3. Hukuk Dairesi 2015/5377 E. , 2016/3069 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesi ile; davacıların desteği 20.11.2001 doğumlu M... A.. A..."nın K... M... K... köyünde 18.09.2005 günü saat 11:00-13:30 sıralarında arkadaşları ve kardeşleriyle birlikte oynadığı sırada, köy içeresinde bulunan ve telefon direklerinin sabitlemeye yarayan lente teline dokunup, elektriğe çarpıldığı, .... Devlet Hastanesine götürülürken vefat ettiği, küçüğün yapılan ölü muayene ve otopsisinde özelikle Adlı Tıp Kurumu raporuyla vücudundan elektrik akımı geçmesine bağlı solunum ve dolaşım durması sonucu öldüğünü ve bu olayda davalıların sorumlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı tutularak anne-baba için her birine 500TL den toplam 1.000TL maddi anne-baba için her birine 50.000TL kardeşlerinden her birine de 25.000TL olmak üzere toplam 200.000TL manevi tazminatın işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, 27.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatını davacı ... için 20.785,01TL"ye, ... için 29.913,73TL"ye arttırarak, ıslah edilen miktarlardaki destekten yoksun kalma tazminatıyla, manevi tazminatların olay tarihlerinden hesaplanacak yasal faizleriyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın hizmet kusuruna dayandırıldığını, idarenin sorumluluğu ve hizmet kusuru kabul edildiğinde davaya bakmaya görevli yargı yerinin idari yargı olacağını, davacılar murisinin herhangi bir yetkisi olmadan müvekkil idareye ait enerji nakil hattına yaklaşarak olayın oluşuna sebebiyet verdiğini, hayatın normal akışı içerisinde 9-10 m"lik enerji nakil hattı direğinde çarpılmanın mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın destek tazminatı yönünden kabulu ile davacı ... için 20.785,01TL davacı ... için 29.918,73TL destek tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsili ile davacılara ödenmesine, davanın manevi tazminat yönünden kısmen kabulu ile ... için 5.000TL, ... için 5.000TL, B... A... için 3.000TL, Maide Aydoğan için 3.000TL, Ferhat Aydoğan için 3.000TL, Z... A... için 3.000TL manevi tazminatın olay tarihi olan 18.09.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılar vekillerinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi (TBK.nun 56.maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hemen belirtmelidir ki, manevi tazminat ne bir ceza, ne de gerçek anlamda bir tazminattır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde belirtildiği gibi, ceza değildir; çünkü davacının yararı düşünülmeksizin sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Mamelek hukukuna dair bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği için de, gerçek anlamda bir tazminat sayılmaz. Manevi tazminat mağdurda veya zarara uğrayanda bir huzur hissi, bir tatmin duygusu doğurmalıdır. Manevi tazminatta temel olan ana düşünce budur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; manevi tazminat miktarının tayini yönünden, meydana gelen olayın oluş şekli, biçimi, davalı ..."ın %40, diğer davalı ..."un %60 oranında kusurlu oluşu, ölenin yaşı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacı anne, baba ile kardeşlerde oluşturduğu üzüntü dikkate alındığında, davacıların manevi dünyalarında oluşan yıkımı, acıyı ve kederi bir nebze de olsa giderici ve hafifletici olması açısından, hakkaniyete uygun bir miktara karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacılar için düşük miktarda manevi tazminatlara karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.