3. Hukuk Dairesi 2016/508 E. , 2016/3204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin harici sözleşmeyle davalıdan gayrimenkul satın aldığını, gayrimenkulün İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırıldığını, kamulaştırma bedelinin tapuda malik olarak görünen davalıya ödendiğini, davalının, müvekkilinin tüm taleplerine rağmen aldığı kamulaştırma bedelini müvekkiline ödemekten kaçındığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutup; 10.000,00 TL"nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 62.250,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; gayrimenkulün 2007 yılında kamulaştırıldığını, müvekkilinin kamulaştırma kararından haberdar olmadığı dönemde, davacının gayrimenkulü satabileceğini söyleyerek, müvekkilinden vekaletname istediğini, müvekkilinin, davacıya vekaletname verdiğini, davacının, ibraname yapmaları gerektiğini aksi takdirde taşınmazın satış işlemlerini yapamayacağını söylemesi üzerine müvekkilinin tarihsiz ibranameyi imzaladığını, davacının vekaletname doğrultusunda hiçbir işlem yapmadığını, bu nedenle müvekkilinin davacıyı 17.03.2011 tarihinde azlettiğini, davacının talebinin haksız olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında geçerli bir satış sözleşmesi bulunmadığı, vekaletnamenin iş takibi konusunda verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonunda, 02.04.2013 tarih, 2013/3892 E.; 2013/5628 K. sayılı ilamla, davalının, dava konusu taşınmaza ilişkin olarak kamulaştırma işlemlerinin takibi konusunda davacıya noterden vekaletname verildiği, vekaletnamede, mahkemenin kabulünün aksine, kamulaştırma bedelinin tahsili hususunda davacıya yetki verildiği gerekçesiyle davacının talebinin bu kapsamda değerlendirilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, belge içeriğinde bir bedelden bahsedilmediği, yemin deliline dayanılmadığı, kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen bedelin davacı tarafça talep edilemeyeceği, vekaletnameye dayalı olarak davalıyı temsilen davacının hizmet verdiği hususunun anlaşılamadığı, davalının kendisini vekil aracılığıyla doğrudan temsil ettirdiği, Kamulaştırma Kanununun 31/b ve d maddeleri gereği Kamulaştırma Kanunun 10. maddesi uyarınca söz konusu vekaletname ve ibranamenin yasal dayanağının olmadığı, davacının davalıdan kamulaştırma bedelini talep edemeyeceği, sadece vermiş olduğu bedeli isteyebileceği fakat davacı tarafça verildiği iddia edilen bedelin açıkça belirtilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davacının, harici sözleşmeyle davalıdan satın aldığını iddia ettiği taşınmaz için dava dışı belediye tarafından davalıya ödenen kamulaştırma bedelinin, davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; davalının, davaya konu taşınmazdaki hissesini davacıya satıp satmadığı buna bağlı olarak da, davacının davalıdan talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamından; davalının, 31.01.2008 tarihinde, davaya konu taşınmaza ilişkin olarak kamulaştırma işlemlerinin takibi konusunda davacıya, vekaletname verdiği, taşınmazdaki hak ve hisselerinin tamamını veya bir kısmını kamulaştırma kararı veren idare lehine bedelli veya bedelsiz olarak vermeye, satmaya, kamulaştırma takrirlerini vermeye, kamulaştırma yapan makam yerine irtifak hakkı tesisine ve tesciline, kamulaştırma bedellerini ilgili banka şubesinde talep, tahsil, ahzukabza, kamulaştırmaya ilişkin bütün işlemleri yapmakta davacıyı yetkili kıldığı anlaşılmaktadır.
Daha sonra davalı, tarihi beli olmayan ibraname başlıklı belge ile; "Sahibi ve hissedarı bulunduğum İstanbul ili, Gaziosmanpaşa İlçesi, Atışalan Uzuncaova mevkii hudutları dahilinde tapunun 206 ada 6 parseldeki ve beherindeki hisselerimin bir kısmını veya tamamının satışı hususlarında ve hibe ve bedelsiz olarak terk ve temliki hususlarında ..."yı Edirne 3. Noterliğin"nde düzenlenen 31.01.2008 tarih ve 889 yevmiye numaralı vekaletname ile yetkili kıldım ve kendisini vekil tayin ettim. Bu gayrimenkullerin satışından mütevellit bütün satış bedellerinin tamamını kendisinden nakten ve haricen aldım, hibe ve bedelsiz olarak terk edilecek kısımları içinde muvafakatım vardır. İş bu satışı yapılacak parsellerdeki ve hisselerimdeki haklarımdan dolayı ..."dan tamamını aldığımdan, hak ve alacağım olmadığını, hibe edilecek özel ve tüzel kişilerde dahi hakkımın kalmadığını, gerek vekilim ..."nın ve gerekse bu gayrimenkullerden hisse alacak veya lehine hibe edilecek özel veya tüzel kişilerin zimmetlerini ibra ve iskatı hak eylediği beyan ve kabul ederim" diyerek taşınmaz satış bedelini aldığını kabul ettiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, davacı, davaya konu taşınmazı, harici sözleşmeyle, davalıdan satın aldığını, satış bedelini de ödediğini iddia etmiş, davasına dayanak yaptığı vekaletname ve ibranameyle, davaya konu taşımazı, harici sözleşmeyle davalıdan satın aldığını ve satış parasını da ödediğini ispat etmiştir.
Tapulu taşınmazların haricen satışı geçersizdir. (TMK m.706, TBK"nın 237 ve Tapu Kanununun 26.maddeleri) Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilirler.
Buna göre, davacı ile davalı arasında davaya konu taşınmazın devrine ilişkin satım sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir. Davacı, geçersiz sözleşmeye dayanarak, davalının, belediyeden aldığı kamulaştırma bedelini talep edemez. Davacı, sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda yalnızca davalıya taşınmaz için ödediği satış bedelini isteyebilir.
Somut olayda, davacı, taşınmaz için davalıya ne kadar ödediğini açıklamamıştır. İbraname metninde de bu hususta bir açıklık bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; vekaletname ve ibraname içeriği birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında davaya konu taşınmazın davacıya devrine yönelik harici sözleşmenin akdedildiği, resmi şekilde yapılmayan sözleşmenin geçersiz olduğu ve davacının yalnızca davalıya ödediği satış bedelini geri isteyebileceği göz önünde bulundurularak, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde, davacıya satış bedeli açıklattırılıp, ispat kuralları çerçevesinde taraflarca gösterilen deliller toplanıp, 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas-1948/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı da dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.