
Esas No: 2013/8937
Karar No: 2013/8944
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/8937 Esas 2013/8944 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, Kuzey ... Kentsel Dönüşüm Projesi Kapsamında taşınmazını davalı belediyeye devrettiğini, 5104 sayılı yasa uyarınca sözleşmedeki bina ve ağaç bedelin tamamı olan 11.399, 00s TL"nin ödenmesi gerektiği halde %10 enkaz bedeli olan 1.202, 90 TL"nin ödendiğini, 10.196, 10 TL alacağının bulunduğunu, belirtilen alacağın tahsili için ... 26. İcra Müdürlüğü"nün 2012/9233 sayılı dosyasında yapılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %40 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ... 26. İcra Müdürlüğü"nün 2012/9233 sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin 10.196, 10 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden ve likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ; Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünün ikinci fıkrasının hükümden çıkartılarak yerine aynen "Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 545.04 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 24.30 TL temyiz harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 8.4.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.