Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/466
Karar No: 2021/364

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/466 Esas 2021/364 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/466 E.  ,  2021/364 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 18. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 196-192

    Sanık ...’un imar kirliliğine neden olma suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine ilişkin Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.06.2014 tarihli ve 1087-459 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 18. Ceza Dairesince 06.02.2017 tarih ve 39828-1107 sayı ile;
    "Suça konu binanın Boğaziçi öngörünüm alanında kaldığı ve ruhsata aykırı ilavelerin sanığın binayı satın aldığı tarihte mevcut olduğunun bilirkişi raporundan anlaşılması karşısında, suça konu binayı yapan veyahut yaptıran kişiler hakkında 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu"na aykırılıktan suç duyurusunda bulunulması ve suç duyurusu üzerine eğer dava açılırsa, her iki dava dosyasının birleştirilmesi, yine projeye aykırı imalatların bina niteliğinde olup olmadığına ilişkin olarak gerekirse suç mahallinde keşif yapılıp, teknik verilere dayalı görüş içeren ek bilirkişi raporu alındıktan sonra tüm delillerin birlikte takdiri ve sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkemece 07.03.2018 tarih ve 196-192 sayı ile;
    "Tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar sanık hakkında TCK"nın 184.maddesine aykırılık eyleminden açılan kamu davasında mahkememizce verilen beraat kararı temyiz incelemesini yapan Yargıtay 18.CD"nin kararı ile; "suça konu binanın Boğaziçi öngörünüm alanında kaldığı ve ruhsata aykırı ilavelerin sanığın binayı satın aldığı tarihte mevcut olduğunun bilirkişi raporundan anlaşılması karşısında, suça konu binayı yapan veyahut yaptıran kişiler hakkında 2960 sayılı Boğaziçi Kanununa aykırılıktan suç duyurusunda bulunulması ve suç duyurusu üzerine eğer dava açılırsa, her iki dava dosyasının birleştirilmesi, yine projeye aykırı imalatların bina niteliğinde olup olmadığına ilişkin olarak gerekirse suç mahallinde keşif yapılıp, teknik verilere dayalı görüş içeren ek bilirkişi raporu alındıktan sonra tüm delillerin birlikte takdiri ve sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle karar verilmesi" gerekçesi ile bozulmuş ise de; bozma ilamından önceki keşfe ve alınan bilirkişi raporlarına göre; projeye ve ruhsata aykırı imalatların sanığın satın alma tarihinden önceki bir zamanda yapıldığının belirtildiği, bu tespitin sanığın da beyanları ile uyumlu olduğu, bu nedenle verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmediği, ayrıca bozma ilamındaki diğer hususların sanığın üzerine atılı suçun sübutu noktasında bir değişikliğe sebep olmadığı, mahkemenin her aşamada Cumhuriyet Savcılığı gibi delil araştırma ve toplamaya çalışması hâlinde yargılamaların bitmeyeceği, bu nedenle 2960 sayılı Yasa"ya muhalefet eyleminden ötürü, pekala sanık hakkında karar verildikten sonra da suç durusu yapılabileceği" gerekçesiyle bozmaya direnilerek önceki hükümler gibi sanığın beraatine karar verilmiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.05.2018 tarihli ve 38517 sayılı "Onama" istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesince 24.09.2018 tarih ve 3985-11607 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı imar kirliliğine neden olma suçunun unsurları itibarıyla sabit olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ekiplerince tanzim edilen 06.07.2012 tarihli ve 1140 sayılı yapı tatil tutanağına göre; Beykoz Merkez, 53 pafta, 370 ada, 17 parselde yer alan Panayır Sokak Kapı No. 1 adresinde bulunan, onaylı projesinde ... + zemin + iki normal katlı olan yapıya, projeye aykırı olarak üç normal kat ve çekme kat ilave edildiği, normal katlara 2,60 x 0.50 metrekare ebadında balkon yapıldığı, zemin katta pencerelerin şeklinin değiştirildiği, bu nedenle yapının Boğaziçi Kanunu’nun 13. maddesi gereğince mühürlenerek tatil edildiği,
    Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.02.2013 tarihli keşif zaptına göre; Mahkemece teknik bilirkişiler refakate alınarak keşif yapıldığı ve yemin verdirilen bilirkişilere raporlarını sunmaları için süre tanındığı,
    Harita kadastro mühendisi tarafından tanzim edilen 22.02.2013 tarihli teknik bilirkişi raporuna göre; dava konusu 370 ada, 17 parselde bulunan taşınmazın 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’na göre Boğaziçi öngörünüm alanında kaldığı,
    İnşaat mühendisi tarafından tanzim edilen 26.04.2013 tarihli teknik bilirkişi raporuna göre; dava konusu inşa faaliyetinin gerçekleştirildiği taşınmazın Boğaziçi öngörünüm bölgesinde kalan şahıs mülkiyetindeki 53 pafta, 370 ada, 17 parselde yer alan 213,60 metrekarelik tapulu arsa ve üzerinde ... + zemin + üç normal + çekme teras bulunan bina olduğu, zemin katının bir bölümünün iş yeri, diğer bağımsız bölümlerinin ise mesken amaçlı olarak kullanıldığı, anılan arazi üzerinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararları doğrultusunda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca karar alınarak ... Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğünün verdiği ruhsata istinaden inşa uygulamasının yapılabildiği, arazinin tarihi bir özelliğinin olmadığı, sanık tarafından yapıldığı iddia edilen inşa faaliyetinin, annesi Mevlüde Uzun adına tapuda kayıtlı 1/11 hissesine karşılık gelen 1 numaralı dairede onaylı projeye aykırı olarak ilave balkonun bulunduğu, söz konusu balkonun, binanın yapıldığı 1992 yılında da var olduğu, balkonun sanık veya annesi tarafından yapılmadığı kanaatine varıldığı,
    Hâlihazırda dava konusu taşınmazda herhangi bir inşa faaliyetinde bulunulmadığı, davaya esas Boğaziçi İmar Müdürlüğünün 06.07.2012 tarihli ve 1140 sayılı 1 No.lu yapı tatil tutanağında bahsedilen ve dava dosyası içeriğinde fotoğrafları yer alan, ... Sokak Kapı No. 1 adresinde bulunan, mevcut projesinde ... + zemin + iki normal katlı olan ve onaylı restorasyon projesine aykırı olarak yapıldığı iddia edilen taşınmazla ilgili olarak; zemin katta pencerelerin şeklinin değiştirildiği, üç normal kata balkon yapıldığı, ayrıca mevcut binaya ilave olarak üç normal kat ve çekme kat inşa edildiği, söz konusu inşa faaliyetlerinin bitirilmiş olduğu, tüm kapı ve pencereleri takılmış, çatısı örtülmüş ve elektrik-su tesisatı tamamlanmış olan binanın mesken amaçlı olarak kullanıldığı, söz konusu inşa faaliyeti neticesinde doğal sit alanında kalan ve korunması gerekli tescilli taşınmaza izinsiz fiziki müdahalede bulunulduğu, ancak doğal yapıyı bozan bir faaliyet gerçekleştirilmediği, dava konusu taşınmazın yapımında kullanılan malzeme ve işçilik ile yıpranma durumu dikkate alındığında, zemin kattaki pencerelerin değiştirilmesi ve üç normal katta balkon yapılması işlemlerinin 10-15 yıl öncesinde gerçekleştirildiği, binanın üç normal katının bu tarihte, çekme teras katın ise daha yakın bir süreçte 1995-2000 yılları arasında yapıldığı, yaklaşık iki buçuk yıl öncesinde 2008-2011 yılları arasında esaslı tadilat yapıldığı,
    Anlaşılmıştır.
    Tanık ... kovuşturma evresinde; Boğaziçi İmar Müdürlüğünde görevli olduğunu, Anıtlar Kurulunun yazısına binaen olay yerine giderek suça konu yapı tatil tutanağını düzenlediklerini, tutanağı projeye bakmak suretiyle tuttuklarını, bu sırada herhangi bir inşa faaliyetine rastlamadıklarını beyan etmiştir.
    Sanık ... soruşturma evresinde; tapu kaydına göre suça konu binadaki “1” numaralı dairenin annesi Mevlüde Uzun’a ait olduğunu, annesinin hâlihazırda il dışında bulunduğunu ve ne zaman döneceğini bilmediğini, daire ile kendisinin ilgilendiğini ve bir kiracısının olduğunu, ne zaman satın alındığını bilmediği daireyle ilgili olarak ne kendileri ne de başkası tarafından hiçbir şekilde ilave, tamirat veya tadilat yapılmadığını, suçlamaları kabul etmediğini,
    Kovuşturma evresinde ise; suça konu dairenin 1992 yılında ablası tarafından satın alındığını, ablası vefat ettikten sonra dairede kendisinin oturmaya başladığını, izin veya ruhsat almaksızın projeye aykırı olarak balkon yapmadığını, suçlamayı kabul etmediğini,
    Savunmuştur.
    TCK"nın "İmar kirliliğine neden olma" başlıklı 184. maddesi;
    "1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
    3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
    5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
    6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz." şeklinde düzenlenmiştir.
    Madde gerekçesinde de;
    "Madde metninde imar mevzuatında belirlenen usul ve koşullara aykırı olarak inşa faaliyetinde bulunmak, suç olarak kabul edilmiştir. Birinci fıkradaki suç, yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmakla oluşur. Böylece, sadece binayı inşa eden yüklenici, taşeron, usta veya kalfa değil; inşaatın sahibi de, bu suçtan dolayı fail olarak sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, bu tür inşa faaliyetlerine kontrol ve denetim hizmeti veren teknik kişiler de bu suçtan dolayı fail sıfatıyla cezalandırılacaktır. İkinci fıkrada; yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılması ya da bu hizmetlerden yararlanılmasına müsaade edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Üçüncü fıkraya göre, yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade edilmesi, ayrı bir suç oluşturmaktadır. Dördüncü fıkrada bu madde hükümlerinin uygulanma alanı ile ilgili sınırlama getirilmiştir. Bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanabilecektir. Örneğin organize sanayi bölgeleri, özel imar rejimine tabi bölge niteliği taşımaktadır. Ancak, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından bu sınırlama kabul edilmemiştir. Bu bakımdan, köy sınırları içinde inşa edilen, sınai ürünlerin üretiminin yapıldığı tesisler açısından bu madde hükümleri uygulanabilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.
    Görüldüğü gibi uyuşmazlığa konu TCK’nın 184. maddesinin birinci fıkrasındaki suçun oluşabilmesi için failin yapı ruhsatiyesi almadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapması ya da yaptırması gerekmektedir.
    TCK’nın 184. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçun konusu, belediye sınırları veya özel imar rejimine tabi yerlerde bulunan binadır. Bu anlamda, belediye sınırları veya özel imar rejimine tabi yerler dışında bulunan binalar, anılan düzenlemenin kapsamına girmemektedir. Binanın mutlaka betonarme olması gerekmeyip ahşap binalar da TCK’nın 184. maddesinin birinci fıkrası kapsamındadır. Yine bu suç bakımından binanın ruhsata tabi olması yeterli olup belirli bir genişlikte veya yükseklikte olmasına gerek yoktur.
    Maddede belirtilen "bina" kavramından ne anlaşılması gerektiğine ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu kavram İmar Kanunu’nun 5. maddesine göre belirlenmektedir.
    Anılan düzenlemede bina, "Kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılar" şeklinde tanımlanmıştır.
    TCK’nın 184. maddesinin birinci fıkrasında yalnızca binadan söz edilmiş olup "yapı" kavramına yer verilmemiştir. Bu nedenle, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yapılan bahçe, istinat duvarı, yüzme havuzu, iskele, köprü, tünel, rıhtım, yol ve benzeri yapılar suç kapsamına dâhil değildir (Abdulbaki Giyik, İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, TBB Dergisi, Yıl: 2018, S. 134, s. 77).
    Öğretide, ruhsata uygun olarak yapılan binada ruhsat alınmaksızın sonradan değişiklik yapılmasının TCK’nın 184. maddesinin birinci fıkrası kapsamında olmadığını ileri süren yazarlar (Mine Arısoy, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, 2007, S. 13, s. 90; İbrahim ..., İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, CHD, 2009, S. 10, s. 94) bulunmakla birlikte, böyle bir durumda suçun oluşup oluşmadığı, binada sonradan yapılan değişikliklerin niteliğine göre belirlenmelidir.
    Mevcut bir bina üzerinde ve binanın kapsamı dâhilinde olmak koşuluyla, İmar Kanunu’nun 21. maddesinin 3. fıkrası uyarınca "Derz, iç ve dış sıva, boya, badana, oluk, dere, doğrama, döşeme ve tavan kaplamaları, elektrik ve sıhhi tesisat tamirleri ile çatı onarımı ve kiremit aktarılması ve yönetmeliğe uygun olarak mahallin hususiyetine göre belediyelerce hazırlanacak imar yönetmeliklerinde belirtilecek taşıyıcı unsuru etkilemeyen diğer tadilatlar ve tamiratlar" ruhsata tabi olmadığından, yapılan değişikliğin bu kapsamda kalması hâlinde suç oluşmayacaktır.
    Ancak, yasal düzenlemede sayılan hususlar dışında yapılan değişikliklerin mutlaka imar kirliliğine neden olma suçunu oluşturacağı sonucuna ulaşılmamalıdır. İmar Kanunu’nun 21. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen sınırlamalar dışında kalan değişiklikler bakımından imar kirliliğine neden olma suçunun oluşabilmesi için;
    Söz konusu değişikliklerin ya İmar Kanunu’nun 5. maddesi anlamında bina olarak nitelendirilmesi ya da yapılan esaslı tadilatların binanın taşıyıcı unsurunu etkilemesi gerekmektedir.
    Yapılan değişiklikler bina olarak nitelendirilemiyorsa, İmar Kanunu’nun 21. maddesinin ikinci fıkrasına aykırı davranılması nedeniyle aynı Kanun’un 42. maddesinde belirtilen idari yaptırımların uygulanmasıyla yetinilmelidir (Giyik, s. 78-79). Buna karşın, yapılan değişikliklerin İmar Kanunu’nun 5. maddesi anlamında bina vasfını taşıması durumunda TCK’nın 184. maddesinin birinci fıkrasındaki imar kirliliğine neden olma suçu oluşacaktır.
    Yapılan değişikliklerin bina olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinde başvurulan ölçütlerden birisi, bunların "esaslı tadilat" kapsamında kalıp kalmadığıdır. Esaslı tadilat, 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği"nin 16. maddesinde "Yapılarda taşıyıcı unsuru etkileyen ve/veya inşaat alanını ve ruhsat eki projelerini değiştiren işlemler" şeklinde tanımlanmış ve esaslı tadilatın ruhsata tabi olduğu ifade edilmiştir.
    Yargıtay uygulamalarına göre de sonradan ruhsata aykırı olarak yapılan değişikliklerin bina niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesinde binanın taşıyıcı unsurunu etkileyip etkilemediği veya alan kazanma niteliğinde olup olmadığı hususları dikkate alınmaktadır. Yine İmar Kanunu"nun 5. maddesine uygun kapalı alanda kullanılan malzemenin kalıcı olup olmadığı ve değişikliğin sabit şekilde yapılıp yapılmadığı da Yargıtay Özel Ceza Dairelerince değişikliklerin bina vasfında olup olmadığının değerlendirilmesinde kullanılan ölçütlerdendir.
    İnceleme konusu olayda olduğu gibi 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun 2. maddesinin (c) bendinde “Boğaziçi sahil şeridine bitişik olan ve 22/7/1983 tarihli 1/1000 ölçekli imar uygulama planında gösterilen bölgedir.” şeklinde tanımlanan öngörünüm bölgesinde kalan yapılar ile ilgili olarak aynı Kanun’un 13. maddesinin (d) bendinde değinilen “Yapılarda kullanma izni verildikten sonra imar mevzuatına aykırı olarak yapılan değişiklikler ve eklentileri”nin Boğaziçi İmar İdare Heyetinin kararı ve Boğaziçi İmar Müdürünün yazılı emri ile yıkılacağı veya yıktırılacağı belirtilmiş,
    Anılan Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasında ise;
    “Boğaziçi Alanında inşaat ruhsatı alınmadan yapılan yapıların tamamı, inşaat ruhsatı ve eklerine ve imar mevzuatına aykırı yapılan yapıların aykırı kısım ve bölümleri, bu Kanunun 13 üncü maddesine göre yıktırılmakla beraber, yapı sahipleri, fenni mesulleri ve müteahhitleri bir aydan altı aya kadar hapis ve 200.000 liradan 500.000 liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Bu fiillerin tekrar edilmesi halinde söz konusu kimselere verilecek cezalar 1/3"ünden az olmamak üzere üç katına kadar artırılır. Fenni mesullere ayrıca bir yıla kadar meslekten men cezası verilir.”
    Hükmüne yer verilmiştir.
    Özel Dairelerin yerleşik içtihatları uyarınca Boğaziçi Kanunu kapsamında kalan bir bölgede yapılan izinsiz imalatın bina niteliğinde olması durumunda sanığın eylemi anılan Kanun’un 18 ve TCK’nın 184. maddelerinde tanımlanan suçları oluşturacak ancak TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima kuralları uyarınca sanık hakkında daha ağır cezayı gerektiren TCK’nın 184. maddesi uygulanarak hüküm kurulacaktır. İzinsiz imalatın bina niteliğinde olmaması durumunda ise sanığın Boğaziçi Kanunu uyarınca sorumlu tutulması gerekecektir.
    Öte yandan TCK’nın 344. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca imar kirliliğine neden olma suçunun, Kanun"un yayımlandığı 12.10.2004 tarihinde yürürlüğe girmesi ve 765 sayılı TCK’da bu suça yer verilmemesi nedeniyle hükmün yürürlüğe girdiği 12.10.2004 tarihinden önce bitirilmiş binalarla ilgili TCK’nın 184. maddesi uygulama alanı bulamayacaktır. Bu nedenle anılan suçun oluşabilmesi için sonradan ruhsata aykırı olarak yapılan değişikliklerin 12.10.2004 tarihinden sonra gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir.
    Diğer taraftan ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK gerekse 5271 sayılı CMK adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ekiplerince tanzim edilen 06.07.2012 tarihli ve 1140 sayılı yapı tatil tutanağında da belirtildiği üzere Beykoz Merkez, 53 pafta, 370 ada, 17 parselde yer alan ... Sokak Kapı No. 1 adresinde bulunan, onaylı projesinde ... + zemin + iki normal katlı olan yapıya projeye aykırı olarak üç normal kat ve çekme kat ilave edildiği, normal katlara 2,60 x 0.50 metrekare ebadında balkon yapıldığı, zemin katta pencerelerin şeklinin değiştirildiği, bu nedenle yapının Boğaziçi Kanunu’nun 13. maddesi gereğince mühürlenerek tatil edildiği ve söz konusu ilave balkon nedeniyle sanık hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan kamu davası açıldığı anlaşılan olayda;
    Sanığın aşamalarda 1992 yılında satın alınan daireyle ilgili olarak ne kendileri ne de başkası tarafından hiçbir şekilde ilave, tamirat veya tadilat yapılmadığını savunması, bu savunmanın inşaat mühendisi tarafından tanzim edilen 26.04.2013 tarihli teknik bilirkişi raporunda belirtilen; onaylı projeye aykırı olarak yapılan ilave balkonun, binanın yapıldığı 1992 yılında da var olduğu ve sanık veya annesi tarafından yapılmadığı şeklindeki kanaat ile desteklenmesi, teknik verilere dayalı bilirkişi raporuyla projeye aykırı olarak yapılan suça konu ilave balkonun imar kirliliğine neden olma suçunu düzenleyen TCK’nın 184. maddesinin yürürlüğe girdiği 12.10.2004 tarihinden önce de var olduğunun saptanması ve gerçekleştirildiği tarih itibarıyla kamu davasına konu eylemin suç teşkil etmemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde;
    Yargıtay 18. Ceza Dairesinin bozma ilamında değinilen suça konu binayı yapan veyahut yaptıran kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulması, suç duyurusu üzerine dava açılırsa her iki dava dosyasının birleştirilmesi ve projeye aykırı imalatların bina niteliğinde olup olmadığına ilişkin olarak gerekirse suç mahallinde keşif yapılıp, teknik verilere dayalı görüş içeren ek bilirkişi raporu alınması hususlarının uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlamayacağı ve açıklanan sebeple eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, usul ve kanuna uygun olan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün onanmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.03.2018 tarihli ve 196-192 sayılı direnme kararına konu hükmünün usul ve kanuna uygun olması nedeniyle ONANMASINA,
    2- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 07.09.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi