı araştırılmalı; orman sınırlandırılması, 4785 sayılı Kanun hükümleri nazara alınarak yapılmış ve kesinleşmiş ise, haritası uygulanmak suretiyle; sınırlandırma, 4785 sayılı Kanun hükümleri nazara alınmadan 3116 sayılı Kanuna göre yapılmış ve taşınmaz, tahdit sınırları dışında kalıyor ise veya orman sınırlaması kesinleşmemiş ya da sınırlandırma hiç yapılmamışsa, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları, davacı Hazinenin dayandığı Kasım 1958 tarihli ve 34 nolu tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, varsa revizyon kaydı, komşu parsel tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra, Orman ve Su İşleri Bakanlığında ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlara ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftasının ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, dayanılan tapu kaydı mahalli bilirkişi eliyle mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tespit edilerek tapu kaydı mahalline uyuyor ise tapu kaydının kapsadığı taşınmazları gösterir fennî bilirkişi tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadıkları, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalılar için tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin karar düzeltme isteminin KABULÜNE, Dairenin 18.04.2013 gün ve 2012/ 15565- 2013/ 4567 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, 25.03.2011 gün ve 2008/108 - 2011/21 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıdaki gerekçe ile BOZULMASINA 17/04/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.