8. Hukuk Dairesi 2016/10790 E. , 2019/5096 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı üçüncü kişi vekili ile borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı vekili, borçlunun ortağı ve yetkilisi olduğu şirketin adresinde haciz yapıldığını, alacaklının alacağına kavuşmasını engellemek için borçlunun üçüncü kişi şirketteki hisselerini kızına devrettiğini, devrin muvazalı olduğunu, üçüncü kişi şirketin ticari faaliyetlerini borçlunun yürüttüğünü açıklayarak, davanın kabulü ile üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava dava etmiştir.
Davalı üçüncü kişi ve davalı borçlu; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, borçlunun, üçüncü kişi şirketin kurucularından olup, daha önce yönetim kurulu üyesi ve hisse sahibi olduğu, davalı ile borçlu şirketin sahibinin aynı soyadı taşıyan kişiler olduğu, borçlunun mal kaçırmak amacıyla haciz konusu malları muvazalı olarak davalı üçüncü kişi şirketin malı gibi gösterme gayreti içinde olduğu gerekçesi ile, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı üçüncü kişi ve borçlu tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alcaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Dava konusu haczin üçüncü kişinin ticaret sicilde kayıtlı iş yeri adresinde yapıldığına,borçluya ödeme emri tebliğ edilen veya dayanak senette yer alan adreste yapılmadığına, haciz mahallinde borçluya ait herhangi bir belge bulunmadığına göre, mülkiyet karinesi davalı üçüncü kişi lehine olup mülkiyet karinesinin aksinin davacı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Davacı alacaklı karinenin aksini ispatlamak için delil olarak ticaret sicil kayıtlarına dayanmış ise de; davalı üçüncü kişi şirket, borcun doğumundan çok önce 1995 yılında kurulmuş olup borçlu da üçüncü kişi şirkette kurucu ortak olmasına rağmen, borcun doğumundan (20.6.2014) önce 7.4.2011 tarihinde hisselerini devretmiştir. Borçlunun kızı davalı üçüncü kişi şirketin ortağı, olmakla birlikte bu husus tek başına karinenin aksini ispata yeterli değildir. Davacı alacaklının dayandığı deliller de (bilirkişi incelemesi, takip dosyası, taraflarla ilgili emsal kararlar (farklı tarihli hacizle ilgili ve karine için farklı bilgi içeren) karinenin aksini ispata yeterli olmamıştır.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın reddi yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişi vekili ile borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nin 366 ve 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 15.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.