8. Hukuk Dairesi 2012/2475 E. , 2012/10534 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı ve katılma alacağı
... ve ...aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesinden verilen 22.12.2011 gün ve 1706/1256 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 1974 yılında evlenen davacı ile davalının 1982 yılında Türkiye"ye kesin dönüş yapana kadar birlikte yaşadıklarını, 1982 yılında Türkiye"ye kesin dönüş yapan davalının 1987 yılında isteğe bağlı olarak emekli olduğunu, davacının Almanya"da çalışmaya devam ettiğini ve kazandığı parayı Türkiye"de bulunan eşine gönderdiğini, davalının bu para ile 6 ada 3434 parsel, yazlık villa tipi 1822 parsel ve 34 E 3435 plaka sayılı araçları edinerek kendi adına tescil ettirdiğini, ayrıca davalı ile birlikte 1/2"şer pay halinde tapuda kayıtlı bulunan 4 adet dükkana ait kira parasının davalı adına banka hesabında tutulduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3434 parselin 1/2"sinin mümkün değilse 40.000 TL"nin, 1822 parselin 1/2"sinin mümkün olmaz ise 40.000 TL"nin, 34 E 3435 plaka sayılı aracın 1/2"si mümkün olmaz ise 10.00 TL"nin ve bankada bulunan paranın 1/2"sinin mümkün olmaz ise 10.000 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL"nin davalıdan faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 22.02.2010 tarihli cevap dilekçesi ile, davalı adına kayıtlı bulunan taşınmaz ve aracın mal ayrılığı döneminde davalının kişisel kazancı ile edinildiğini, 1974 yılından sonra ortak birikimle edinilen taşınmazların tapuda 1/2"şer payla tapuda kayıtlı bulunduğunu, 1/2"şer payla tapuya kayıtlı bulunan dükkanlardan elde edilen gelirin yarısının davalıya ait olduğunu, kalan yarısının ise davacının rızası ile müşterek çocuk ...tarafından alındığını bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların edinme şekline göre davacı tarafından davalıya bağışlandığından ve müşterek banka hesabı bulunmadığından taşınmazlar ve banka hesabındaki paraya ilişkin talebin reddine,....plaka sayılı araç edinilmiş mal olduğundan araca ilişkin talebin kabulü ile 10.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından taşınmazlara ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Taraflar 26.07.1974 tarihinde evlenmişler, 08.04.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 20.05.2010 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM.nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 08.04.2009 tarihine kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK.nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Mahkemece, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlara ilişkin talep bağış nedeniyle reddedilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılmak mümkün değildir. Dava konusu 3434 parsel 25.12.1988"de, 1822 parsel 25.11.1991 tarihinde evlilik birliğinin devamında 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Taşınmazlar 743 sayılı TKM.nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğine göre; taraflar arasındaki bu uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 743 sayılı TKM.nin yürürlükte olduğu; 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Somut olayda gerek davacı gerekse de davalının taşınmazların edinildiği tarihten önce yurt dışında işçi olarak çalıştığı, 1982 yılından sonra davalının Türkiye"ye kesin dönüş yaptığı ancak ortak dükkanlardan kira geliri ve 1987 yılından sonra emekli aylığı geliri bulunduğu saptanmıştır. Dinlenen davacı tanıkları ve dosya kapsamından Almanya"da yaşayan davacının yurt dışındaki kazancını yurtta bulunan eşine gönderdiği, söz konusu durumda davacının eşine bağış yapmak amacıyla değil, ortak birikimin değerlendirilmesi amacıyla hareket ettiği, bu hususun yurt dışında yaşayan karı-koca arasında olağan bir davranış tarzı olduğu ve davacı kocanın bu nedenle taşınmazların edinmesine katkısının bulunduğu kabul edilmelidir. Daha açıkçası böyle durumlarda davacıda (para gönderende) bağış kastı ve iradesinin olduğunu söylemek mümkün değildir.
Bu halde mahkemece, evlilik birliğinin başından taşınmazların edinildiği 1988 ve 1991 yılına kadar davacı ve davalının Almanya’daki çalışmaları ve elde ettikleri gelirlerini gösterir tercüme edilmiş tüm belgelerin taşınmazların edinildiği 25.12.1988 ve 25.11.1991 tarihi itibarıyla dosyaya sunulması için taraflara süre ve imkan tanınmalı veya masraf verildiğinde mahkemece, bizzat ilgili yerlerden istenilerek getirtilmeli, taraflar adına kayıtlı bulunan dükkanlardan elde edilen gelir ile davalının 1987 yılında isteğe bağlı emekli olduğu bildirilmekle, emekli olduğu tarihten itibaren yapılan ödemeler belirlenmeli, dava konusu taşınmazların dava tarihindeki gerçek değerinin tespiti için taşınmazların başında inşaat mühendisi ve emlakçı bilirkişi vasıtası ile keşif yapılmalı, değere ilişkin raporun temininden sonra dosyanın bu haliyle konunun uzmanı bir hukukçu ve bir mali müşavirden oluşacak bilirkişi heyetine verilerek tarafların çalışmalarına ve gelirlerine ilişkin getirtilen bilgi ve belgeler gözetilerek, evlenme tarihinden taşınmazların alındığı tarihe kadar tüm gelirleri ayrı ayrı toplanmalı, her birinin sosyal statüleri, konumları ve mesleki kariyerleri , davacı kocanın ayrıca, kişisel harcamaları ile 743 sayılı TMK.nun 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek kişisel harcamaları ayrı ayrı hesaplanmalı, toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşürülmeli, her birinin bu durum karşısında yapabilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı saptanmalı, tarafların toplam tasarruf miktarı içerisindeki katkı oranları belirlenmeli, bu katkı oranının taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen gerçek değeri ile çarpılması sonucu davacının katkı payı alacağı saptanmalı, bilirkişi heyeti raporunun Yargıtay denetimine elverecek şekilde açık ve gerekçeli olması üzerinde durulmalı ve ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüne, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.