Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Uygulama kadastrosu sırasında K.. Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı H.. D.. adına kayıtlı bulunan eski 114 ada 3 parsel sayılı 210 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla ve 186,87 metrekare yüzölçümlü olarak; tespit ve tescil edilmiştir. Davacı H.. D.., uygulama kadastrosu sırasında, kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin ölçüm hatasından kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12. maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davacı davasını yasal ilan süresi içerisinde açmadığından yazılı olduğu şekilde karar verilmişse de verilen hüküm dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmazın tutanağı 23.2.2013 ile 25.3.2013 tarihleri arasında ilan edilmiş, davacı ise davasını 22.05.2013 tarihinde açmıştır. Bu nedenle, mahkemece, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği kabul edilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir iken, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir. Davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.