3. Hukuk Dairesi 2015/19037 E. , 2016/3282 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafakanın indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalının İstanbul Anadolu 5.Aile Mahkemesinin 2013/658 Esas ve 2013/626 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, söz konusu karar ile velayeti davalıda olan müşterek çocuk Derin için 1.000 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini,nafakanın takdir edildiği tarihte müvekkilinin çalıştığını ancak 12.12.2014 tarihi itibariyle işinden ayrılmak zorunda kaldığını,iştirak nafakasının müvekkilini ekonomik açıdan sıkıntıya soktuğunu, müvekkilinin bu rakamı ödemekte zorlandığını bu nedenle iştirak nafakasının hakkaniyet ölçüleri, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak müvekkilinin yeniden iş girinceye kadar 300 TL "ye indirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ekonomik durumunun iyi olduğunu, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk Derin lehine takdir edilen aylık 1.000 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren, davacının yeniden çalışmaya başladığı tarihe kadar geçerli olmak suretiyle aylık 450 TL"ye indirilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak nafakasının azaltılması istemine ilişkindir.
6100 sayılı Yasanın, hüküm fıkrasında bulunması gereken unsurları ifade eden HMK."nun 297/2.maddesi uyarınca: “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır.
Biçim koşullarının getirilişindeki amaç, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.
Somut olayda, mahkemece müşterek çocuk Derin lehine takdir edilen aylık 1.000 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren, davacının yeniden çalışmaya başladığı tarihe kadar geçerli olmak suretiyle aylık 450 TL"ye indirilmesine karar verilmiştir.Karar bu haliyle infazda tereddüt yaratacak niteliktedir. Zira davacının işe başlayacağı tarihi tespit etmek mümkün değildir. Bu bağlamda, hüküm fıkrası infazda tereddüte yol açmayacak şekilde açık olmalı, duraksama yaratmamalıdır.
Hal böyle olunca mahkemece, infazda tereddüte yol açmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, bu yön gözetilmeksizin,yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.