Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4044
Karar No: 2012/10538
Karar Tarihi: 5.11.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/4044 Esas 2012/10538 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, babasından kendisi ve kardeşlerine intikal eden taşınmazın bir kısmının tescillendiğini ancak kalan kısmının yol olarak bırakıldığını belirterek tapuya tescil edilmesini istemiştir. Davalı Hazine temsilcisi ise taşınmazın yol vasfında olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, davayı kabul etmiş ancak Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay ise, tespit dışı bırakılan bir yerin tapuda tescil edilebilmesi için Türk Medeni Kanunu ve Kadastro Kanunu hükümlerine göre 20 yıldan fazla süre ile anılan koşullar altında tasarruf edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak Daire uygulamasına göre, tespit dışı bırakılma tarihinden itibaren makul süre içerisinde açılan davalarda, tespit dışı bırakılma tarihinden önceki zilyetliğin kazanması dikkate alınmaktadır. Bu nedenle, davacının dava açma süresi dolmadığı için davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Kanun maddeleri:
- Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi
- 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi ve 440/III-2 bendi
- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi.
8. Hukuk Dairesi         2012/4044 E.  ,  2012/10538 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ile Hazine ve Hacımuslu Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Kurşunlu Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 02.03.2011 gün ve 249/52 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı babasından kendisi ve kardeşlerine intikal eden taşınmazın bir kısmının kadastro çalışmalarında 137 ada 1 ve 136 ada 1 parsel sayısı ile adlarına tespit ve tapuya tescil edilmişken kalan kısmının paftasında yol olarak bırakıldığını açıklayarak yol olarak bırakılan yerin adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine temsilcisi 01.12.2010 tarihli yargılama oturumunda taşınmaz yol vasfında bulunduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ... temsilcisi ise aynı yargılama oturumunda açılan davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro çalışmaları sırasında yol boşluğu olarak kadastro dışı bırakılan taşınmazın Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükümleri uyarınca tescili isteğine ilişkindir. Kadastro dışı bırakma işleminde, taşınmazın geometrik durumu belirlenmediğinden bir tespit işlemi değil ise de, görevlilerce bir yerin tescile tabi olmadığı saptanarak hukuksal durum belirlenmiş olduğundan yapılan bu işlem, bir kadastro işlemidir. Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamalarına göre; tespit dışı bırakılan bir yerin, Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükümlerine göre tapuda tescil edilebilmesi için, tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı tarihten, dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Kural bu olmakla beraber Daire uygulaması gereğince, tespit dışı bırakılma tarihinden itibaren makul süre içerisinde açılan davalarda, tespit dışı bırakılma tarihinden önceki zilyetliğin kazanma bakımından nazara alınacağı kabul edilmiştir. Somut olayda, toplanan delil ve belgelere göre tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı 02.11.2006 tarihinden davanın açıldığı 20.09.2010 tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmadığı gibi dava da makul süre içinde açılmamıştır. Açıklanan nedenle davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-2 bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 15.11. 2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi