Yanlar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tapu maliki ile murisin aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüyle, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler (satış akit tabloları ve ekleri) getirtilmelidir.
2- Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5- Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;79 parsel sayılı taşınmaz genel arazi kadastrosu yoluyla M..kızı H..e ve ortakları adlarına tapuya tescil edildiği halde mahkemece anılan parselin kadastro tespit tutanağı ve var ise kadastro sırasında uygulanan tapu ve vergi kayıtları bulundukları yerlerden getirtilmemiştir. Davacının annesi nüfus kütüğünde M..kızı H..N.olarak kayıtlı olduğu halde , mahkemece M..kızı H..e yerine M. kızı H.bakımından nüfus kütüğünde kayıt bulunup bulunmadığı Nüfus Müdürlüğünden sorulmuştur. Yine mahkemece, M..H..hakkında zabıta araştırması yaptırılmış olup, tanıyan bilen yok yönünde cevap alınmıştır. Duruşmada dinlenen bir davacı tanığı da M..H.."nin soyadının N..olduğunu bildirmiş ise de M..H..M..H..e Nalbant"ın aynı kişiler olup olmadıkları ve 79 parsel sayılı taşınmazın kim/kimler tarafından kullanıldığı yönünde beyanı alınmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın karar vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, yukardaki ilkeler uyarınca araştırma yapılarak kayıt maliki ile davacının miras bırakanının aynı kişiler olup olmadığının duraksamaya yer vermiyecek şekilde tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, 79 parselin tapu kaydında maliki M..H.."nin soyadı yazılmamış olup mahkemece tapu kütüğünde malik olarak gözüken M..H.. ile davacının miras bırakanı olan M..H.. Nalbant"ın aynı kişiler olduklarının tespitine karar verilmesi gerekirken tapu sicilinde hiç olmayan N..soyadı tapuya yazılmak suretiyle kaydın düzeltimine karar verilmesi de isabetsizdir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.