Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4274
Karar No: 2021/8408
Karar Tarihi: 16.06.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/4274 Esas 2021/8408 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/4274 E.  ,  2021/8408 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İstanbul 20. İş Mahkemesi

    Dava, yurtdışı borçlanmasının ilgili dönemine maledilmesi, 28.10.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması ve maletmeye göre yükseltilecek aylığın faiziyle ödenmesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine reddine karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı vekilince istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, yurtdışı borçlanmasının 25.1.1981 tarihinden ileriye doğru maledilmesini, 28.10.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasını ve maletmeye göre yükseltilecek aylığın ve fark aylıkların faiziyle ödenmesi gerektiğinin tespitini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum vekili yapılan işlemlerde hukuka aykırı bir husus bulunmadığından davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemesince “... Bu durumda tahsis talebinde bulunduğu tarihlerde yurda kesin dönüş yapmış sayılmayan davacıya, 3201 sayılı yasaya göre yaptığı borçlanması ile Almanya yetkili makamlarından alınmış Sigortalı Hizmet Döküm Çizelgesi kayıtlarında gözüken ve DEÜV-Almanya Veri Toplama ve Veri İletme Yönetmeliğine göre bildirildiği belirtilen çalışmaları nazara alınarak yaşlılık aylığı tahsis taleplerinin reddedilmesine ilişkin davalı kurum işleminin yürürlükteki yasa ve mevzuata uygun olduğu gibi, 14.04.2015 tarihindeki yeniden tahsis talep tarihinde yurtdışında çalışması bulunmayan, işsizlik ve hastalık yardımı almayan davacıya 01.05.2015 tarihinden geçerli yaşlılık aylığının yeniden bağlanmasına ilişkin Kurum işleminin de yürürlükteki yasa ve mevzuata uygun olduğu açıktır.
    Yapılan yargılama, aldırılan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı Kurumun davacının yurtdışında çalışmalarının bulunduğu tarihlerde yapmış olduğu yaşlılık aylığı tahsis talebinin reddedilmesi yönündeki işleminin hukuka ve yurtdışındaki Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen sigortalılık sürelerinin düzenlendiği 3201 sayılı Kanuna uygun olduğu sonuç ve kanısına varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve buna göre aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası tesis kılınmıştır...” gerekçesi ile, “...davanın reddine,...” karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesince “...Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davacının tahsis talebinde bulunduğu tarihler itibariyle kesin dönüş şartının gerçekleşmediği gibi aksi de iddia ve ispat edilmediğinden, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik olarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun oy birliğiyle esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir...” gerekçesi ile, “...İstanbul 20.İş Mahkemesinin 2017/208 Esas, 2018/107 Karar sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,...” karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU NEDENLERİ
    Davacı vekili, usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Eldeki dosyada, davacının 31.10.2012 tarihinde yurtdışı sürelerinden çalışılan ve boşta geçen süreleri borçlanma talebinde bulunduğu, davalı Kurumun günlük 10.032 prime esas günlük kazanç üzerinden 6996 gün ve 70183,87 lira olan tahakkuku 31.12.2012 tarihli yazı ile davacının Almanya adresine gönderdiği, davacının 18.3.2013 tarihinde 50.300,00 lira (5013 gün) ödediği, 20.3.2013 tarihinde Kuruma verdiği dilekçesi ile 6996 günlük tahakkuktan emekliliği için yeterli süreyi ödediğini belirterek tahakkukun ödemesine göre düzeltilmesi talebinde bulunduğu, 21.3.2013 tarihinde bulunduğu tahsis talebinin 15.4.2013 tarihli yazı ile davacının Almanya rant sigortasına ilk giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmemesi nedeniyle yaşlılık aylığı tahsis talebinin reddedildiği, 1.4.2013 tarihinde yeniden yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu, aylık bağlanmaması üzerine 19.9.2013 tarihinde yeniden yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunduğu, davalı Kurumun bu talebe cevaben 26.9.2013 tarihli yazı ile davacının 17.4.2013 tarihinde yeniden borçlanma talebinde bulunduğundan bahisle ilgili servisin 31.10.2012 tarihli borçlanma talebinin iptali yönünde dilekçe istendiğinin ancak henüz cevap alınmadığının belirtildiği, dolayısıyla davacının borçlanma gün sayısına ilişkin düzeltme talebinin borçlanma talebinin iptaline ilişkin bir talep olarak değerlendirildiği , hizmet günü “0” gösterilerek tahsis talebinin reddedildiği, davalı Kurumun talebi üzerine davacı vekili tarafından 28.10.2013 tarihinde verilen ve herhangi bir süre ve gün belirtilmeyen borçlanma talep dilekçesine “not: 31.10.2012 tarihli dilekçenin iptalini arz ve talep ederim” yazıldığı, bu talebe karşılık davalı Kurum tarafından 13.12.2013 tarihli yazı ile bu defa 10,896 lira prime esas günlük kazanca göre hesaplanan 25.1.1981-1.2.2012 tarihleri arasında 6996 gün ve 76228,43 lira bedelli tahakkukun gönderildiği, davacının bu tahakkukun iptali ile Almanya’da işe başladığı tarih olan 25.1.1981 tarihinin sigorta başlangıcı olarak tespiti talebiyle 20.12.2013 tarihinde açtığı davada, henüz borçlanma ile ilgili niza bulunmadığından borçlanma ile ilgili talebin usulden reddine, sigorta başlangıcının 25.1.1981 olduğunun tespitine karar verildiği, kararın 21. Hukuk Dairesinin 15.1.2015 tarihli onama kararı ile kesinleştiği, davacının 9.4.2015 tarihli dilekçesi ile kesinleşen ilam ve ödediği borçlanma gereği yaşlılık aylığının ilk tahsis talebine göre bağlanmasını talep ettiği, 14.5.2015 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talep formunu sunduğu, davalı Kurumun 1.5.2015 tarihinden itibaren 4616 gün borçlanma ve 24 gün 4/a sigortalılık süresi olmak üzere toplam 4640 gün üzerinden 506 sayılı kanun Geçici 81/A maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağladığı, davacının 17.8.2015 tarihinde Kuruma verdiği dilekçe ile borçlanma ödemesinin 5000 gün olduğunu, 1.4.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinden bu tarihten itibaren aylığın faiziyle ödenmesi talebinde bulunduğu, davalı Kurumun 28.12.2015 tarihli yazısı ile davacının Almanya çalışmalarının 31.12.2014 tarihine kadar devam etmesi nedeni ile 19.9.2013 tarihli tahsis talebine istinaden aylık bağlanamadığını, 17.4.2015 tarihli tahsis talebine istinaden 1.5.2015 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığını bildirdiği, davacının 19.2.2016 tarihli dilekçesi ile 12.5.2015 tarihli Almanya hizmet belgesini sunarak 21.3.2013 tarihi itibariyle Almanya’da sigortalı olmadığı ve aylık başlangıcının değiştirilmesi talebinde bulunduğu, talebin 25.2.2016 tarihli yazı ile reddedildiği, 4.4.2016 tarihinde yeniden aynı talepte bulunduğu, 25.4.2016 tarihli Kurum yazısı ile sigortadan muaf cüz’i çalışmanın kesin dönüş şartına engel olduğunun belirtilerek talebin yeniden reddedildiği, davacının 13.3.2017 tarihli dilekçesi ile 25.1.1981 tarihinden itibaren borçlanmanın maledilmesi ve 28.10.2013 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması, maletmeye uygun olarak yaşlılık aylığının hesaplanması ile ödenmeyen aylıkların faizleriyle ödenmesi talebinde bulunduğu, davalı Kurumun 24.3.2017 tarihli yazısı ile 22.3.2013 tarihli tahsis talebine istinaden kesin dönüş şartı yerine gelmediğinden aylık bağlanamayacağının bildirildiği, talebin reddi üzerine eldeki davanın açıldığı, ilk derece Mahkemesince davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Karar eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
    Davacı, 25.1.1981 sigorta başlangıç tarihine göre yaşlılık aylığı tahsis koşullarının oluşumunda 506 sayılı kanunun 60/A/a maddesinin sigorta başlangıç tarihindeki yürürlük şekline tabi olup bu düzenlemeye göre yaşlılık aylığı bağlanması için 50 yaş ve 5000 gün yeterlidir. Davacının Türkiye’de 2.7.2012-25.7.2012 tarihleri arasında 24 gün 4/a kapsamında sigortalılık süresi, 31.10.2012 tarihinde yurtdışı çalışma sürelerini borçlanma talebinde bulunarak , 31.12.2012 tarihli yazı ile bildirilen tahakkuku 5013 gün olarak 18.3.2013 tarihinde süresinde ödemesi nedeniyle toplam 5037 gün 4/a kapsamında sigortalılık süresi ve dava dilekçesine göre 28.10.2013 tarihli yaşlılık aylığı tahsisi talep tarihinde 50 yaşında olması nedeniyle tahsis koşullarını gerçekleştirmiş olup 1.11.2013 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı tahsisine hak kazanmıştır.
    Ne var ki dosya içerisine alınan 12.5.2015 tarihli yurtdışı çalışma kayıtlarına göre 1.11.2013 tarihinden sonra 1.5.2014-31.12.2014 tarihleri arasında sigortadan muaf cüz’i çalışma nedeniyle kesin dönüş yapılmadığı anlaşıldığından, davacının fark aylık ödenmesine ilişkin talebi bu dönemin dışlanmasına göre değerlendirilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi