17. Ceza Dairesi 2018/5681 E. , 2019/3841 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
TEBLİĞNAMEDEKİ İSTEK : Bozma
Yerel mahkemece sanıklar hakkında hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:
Kollukta sanık ..."ı teşhis eden tanık Yunus Vurğun"un ifadesinde sanığın yüzünü görmediğini, vücut yapısı itibarıyla teşhis ettiğini beyan ettiği, tanık ..."ın suçta kullanılan aracın.... plakalı ve plakasının son rakamlarının 4 basamaklı olduğunu beyan ettiği, araştırma sonucunda aracın .... plaka sayılı olduğunun ve sanık ... tarafından kiralandığının tespit edildiği ancak suç tarihinde söz konusu aracı kullanan kişilerin kesin olarak tespit edilemediği, olay anlarını ve failleri net olarak gösterir kamera görüntüsünün bulunmadığı, olay yerinden elde edilen bulguların sanıklardan alınan örnekler ile uyuşmadığı anlaşılmakla;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/03/2015 tarih, 2014/10-613 Esas ve 2015/35 Karar sayılı kararında yer alan "Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak,
ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir." şeklindeki açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda, sanıkların üzerlerine atılı suçları işledikleri sabit olmadığından beraatlerine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ..."ın temyiz talepleri bu bakımdan yerinde görüldüğünden, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 25/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.