3. Hukuk Dairesi 2015/2365 E. , 2016/3198 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının su borcunu ödemediğini, hakkında başlatılan icra takibine de itiraz ettiğini, itirazla takibin durduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dayandığı abonelik sözleşmesindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; 07.03.1997 tarihli abone sözleşmesinde bulunan imzanın davalıya ait olmadığının adli tıp bilirkişinin sunduğu raporla anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; su borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; abone sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olup olmadığı, imza incelemesinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bir belgedeki imzanın, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik araç gereç yardımıyla, binoküler mikroskopla büyütülerek kıyaslama, ultraviyole lambası ve ınfraded ışınları altında tahrifat, belgelerin arka yüzündeki yatık ışık verilerek fülaj izi görüntüsü, alttan aydınlatmalı lambalarla imza kopyacılığı, grafolojik, grafometrik esaslar içerisinde milimetrik mukayeseli ölçümler ve belgelerin niteliğine göre gerekli fenni metotlarla yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu, gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarını fotoğraf yada diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.(HGK 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E.; 2001/483 K)
İmza incelemesinde; öncelikle abone sözleşmesinin düzenlenme tarihinden öncesine ilişkin olarak ilgilinin uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, düzenleme tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır.Sözleşme tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde ve mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celp edilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde, davaya konu abonelik sözleşmesinin 1997 tarihli olmasına rağmen kıyas belgelerin 2009-2010 yıllarına ait olduğu, davalının celse arasında imza örneklerinin alındığı belirtilmesine karşın davalının imza örneklerinin dosya içinde bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; hangi ortamda, ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığının açıklanmadığı ve ulaşılan sonucun maddi dayanaklarının denetime elverişli şekilde ortaya konulmadığı, raporun, yukarıda yapılan açıklamalara ve ilkelere uygun olarak düzenlenmediği, hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davalının 1997 yılından önce resmi kurumlara vermiş olduğu imza örnekleri toplanıp, mahkeme huzurunda imza incelemesine esas olacak şekilde imza örnekleri de alındıktan sonra alanında uzman bilirkişiye imza incelemesi yaptırılarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.