8. Hukuk Dairesi 2012/2430 E. , 2012/10539 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 04.11.2011 gün ve 432/844 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, karı koca olan davacı ve davalının 2002 yılında davalı kocanın annesi olan ...."a ait taşınmaz üzerine ev inşa ettiklerini, evin inşaatında davacıya ait altınlar ile temizliğe giderek biriktirdiği paranın kullanıldığını açıklayarak, evin yapımındaki katkının belirlenerek davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı 06.10.2011 tarihli yargılama oturumunda taşınmazın dedesi adına kayıtlı olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 226 ada 48 parsel sayılı taşınmazın davalıya ait bulunmadığı harici satış sözleşmesi ile davalıya satılmış ise de resmi şekilde yapılan satış geçersiz olup davalıya herhangi bir hak bahşetmeyeceğinden evlilik birliği içinde edinilmiş bir mal bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 09.04.1974 tarihinde evlenmişler, 05.12.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 22.06.2009 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM.nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 05.12.2007 tarihine kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK.nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz başkası adına tapuda kayıtlı bulunduğundan davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılmak mümkün değildir. Dava dilekçesi ve dosya kapsamına göre davacı kadının isteği, davalı ..."un annesi adına tapuda kayıtlı 226 ada 48 parsel üzerinde bulunan alt katı tamamlanmış üst katı kaba inşaat halinde duran iki katlı binaya kişisel malı ile yapmış olduğu katkıdan kaynaklanan alacağa yöneliktir. Dava konusu 226 ada 48 parsel davalı adına kayıtlı değilse de, dava konusu yapı, 2002 yılında evlilik birliğinin devamında 4721 sayılı Yasanın 202 maddesine göre eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. TMK. nun 227. maddesine göre eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur.
Somut olayda, tanık beyanları ve dosya kapsamından davalıya ait bulunan taşınmazın edinilmesine davacının 5 adet tek kıvrımlı, 1 adetde Maraş burması tabir edilen 22 gram altın ile katkıda bulunduğu saptanmış olup, davacının kişisel malı ile davalının edinmiş olduğu mala katkıdan kaynaklanan değer artış payının bulunduğu kabul edilmelidir. Bu halde mahkemece öncelikle davacıdan talep ettiği alacak miktarını bildirmesi için süre verilmeli, verilen süre içinde alacak miktarının bildirilmesi halinde, davacının, davalının edinilmiş malına katkısında kullanıldığı saptanan altınların ağırlığı taraflardan ve tanıklardan sorularak bilirkişi vasıtası ile katkının yapıldığı 2002 yılındaki değeri belirlenmeli, davaya konu yapının arsa bedeli hariç olmak üzere katkı tarihindeki ve karar tarihine en yakın tarihteki değeri (yapının-binanın tasfiye anındaki değeri) belirlenerek, dosya hukukçu ve mali müşavir veya muhasebeci bilirkişilere tevdi edilerek, davacının katkı oranı ve değer artış payı alacağı hususunda Yargıtay denetimine açık gerekçeli rapor temin edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm oluşturulması usul ve yasaya uygun değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4., HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 15.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.