Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/12931
Karar No: 2013/10536

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/12931 Esas 2013/10536 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2012/12931 E.  ,  2013/10536 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KARAMAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 13/03/2012
    NUMARASI : 2010/218-2012/200

    Yanlar arasında görülen tapu  iptali  ve  tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece  davanın, reddine  ilişkin olarak verilen karar  davacılar  vekili  ile  katılma  yoluyla  davalı  E.. .vekili  tarafından  yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.06.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat  İ..  K. ile  diğer temyiz eden  davalı  E.K.vekili Avukat M..A..  geldiler, davetiye  tebliğine  rağmen  temyiz  edilen  davalı  A.A.. T.. vekili  Avukat  gelmedi, yokluğunda, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeye konu 2715 ada 5, 7, 8 ve 9  parsel sayılı taşınmazların tamamı,  2715 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 110/392 payı, 2715 ada 10 parselin 280/576 payı, aynı ada 11 parselin 26/447 payı, aynı ada 6 parselin 372/560 payı kök miras bırakan İ..K..a aitken 1983 yılında ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları olan E..Ü.., İ.. B.., R. Ö.., .Y. R.N.T.., B.Ç. E.K.ile Y. K.ın kaldıkları, mirasçılardan davalı E."un bizzat, Y."in ise kendi adına asaleten E.dışındaki diğer mirasçılar adına vekaleten hareket ederek mirasçılar arasındaki iştiraki feshederek 29.07.2003 tarihinde bedel ve miktar farkı gözetmeksizin aralarında yaptıkları rızai taksime istinaden 2715 ada 2 parseldeki payın Y.. veE haricindeki mirasçılar adına, 2715 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların Y.. adına, 2715 ada 5, 7, 10, 11 ve 6 parsel sayılı taşınmazlar ile kök muristen gelen payların davalıE adına tescil edildiği, aynı gün bir sonraki yevmiye ile vekil Y.."in 2715 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki tüm mirasçıların paylarını davalı E..a satış suretiyle devrettiği, yine taksimde kendisine isabet eden 8 ve 9 nolu parselleri de 27.11.2006 tarihinde davalı E..a satış suretiyle aktardığı, E..un da 9 nolu parseli diğer davalı A.. A..T..r"e  04.06.2009 tarihinde 75.000.-TL bedelle sattığı, 1275 ada 6 parseldeki payı ile ilgili olarak açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davası neticesinde  verilen  satış kararı doğrultusunda 27.09.2005 tarihinde dava dışı V.. D.a ihale edildiği, Y.."in 08.01.2009 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak davacılar arasında yeralan A..K..

    Davacılar, miras bırakanları İ..K."dan miras yolu ile intikal eden taşınmazların mirasçılara  devri konusunda mirasçılar arasında yeralan kardeşleri Y.. ile davalı E..u vekil tayin ettiklerini, daha sonra Y.."in öldüğünü, davalı E..un taşınmazlarla ilgili bilgi vermemesi üzerine Tapu Müdürlüğünde yapmış oldukları araştırma neticesinde vekaletnamelerin kötüye kullanılarak mirasçılar arasında taksim yapılmış gibi gösterilerek tesciller yapıldıktan sonra sözkonusu taşınmazların tamamının  muvazaalı olarak  davalı E..a aktarıldığını, E..un da 9 nolu parseli diğer davalı A.. A..ye muvazaalı olarak devrettiğini, öte yandan  6 nolu parselinde açılan ortaklığın giderilmesi davasında dava dışı kişiye satıldığı halde bu satış sebebi ile de kendilerine herhangi bir bedel ödenmediğini ileri sürerek, miras payları oranında tapuların iptali ile tesciline, davalı A.. A..ye devredilen 9 nolu parsel yönünden temlikin iyiniyetli kabul edilmesi halinde bu parsel yönünden ve 6 nolu parsel yönünden talep ettikleri tazminatın davalı E..dan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
    Hemen belirtmek gerekir ki; davalı A. Ali T."in davalıE ve vekâletname ile işlem yapan bir kısım davacıların miras bırakanı olan Y.. ile  el ve işbirliği içinde hareket ettiğinin ve kötüniyetli olduğunun ortaya konulamadığı gözetilerek bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, kök muristen intikal eden taşınmazların taksim ve devir işlemlerini Y.."in kendi adına asaleten ve E haricindeki mirasçılar adına vekaleten gerçekleştirdiği dikkate alındığında Y.."in mirasçıları olan davacılardan  H.K.D.A. B.K., F. K. ve A. K."ın  halefiyet ilkesi gereği  açtıkları eldeki dava dinlenemeyeceğine göre bu davacılar yönünden de davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. Öte yandan; keşfen belirlenen değer üzerinden harç ikmal edilmediğinden dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş olması da  doğrudur. Davacılar vekilinin  bu yönlere  değinen temyiz itirazları ile davalı E..un tüm temyiz itirazları yerinde  yerinde değildir. Reddine.
    Davacılar vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince;
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 506/2.md.) hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona  dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Türk Medeni Kanunu"nun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vek$alet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekâlet eden arasında  bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; kök miras bırakandan intikal eden taşınmazlarla ilgili işlemlerin takibi konusunda mirasçılardan Y.. ile davalı E..un vekil  olarak görevlendirildikleri, davalı E..un bizzat, vekil Y.."in ise kendi adına asaleten ve diğer mirasçılar adına vekaleten hareket ederek rızai taksim neticesinde taşınmazların büyük bir çoğunluğunun davalı E..a devrinin sağlandığı, vekil Y.."in taksimde kendi adına tescil ettirdiği 2 parça yer ile diğer mirasçılar adına tescil ettirdiği 1 parça yeri de yine davalı E..a satış göstermek suretiyle  aktardığı, böylece taşınmazların tamamına davalı E..un malik olduğu tartışmasızdır. Her ne kadar düzenlenen vekaletnamelerde taksim ve satış yapma konularında yetki mevcut ise de vekilin bu yetkilerini kullanırken  vekil edenin yararına hareket etmesi ve zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altında bulunduğu kuşkusuzdur. Kaldı ki davalıE..aksim ve  sonradan gerçekleştirilen temliklerin diğer mirasçıların talimatları ve bilgileri dahilinde gerçekleştirildiğini iddia etmediği gibi, savunmasında, dava açılmadan önce kendisini arayan davacı mirasçılara yapılan masrafları paylaştırdıktan sonra herkesin hakkını vereceğini söylediğini beyan etmesi karşısında yargılamadan önce ölen vekil Y.."in davalıE ile el ve işbirliği içinde hareket ederek vekalet görevini kötüye kullandığı  sonucuna ulaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, vekil Y.."in mirasçıları olan H.. K.. D..A..B.K., F.K. ve A.K. haricindeki davacılar yönünden çekişme konusu 1275 ada  2, 5, 7, 8,  10 ve 11  parsel sayılı taşınmazlarla ilgili iptal ve tescil isteğinin kabulüne, 1275 ada 6 ve 9 nolu parseller yönünden ise tazminat isteklerinin değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile  yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davacılar vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nin 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacılar  vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz eden davalıdan alınmasına,   25.06.2013  tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi