Yanlar arasında görülen gaiplik, tescil ve takyidatların kaldırılması davası sonunda, yerel mahkemece gaiplik ve tescil isteğinin kabulüne, takyidatların kaldırılması isteğinin reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, gaiplik, tescil ve takyidatların kaldırılması isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, gaiplik ve tescil isteğinin kabulüne, takyidatların kaldırılması isteğinin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 37 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapuda A.kızı M. V.oğlu Y. ve L.ile dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğü adlarına kayıtlı olup, A.kızı M.ın payı üzerinde 2001 tarihinde konulmuş haciz şerhinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı Hazine vekili, taşınmazın on yılı aşkın süredir kayyım ile idare edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Gerçekten de; Türk Medeni Kanununun 588. maddesi "Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, o kimsenin gaipliğine karar verilir.
Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilan süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer.
Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür." düzenlemesine yer verilmiş ve aynı yasanın 33/2, 3.maddesi hükmünde de; "mahkeme gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilanla çağırır.
Bu süre, ilk ilanın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır." hükmü öngörülmüştür.
Öyleyse, yukarıda değinilen düzenlenmeler gözetildiğinde bir kimse hakkında gaiplik kararı verilebilmesi için diğer koşulların yanında en az iki kez ilan yapılması zorunludur.
Oysa, somut olayda, bir kez ilan yapılmış ve bununla yetinilmek suretiyle mahkemece sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca gerekli ilanların yapılması, mahkemece 2001 tarihli haciz şerhinin dayanağı belgeler getirtilerek, haczin neye istinaden konulduğu saptanmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.6.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.