16. Hukuk Dairesi 2014/2369 E. , 2014/1776 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MUTKİ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/01/2012
NUMARASI : 2008/346-2012/43
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında U.. Köyü çalışma alanında bulunan 108 ada 2 parsel sayılı 1121,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar Kenan ve N.. D.. adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, Toprak Tevzii Komisyonunca oluşturulmuş tapu kayıtlarına dayanarak, taşınmazların kaçak yitik kişilerden Hazineye kaldığı gerekçesiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 108 ada 2 parselin 272,78 metrekarelik kısmının tespit gibi tesciline, 848,42 metrekarelik kısmının tespitinin iptali ile davacı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ve davalı Necat vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazda toprak tevzi parseli içerisinde kalan kısımların Hazinenin mülkü ve tasarrufunda olduğundan zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı, bunun dışında kalan kısımlarda davalı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; çekişmeli taşınmaza ilişkin belirtmelik tutanakları, ilgili kurumlardan araştırılarak getirtilip dosyasına konulmamış tapu kayıtlarının iktisap sebebinin doğru olup olmadığı yönünde hayatta olmaları halinde belirtmelik bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmeleri gerekeceği üzerinde durulmamış olduğu gibi, mahkemece hükme esas alınan rapor ve ek rapor da keşfi izlemeye elverişli nitelikte bulunmamaktadır. Ayrıca mera tahsis haritası, toprak tevzi haritası ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle taşınmazın hangi bölümlerinin tevzi haritalarının kapsamında kaldığı, hangi bölümünün mera haritası kapsamında kaldığı, aynı harita üzerinde net bir şekilde gösterilmemiş, çekişmeli taşınmazın öncesinin zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olması halinde mera olarak sınırlandırma tarihine ve tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmamış, keşif sırasında dinlenilen bilirkişi ve tanıkların davalı tarafın taşınmaz üzerindeki zilyetliğine ilişkin beyanları 3402 sayılı Yasa"nın 46/1 ve 14. maddesi kapsamında değerlendirilmemiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez. O halde, doğru sonuca varabilmek için öncelikle, toprak tevzii çalışmaları sırasında oluşturulan 163, 167 nolu parseller hakkında Hazine adına tapu kaydı oluşturulup oluşturulmadığının sorulması, varsa tapu kayıtlarının tesisine esas belirtmelik tutanakları araştırılarak, bulunması halinde 1962 yılında yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında bu taşınmaz yönünden herhangi bir kayıt ya da belgenin uygulanıp uygulanmadığı belirlenmeli, varsa tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, komşu taşınmazlara ait tespit tutanakları dayanağı kayıtlarıyla birlikte celbedilmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra davada menfaati bulunmayan komşu köylerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, zirai bilirkişi, fen bilirkişisi, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları ve kadastro tespit bilirkişilerinin huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında bilirkişi ve tanıklardan, varsa tevzi çalışmaları sırasında uygulanan kayıt ve belgelerin çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla gibi özel mülkiyete konu olamayacak ya da kaçak ve yitik kişilerden kalıp kanunlar uyarınca Hazineye intikal eden yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, zirai bilirkişiden taşınmazı değişik yönlerden gösteren fotoğraflar da eklenmek suretiyle ayrıntılı, denetlemeye elverişli rapor alınmalı, fen bilirkişisine tapu kaydı, belirtmelik tutanağı, mera tahsis haritası ve dava dosyası kapsamını belirtir keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, bir beldede geçmişte kaçak ve yitik kişilerin yaşamış olmasının, o yöredeki tüm taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden kaldığı anlamına gelmeyeceği göz önünde bulundurulmalı, çekişmeli taşınmazın mera haritası kapsamında kalması halinde Toprak Tevzi Komisyonu tarafından yapılan mera sınırlandırma tarihi, tevzi tapusu kapsamında kalan bölüm olması halinde tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, Kadastro Kanunu"nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davalı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Diğer taraftan 3402 sayılı Yasa"nın 1. maddesi gereğince kadastro hakimi, çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında doğru, açık ve infazı kabil hüküm kurmak zorundadır. Bu itibarla, çekişmeli taşınmaz mahkeme kararıyla ifraz edilmesi halinde ifraz edilen her bir bölümün, fen bilirkişi raporunda harflendirilerek yüzölçümlerinin gösterilmesinin istenilmesi; mahkemece de hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna atıf yapılmak suretiyle ifraz edilen her bir bölüm hakkında ayrı ayrı karar verilmesi zorunludur. Mahkemece, hükümde ifraz edilen taşınmazlara yönelik olarak fen bilirkişi raporuna atıf yapılmaması ve dosyada mevcut raporda, çekişmeli taşınmazın ifraz edilen her bir bölümünün harflendirilerek yüzölçümlerinin buna göre belirlenmemesi, bu şekilde hüküm fıkrasında fen bilirkişisinin rapor ve krokisi ile irtibat kurmaması da isabetsizdir. Hal böyle olunca; Mahkemece, yukarıda açıklanan şekilde inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.