3. Hukuk Dairesi 2015/5065 E. , 2016/3197 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dva dilekçesinde; tarafların 07.03.2007 tarihinde evlendiğini, davalının, müvekkilinden adına bir daire almasını istediğini, bu isteği kabul edilmeyince de müvekkilini terk ettiğini belirterek; tarafların boşanmalarına, 30.000,00 TL manevi ve 40.000,00 TL maddi tazminatla, ekli listede belirtilen ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesini, eşyaların aynen iadesinin mümkün olmaması halinde eşyaların değeri olan 10.938,50 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının ilk evliliğinden olma çocukları yüzünden evlendikleri günden itibaren davacıyla sorunlar yaşadıklarını, artık bir araya gelip, bu evliliği sürdürmelerinin mümkün olmadığını savunarak; davacının boşanma talebinin kabulüne, diğer taleplerinin reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, 19.06.2008 tarihli ilamla; tarafların boşanmalarına, maddi-manevi tazminat ile eşyalarla ilgili talebin reddine karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma yönünden hükmü onamış, davacının diğer istemleri yönünden hükmün bozulmasına karar vermiş, bozmaya uyma kararı alan mahkemece; davacının eşya talebi, tazminat talebinden tefrik edilerek, yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemece, 27.09.2012 tarihli ilamla; eşyaların evlilik birliğinin kurulması amacıyla kadına verildiği, bu eşyaların çeyiz eşyası niteliğinde olduğu ve çeyiz eşyalarının kadına ait olup, geri istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından yalnızca vekalet ücretine ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava; koca tarafından açılan ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Yargılama giderleri, davada haksız çıkan, yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. (HMK m.326) Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtasıyla takip etmiş ise haksız çıkan taraf yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edilir. Mahkeme, davada haksız çıkan tarafı kendiliğinden yargılama harç ve giderlerini ödemeye mahkum eder, bunun için haklı çıkan tarafın bir talepte bulunmuş olmasına geek yoktur. (HMK m.332)
Somut olayda, davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiş, mahkemece, davanın reddine karar verilmesine rağmen kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; davada kendisini vekil ile temsil ettiren ve lehine hüküm kurulan davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün son fıkrasından sonra gelmek üzere; "Davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yarına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 1.312,62 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine "ifadesi eklenmek suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 03.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.