1. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/8484 Karar No: 2013/10431
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/8484 Esas 2013/10431 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı hazine, gaiplik ve tapu iptal tescil isteklerinde bulunduğu dava sonuçlanmadan yerel mahkeme, görevsizlik kararı verdi. Ancak, davada mal varlığına yönelik bir talep olduğu için Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu ve husumetin kayıt malikine ya da mutasarrıfına veya bunların mirasçılarına veya kayyıma yöneltilmesi gerektiği belirtildi. Dava yöntemine uygun biçimde kayyımın davada yer alması ile işin esasına bakılarak sonuca göre karar verilmesi gerektiği vurgulandı. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olması ve davada kayyımın bulunması gerektiği belirtildi. Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu'nun 32. ve devamı maddeleri, 588. madde; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2., 382. ve 383. maddeleri.
Yanlar arasında görülen gaiplik-tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece görevsizliğe ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, gaiplik ve tapu iptal tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiş ise de; Mahkemenin bu kararı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 32. ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan gaiplik davalarında verilebilecek kararlardandır. Oysa somut olayda davacı hazine, gaiplik isteği yanında, son mirasçı sıfatıyla taşınmazın tapusunun iptali ile hazine adına tescil isteminde de bulunmuştur. Bu tür bir isteğin TMK"nun 588. maddesi kapsamında olduğu açıktır. Öte yandan, davanın taşınmazın aynına yönelik olduğu gözetildiğinde olayda HMK"nun 382. ve 383. maddelerinin uygulama yeri de bulunmamaktadır. Zira dava mal varlığına yönelik olup, bu hali ile Hukuk Muhakameleri Kanunu"nun (HMK) 2. maddesi kapsamında olduğunun kabulü zorunludur. Anılan madde uyarınca da davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu tartışmasızdır. Diğer taraftan, eldeki davanın hasımlı dava olması nedeniyle husumetin kayıt malikine ya da mutasarrıfına veya bunların mirasçılarına veya kayyıma yöneltilmesi de yasal zorunluluktur. Hal böyle olunca, yöntemine uygun biçimde kayyım"ın davada yer almasının sağlanması, işin esasının incelenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.