1. Hukuk Dairesi 2013/8323 E. , 2013/10936 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan ...in maliki olduğu 589 ada, 43 parseldeki 7 numaralı bağımsız bölümü ölümünden beş ay önce 09/06/2009 tarihinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıya devrettiğini, mirasbırakanın sürekli bakıma ihtiyacı olmadığı gibi murise de davalı kardeşi ile sırayla baktıklarını, yapılan işlemin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, akdin gerçek olduğunu ve bakım borcunu gereği gibi yerine getirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hayatının büyük bir kısmını davalı ve eşinin yanında geçiren murisin ihtiyaçlarının büyük bir bölümünün onlar tarafından karşılandığı, bu sebeple de kendisine bakan ve gözeten bu kişilere vefa borcu olarak kendi adına kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazı devretmesinin hayatın olağan akışına uygun bulunduğu, ayrıca davacının mal kaçırma kastını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 01.07.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Bir kimsenin anasına, babasına veya eşine ya da başka yakınlarına bakıp yardım etmesi ahlaki bir görevdir. Görevin sınırı aşıldığı yani bakıp gözeten için bu durum külfet teşkil ettiği zaman hizmetin karşıliğında bir şey istenmesi ya da taşınmazın temellük edilmesi hukuka uygun düşer. Öte yandan bakıma muhtaç olunsa bile verilen şeyin geliri ile yapılan hizmet arasında adil bir orantı bulunmalıdır. Çünkü malını veren kişi onun geliri ile zaten bakma görevini davalı tarafa veya üçüncü kişiye yaptırabilir ise bu durumda taşınmazın nakline yol açacak şekilde bir işleme başvurulması gerçek anlamı ile ölünceye kadar bakma sözleşmesi olmayıp gizli bağıştır.
Toplanan delillerden; mirasbırakanın malvarlığının tamamı olan tek taşınmazını temlik ettiği, özel bir bakıma ihtiyacı olmadığı, davalının evde ve hastanede ilgilenmesinin evlatlık vazifesi olarak değerlendirilip külfet teşkil etmediği kanaatına varılmıştır. Miras bırakanın aslında bağışladığı tek taşınmazını davacı kızından mal kaçırmak amacıyla görünüşte ölünceye kadar bakma akdi düzenleyerek beraber yaşadığı davalı oğluna, ölümünden kısa süre önce devrettiği yani muvazaalı olduğu kanaatına varılmakla davanın kabul edilmesi gerekirken red kararı verilmesi bozmayı gerektirdiğinden değerli çoğunluğun onama görüşüne iştirak etmiyorum.