20. Hukuk Dairesi 2013/10190 E. , 2014/4509 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 16/05/2013 gün ve 2013/3755 - 2013/5593 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı ... Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... ve arkadaşları vekili, 03/12/2008 havale tarihli dava dilekçesiyle; Dörtler Köyü 258 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerinin zilyetliklerinde bulunan tapulu arazileri olduğunu, yörede 1998 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında, öncesi tamamen tarım alanı olan çekişmeli yerin kadastro komisyonu tarafından orman sayılarak kısmen orman alanı içinde bırakıldığını iddia ederek, bu işlemin iptali ile taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılması istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne ve 01.11.2010 günlü bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 18453,00 m² yüzölçümündeki bölüme yönelik orman kadastrosunun iptaline, krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden davanın reddine karar verilmiş, davalı ... Yönetimi vekilinin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16/05/2013 gün ve 2013/3755 E. - 2013/5593 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle, “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA” karar verilmiştir.
Davalı ... Yönetimi vekili bu kez kararın düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 10/07/1998 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece, 01.11.2010 günlü bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 18453,00 m² yüzölçümündeki bölüme yönelik orman kadastrosunun iptaline karar verilmiş ise de, verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, dava gerçek kişiler tarafından on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Bu nedenle, somut olayda, davanın konusu 10/07/1998 tarihinde ilân edilen orman tahdidinde çekişmeli 258 parsel sayılı taşınmazın tahdit içine alınan bölümüdür. Taşınmazın tahdit dışında kalan bölümü somut davanın konusu değildir. Ancak, mahkemece yapılan keşifte çekişmeli taşınmazın 10/07/1998 tarihinde ilân edilen tahditte ne kadar yüzölçümünün tahdit içinde kaldığı belirlenmemiş, hükme dayanak yapılan raporu hazırlayan orman bilirkişinin 1957 tarihli memleket haritasına göre orman sayılmayan bölüm olarak belirlediği (B) harfi ile gösterilen bölüme yönelik orman kadastrosunun iptaline karar verilmiştir. Oysa, dosya arasında bulunan tahdit haritasına göre, kabule konu (B) harfli bölümünün tamamı değil, bir bölümünün tahdit içinde kaldığı görülmektedir. Ancak, mahkemece yapılan keşifte görev alan orman bilirkişi tahdit haritasına göre taşınmazın kısmen tahdit içinde kaldığını bildirmesine rağmen, tahdit içinde kalan bölümün yüzölçümünü belirlememiştir. Oysa, somut davada öncelikle belirlenmesi gereken husus davanın konusu olan yani, taşınmazın tahdit içinde kalan bölümün belirlenmesi ve daha sonra bu bölümün eski tarihli resmî belgelerdeki konumu belirlenip ve oluşacak sonuca göre tahdit içinde kalan bölüm hakkında hüküm kurulması olmalıydı.
Mahkemenin tahdit dışında kalması nedeniyle gerçek kişiler tarafından açılan somut davanın konusu olmasına olanak olmayan ve orman kadastro komisyonunca tahdit dışında bırakılan bölümleri de kapsar şekilde hüküm kurması isabetli değildir. Zira tahdit dışında bırakılan bölüm yönünden zaten orman kadastro komisyonunun davacılar aleyhine bir kararı bulunmamaktadır. Dolaysıyla davacılar aleyhine olmayan bir kararın davacılar lehine iptali de söz konusu olamaz.
O halde, doğru sonuca oluşabilmesi için, mahkemece çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerleri kapsayan en eski tarihli hava fotoğrafı ile bu hava fotoğrafından üretilmiş memleket haritası ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 10/07/1998 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu haritası ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 5 ya da 6 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde orijinal-renkli (renkli fotokopi) orman kadastro haritasının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de orman kadastro haritasının ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte orijinal renkli orman kadastro haritaları üzerinde gösterilmeli ve taşınmazın tahdit içinde kalan bölümünün yüzölçümü tereddütsüz saptanmalı, davanın konusu bu şekilde saptandıktan sonra, getirtilen eski tarihli resmi belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle çekişmeli taşınmazın dava konusu olan tahdit içinde kalan bölümlerinin öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; Harita ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın dava konu olan bölümün konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın davaya konu olan bölümünün konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli ve daha sonra usuli kazanılmış haklarda gözetilerek tahdit içinde kalan bölüm yönünden oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından, davalı ... Yönetimi vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetimi vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 16/05/2013 gün ve 2013/3755 - 2013/5593 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.