MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı ile aralarında tüketici kredisi sözleşmesi imzalandığını, davalıya 13.750 TL kredi kullandırıldığını ancak davalı ödeme yapmayınca hakkında takip başlattıklarını, takipten sonra 6.000 TL ödeme yapıldığını, takibe yapılan itirazın iptali ile davalının %40" dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, aksi halde davanın alacak davası olarak karar bağlanmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı, davacı tarafından borç ödemesi için gönderilen ihtarnamenin kendilerine 10.5.2010 tarihinde tebliğ edildiğini ve 7 günlük süre verildiğini ancak süre dolmadan 12.5.2010 tarihinde icra takibine girişildiğini, ödeme emri gelmeden 6.000 TL davlıya ödediklerini, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davacı tarafından davalı temerrüde düşürülmeden icra takibi yapılmış olduğu, davalının icra takibine yaptığı itirazın bu nedenle yerinde olduğu gerekçesi ile davacının itirazın iptali talebinin reddine, taleplerinin kabul edilmemesi halinde alacak davası olarak hüküm altına alınması talebinin de ayrı bir dava ve talep konusu olacağı gerekçesi ile bu talebin de reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından reddedilmiştir.
4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı kanunun 10. maddesinde “… Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir. ”hükmü yer almaktadır. Davacı bankanın tüketici kanununda düzenlenen bu hakkını kullanabilmesi için 4077 sayılı kanunun 10.maddesi hükmüne göre birbirini izleyen en az iki taksidin belirlenerek ödenmesi, aksi halde bakiye tüm taksitlerin muaccel olacağı uyarısını taşıyan ve 7 gün süreli ihtarname gönderilmesi gerekir. Davacı bankanın 6.5.2010 tarihli ihtarnamesi ile ileriye yönelik taksit miktarlarının da ödenmesi istenildiğinden bu ihtar 4077 sayılı kanunun 10.maddesi şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilemez ve dolayısıyla tüm kredi borcu için takip yapılamaz. Ancak davacı banka, davalının hesap katinde ve takip tarihinde halen ödemediği ya da eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte takip yapma hakkına sahiptir. Mahkemece, davalının takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve ferilerinin miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde, yanılgılı gerekçeyle davanın tümüyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.