19. Hukuk Dairesi 2017/4079 E. , 2018/591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi
MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülmekte olan asıl itirazın iptali ve karşı alacak davalarının ilk derece mahkemesi yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davalı-karşı davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine ... BAM 11. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararın bu kere davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı-karşı davacı vekili Av. ... gelmiş, başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Asıl davada davacı vekili, faturaya dayalı alacağın tahsili için giriştiği icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, taraflar arasında 2013 yılı sonunda yapılan sözlü anlaşma uyarınca davalının kestiği faturalar gözetildiğinde davacının değil davalının alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Karşı davada davalı-karşı davacı vekili, taraflar arasındaki sözlü anlaşma uyarınca davalı- karşı davacının, davacı-karşı davalıdan %5 geri ödeme %1 kira yardım bedeli ve 2013-2014 birim fiyat farkı alacağı 10.004,88 TL olmak üzere toplam 47.205,76 TL alacağı bulunduğunu ileri sürerek şimdilik 12.037,22 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Karşı davada davacı-karşı davalı vekili, taraflar arasında 05/01/2014 tarihli yazılı sözleşmenin bulunduğu, davalı-karşı davacının iddia ettiği gibi bir sözlü anlaşmanın bulunmadığını, davalı-karşı davacının iddialarının gerçek olmadığını, davalı-karşı davacının iskontosuz olarak aldığı faturaları itiraz etmeksizin defterine işlemiş bulunduğundan ödemek zorunda olduğunu, davacı-karşı davalının karşı tarafça gönderilen faturaları iade ettiğini, bu nedenle davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, tarafların defterlerinin incelenmesi sonucunda davacının davalıdan 34.906,11 TL alacaklı görüldüğü, davacının 17,21 TL işlemiş faiz alacağı olduğu, taraflar arasında 2014 yılında yapılan sözleşmenin 4.1 maddesinde davacının prim ve teşvik vermekte ve şartlarını değiştirmekte özgür olduğunun düzenlendiği, davalı-karşı davacının iddia ettiği gibi davacıya gerek kira gerekse ciro primi ödemeleri yapılacağına dair bir düzenlemenin bulunmadığı ve taraflar arasında düzenlenmiş 2013 tarihli bir sözleşmenin bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline takibin 34.906,11 TL asıl alacak ve 17,21 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, karşı davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı-karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, mahkemece dosyada dayanılan delillerin incelenip değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı-karşı davacının taraflar arasında kira yardımı yapılacağına ve ciro primi verileceğine dair sözleşme yapıldığına dair iddiasını kanıtlayamamasına, taraflar arasında 2013 yılında yapılmış bir sözleşme bulunmamasına, davaya konu alacağın 2014 yılında düzenlenen faturalara dayanmasına ve davalı karşı davacının söz konusu faturalara süresinde itiraz etmemesine göre istinaf başvurusunun yerinde görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanununun 362/1.a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 6763 sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK"a eklenen EK-Madde 1"de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2017 yılı için 41.530,00 TL"dir. Asıl davada temyize konu edilen miktarın 34.923,32 TL olması nedeniyle 21/04/2017 tarihli karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1/6/1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalı-karşı davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz isteğinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 13/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.