Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18409
Karar No: 2020/7234
Karar Tarihi: 12.11.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/18409 Esas 2020/7234 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, kendi malik olduğu taşınmazdaki havuza akan kaynak suyunun, davalının ruhsatsız kuyu açmasıyla kesildiğini iddia ederek, suya vaki müdahalenin önlenmesini ve kuyunun kapatılmasını talep etmiştir. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu gerekçesiyle, suyun debisinin ölçülüp, davalının kuyusunun etkisi ve kapatılması halinde suyun yeniden akıp akmayacağı gibi teknik konuların ayrıntılı şekilde incelenmesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuştur.
Kanun maddeleri ise şöyledir:
- Türk Medeni Kanunu'nun 718. maddesi: Arazi üzerindeki mülkiyet, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını da kapsar. Yapılar, bitkiler ve kaynaklar da mülkiyete girer.
- Türk Medeni Kanunu'nun 756. maddesi: Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılır. Başka bir arazideki kaynaklar için irtifak hakkı tescili gerekir. Yeraltı suları ise kamuya aittir.
14. Hukuk Dairesi         2016/18409 E.  ,  2020/7234 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı tarafından, davalı aleyhine 18.04.2014 gününde verilen dilekçe ile suya vaki müdahalenin önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava suya vaki müdahalenin meni ve kal istemine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu 677 ada 27 parsel sayılı taşınmaz içerisindeki havuza akan kaynak suyunun çıktığı yerin karşısına, davalının 679 ada 6 parsel sayılı taşınmaz içerisinde ruhsatsız kuyu açtığı ve kendi arazisinden çıkan suyun büyük oranda kesilmesine sebebiyet verdiğini ileri sürerek suya vaki müdahalenin önlenmesini, açtığı kuyunun kapatılmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; müvekkilinin açtığı su kuyusunun yasal prosedüre uygun olduğu, davacının kullandığı suyu etkilemediği, davacının arazisinden suyun akmaya devam ettiğini, davacının kullanmış olduğu suyun kadim sulardan sayılamayacağını, bu suyun kişiye mahsus sulardan olmadığını, davacının arazisinde kurumuş ağaçlardan başka bir şeyinin olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile davalının dava konusu 677 ada 27 No"lu parsel sınırları içerisinde tespit görmüş olan havuza (krokide B harfi ile gösterien), 679 ada 6 No"lu parsel (A harfi) sınırları içerisinde kalan kuyu açmak suretiyle gerçekleştirdiği suya vaki müdahalesinin men"ine, karar verilmiştir.
    Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
    Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gereğince; Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.
    Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen Türk Medeni Kanununun 756. maddesi gereğince de; "Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır."
    Gerek Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
    Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabii ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
    Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera,orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
    Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.
    Somut olaya gelince; davacıya ait taşınmaz içerisine akan kaynak suyuna, davalının ruhsatsız su kuyusu açarak müdahale ettiği ileri sürülerek, suya yapılan müdahalenin önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece yapılan keşiften sonra sunulan bilirkişi raporlarından anlaşıldığına göre davalı tarafın kendi arazisinde açtığı su kuyusu ile davacı tarafın havuzuna akan suyun aynı kaynaktan beslendiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporları yetersiz olup, davalı tarafından açılan kuyunun davacının kullandığı kaynak suyunu hangi oranda etkilediği kesin olarak tespit edilememiş, özellikle de davalıya ait su kuyusunun kapatılması halinde suyun tekrar davacının kullandığı kaynak suyuna dönüp dönmeyeceği hususu saptanmamıştır.
    Bu durumda mahkemece yapılacak iş, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak suların en az olduğu bir dönemde, su işlerinden anlayan uzman bilirkişi (2 jeoloji mühendisi), 1 ziraat mühendisi ve 1 fen bilirkişi ile yeniden keşif yapılarak dava konusu kaynak suyunun debisi ölçülerek, davalının açtığı kuyunun davacının kullanımındaki kaynak suyunu etkileyip etkilemediği, etkiliyor ise hangi oranda etkilediğinin teknik uygulamalar yapılarak kesin olarak belirlenmesi, davalıya ait su kuyusu kapatıldığında davacı yanın kullandığı suyun önceki zamanda olduğu gibi eski haline dönüp dönmeyeceğinin tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.11.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi