Ceza Genel Kurulu 2017/383 E. , 2021/387 K.
"İçtihat Metni"Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 209-310
Kasten yaralama suçundan sanık ...’ın TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son, 29, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.10.2011 tarihli ve 746-1032 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 21.01.2014 tarih ve 6573-1710 sayı ile;
“Sanığın katılan ..."a yönelik eylemi nedeniyle, 5237 sayılı TCK"nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son maddeleri uyarınca cezasının 5 yıldan az olamayacağı cihetle 5271 sayılı CMK"nın 196/2. maddesi gereğince sanığın istinabe suretiyle sorguya çekilemeyeceğinin gözetilmemesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesi ise 24.06.2014 tarih ve 209-310 sayı ile;
"...5271 sayılı CMK"nın 196/2. maddesinde; "Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir." şeklinde bir hüküm bulunmaktadır.
Oysa 5237 sayılı TCK"nın 87/1-d-son maddesinde ise; "...Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz...." denilmektedir.
Yani; somut olayımız da dikkate alındığında; 5237 sayılı TCK"nın 86/1. maddesi gereğince temel ceza olarak takdiren ve teşdiden 1 yıl 6 ay hapis cezası belirlenmiş, eylem silahla gerçekleştiğinden verilen ceza TCK"nın 86/3-e maddesi gereğince kanunen 1/2 oranında artırılarak 1 yıl 15 ay hapis cezası belirlenmiş; verilen ceza TCK"nın 87/1-d maddesi gereğince 1 kat artırılarak, 2 yıl 30 ay hapis cezası olmuş, ancak TCK"nın 87/1-son maddesi gereğince daha az olamayacağından hapis cezası 5 yıla çıkarılmıştır.
Görüşümüze göre işbu 5 yıl hapis cezası temel ceza değildir ve alt sınırı 5 yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun varlığı da söz konusu değildir.
Kanunların açık ve anlaşılır olması evrensel ve temel ilkelerdendir.
...Şu hâle göre; anılan hükümdeki; "...Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz..." hükmündeki 5 yıl hapis cezasının alt sınır (temel ceza ) olarak kabulü mahkememizce mümkün görülmemiştir.
Kaldı ki anılan hüküm içerisinde TCK"nın 86. maddesine göre belirlenen cezanın 1 kat artırılacağından bahsedilmektedir. Bu şekilde yapılan bir artırım sonrasında belirlenen cezanın temel ceza olmayacağı da aşikardır." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.02.2016 tarihli ve 376785 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 221-1935 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 06.03.2017 tarih ve 612-2212 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnme kararının kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında katılan ...’ya yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; alt sınırı 5 yıldan az olmayacak şekilde hapis cezası öngörülen, silahla kişinin yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte kasten yaralama suçu bakımından sanığın istinabe suretiyle sorguya çekilip çekilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Bafra Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.12.2017 tarihli ve 1344-614 sayılı iddianameyle sanık ... hakkında katılan ...’yı silahla ve kişinin yaşamını tehlikeye sokacak nitelikte kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı, yargılamanın yapıldığı Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesince 05.12.2007 tarihli tensip zaptıyla sanığın sorgusunun tespiti amacıyla çağrı kâğıdıyla duruşmaya çağrılmasına karar verildiği, duruşma davetiyesinin sanığın adresinden taşındığından bahisle tebliğ edilemeden iade edildiği, Mahkemece yapılan araştırmalara karşın sanığın adresinin tespit edilememesi üzerine, 21.07.2009 tarihinde, 5271 sayılı CMK’nın 98. maddesi uyarınca sanığın ifadesinin alınmasına yönelik yakalama emri düzenlendiği, 18.09.2009 tarihinde ...’da yakalanan sanığın savunmasının ... 1. Asliye Mahkemesince tespit edilmesine müteakip evrakın Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği, Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesince 27.10.2011 tarihinde sanığın TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/1-d-son, 29, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verildiği anlaşılmaktadır.
Suç tarihi itibarıyla kasten yaralama suçu 5237 sayılı TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır”,
Suç tarihi itibarıyla neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu ise aynı Kanun"un 87. maddesinde;
(1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.
(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.
(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.",
Şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK"nın 196. maddesinin birinci fıkrasında; "Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir",
Aynı maddenin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde de; "Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere istinabe suretiyle sorguya çekilebilir" hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak koşuluyla sanığın, kendisi veya bu hususta yetki verdiği hâllerde müdafisinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan vareste tutulabileceği, ikinci fıkrasında ise; alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçtan yargılanan sanığın sorgusunun mutlaka esas mahkemesince yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulacak ve istinabe olunan mahkeme önünde savunma yapmayı kabul etmesi hâlinde istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda ise; sanığın sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemesince gerçekleştirilmesi zorunlu kılınmıştır.
Sorgusundan önce sanığa, ifadesini yargılamayı yapan mahkeme huzurunda vermek isteyip istemediğinin sorulmaması veya sorulması üzerine duruşmadan bağışık tutulmak istemediğini belirtmesi ya da yargılamaya konu suçun cezasının alt sınırının beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektirmesine karşın, istinabe yoluyla alınan ifadesiyle yetinilmesi veya bozmaya karşı diyeceklerinin istinabe yoluyla sorulması savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracağından mutlak bir bozma nedenidir.
Tarafı bulunduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dâhil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin "Adil Yargılanma Hakkı" başlıklı altıncı maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde de, sanığın en azından kendi kendisini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunma yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı zımnen kabul edilmiştir. Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, bir yükümlülük olmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
TCK"nın 87. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde; mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olan kasten yaralama fiilinin silahla işlenmesi hâlinde verilecek hapis cezasının beş yıldan az olmayacağı öngörülmüş olup sanığın sorgusunun yargılamanın yapıldığı Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesince bizzat yapılmayarak istinabe yoluyla ... 1. Asliye Mahkemesince yaptırılması suretiyle, CMK"nın alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı sanığın sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece yapılması zorunluluğunu düzenleyen emredici nitelikteki 196. maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edilmesi, savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün sanık ...’ın katılan ...’ya yönelik alt sınırı beş yıldan az olmayacak şekilde hapis cezası öngören kasten yaralama suçu bakımından istinabe yoluyla sorgusunun yapılarak savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Bafra 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2014 tarihli ve 209-310 sayılı hükmünün, sanık ...’ın katılan ...’ya yönelik, alt sınırı beş yıldan az olmayacak şekilde hapis cezası öngören kasten yaralama suçu bakımından; CMK"nın 196. maddesinin 2. fıkrasındaki açık hükmü ihlal edecek şekilde, sanığın sorgusunun istinabe yoluyla yapılarak savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.09.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.