.... Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Dolandırıcılık, sahtecilik


Dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından sanık H.. H..’un beraatine ilişkin hükümler katılan vekili tarafından; sanık .....’nin dolandırıcılık suçundan beraatı ile resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyetine ilişkin hükümler, sanık ile katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanık A.. A.. hakkında katılan H.. H..’a yönelik olarak ....Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 06.03.2006 tarihli iddianamesiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen beraat hükmünü taraf sıfatı bulunmayan M.. E.. vekilinin temyiz etme hakkı bulunmadığı gibi buna ilişkin bir talebinin de bulunmadığı anlaşılmakla, ..... Cumhuriyet savcılığının 18.10.2007 tarihli iddianamesiyle açılan dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılan incelemede;
Sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, alacaklısı H.. H.., borçlusu katılanın sahibi olduğu firma olan 15.000,00 Euro bedelli bonoyu sahte olarak doldurduktan sonra takibe koydukları, ancak sanık .....nin ödeme emrinden katılanı haberdar etmeyerek takibin kesinleşmesini sağladığı, bunun üzerine katılanın senet bedelini ödemek zorunda kaldığı, yaptırılan kriminal incelemede borçlu kısmındaki imzanın katılana ait olmadığının tespit edildiğinin iddia olunduğu olayda;
1-Sanıklardan H.. H.. hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından verilen beraat hükümleri ile A.. A.. için dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Katılan M.. E.. aşamalardaki beyanlarında, sanıklardan ..... ile herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmadığını belirtmiş olmasına rağmen dosyaya ibraz edilen hesap özetleri ile banka dekontlarından, beyanlarının aksine aralarında ticari bir ilişkinin bulunduğunun sabit olması, yine Mersin .... Asliye Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadesinde aralarındaki hukuki ilişkiyi kabul ettiğinin anlaşılması yanı sıra internet şifresi kullanılarak ..."in hesabından....in hesabına yapılan 15 Euro"luk gerçek bir havale işlemi ve içeriğinde icra dosya numarası ve bu dosya borcuna tekabül eden sahte 15 Euro"luk dekontların mevcut olması yanı sıra şirkette konumu gereği sanık ...."nin işverenlerinden habersiz olarak bu dekont ve havale işlemlerini yaparak hile ile işverenini borçtan kurtarmaya çalışması ve bu riski göze almasının hayatın olağan akışına uygun düşmemesi ile katılanın takip dosyalarından haberinin olmadığını beyan etmesine rağmen, dosyaya ibraz edilen hacizden önce makbuz fotokopisinden de anlaşılacağı takip borcuna mahsuben 2.000 Euro ödemede bulunmuş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıklardan ....’in katılana vermiş olduğu borç para karşılığında suça konu senedi almış olması nedeniyle sanıklar hakkında verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık A.. A.. hakkında sahtecilik suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya içerisinde mevcut hesap özetleri, banka dekontları ve icra dosyasından katılan tarafın H.. H..’a borçlu olduğunun anlaşılmış olması yanı sıra ekspertiz raporundan, suça konu bonodaki borçlu imzalarının sanığın eli ürünü olmadığının tespit edilmesi ile sahte bonoyu düzenlemekte herhangi bir menfaatinin bulunmadığının anlaşılmış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ile sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.